|
|
|
|
|
|
O beni maçta sanıyordu
Organ bulmak için sıra bekleyenler arasına onun annesi de vardı. Beşiktaş futbol takımının doktoru Ayhan Optur, hem bir doktor hem de bir hasta yakını olarak bekleme listesinde olmanın zorluklarını yaşadı. Ama o annesine yeni bir hayat hediye etmenin mutluluğunu da tattı. Böbreğini bu yaz ligler tatile girdiğinde annesine bağışlayan Optur, bu konuda ilk kez GÜNAYDIN'a konuştu
Beşiktaş futbol takımının doktoru Ayhan Optur 'organ bağışı' konusunda röportaj yapmak için en zor ikna ettiğim kişi oldu. Vücudunun bir parçası olan 'böbreğini' annesine verdiğini duyurmayı hiç mi hiç istemedi... Bu yaz ligler tatildeyken o, Akdeniz Tıp Fakültesi'nde son derece zorlu bir operasyon geçirdi. Optur'un sol böbreği annesine nakledildi. Ameliyatı gizlemek için büyük uğraş vermesine rağmen durumu haber alan gazeteciler oldu. Ama Optur, onlardan bu konunun yazılmamasını özellikle rica etti. Ona göre bir iyilik yapmıştı ve bu iyilik asla büyütülmemeliydi. Bu röportajı binlerce ricadan sonra kabul etmesinin tek nedeni de; organ nakli konusunda çağrıda bulunabileceğini düşünmesi. Dr. Ayhan Optur, yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
Anneniz için ne kadar süre organ beklediniz? Annem diyalize girmeye altı yıl önce başladı. Diyaliz süreci başladığı zaman bizim de bekleme günlerimiz başladı.
HER ŞEY APAR TOPAR OLDU Annenize hastalığının teşhisini siz koydunuz? Annemin doğuştan 'renal aganezi' dediğimiz bir sorunu vardı. Bir böbreği gelişimini tamamlayamamıştı. Tek böbreği fonksiyon görüyordu, o da yıllar içinde taş düşürdüğü ve sık böbrek enfeksiyonu geçirdiği için yıprandı. Ve artık diyaliz aşamasına gelmişti. Diyalize altı yıl önce girdi ama onun öncesinde uzun bir süre tedavi dönemi oldu. Yıllarca takibi yapıldı. Ben o sıralarda tıp fakültesi öğrencisiydim. Dolayısıyla teşhis aşamasında anneme bir katkım olmadı. Öğrenciyken diyaliz hastalarının takibini yapardık ama annemin hiçbir zaman öyle olabileceğini düşünmemiştim.
Diyalize başladığı dönemde artık doktordunuz. Bir gün annenize böbreğinizi verebileceğinizi düşünmüş müydünüz? İnsan tıbba hakim olunca bunların planını önceden yapabiliyor mu? Her şey çok apar topar oldu. Annem diyalize bir anda başlamak zorunda kaldı, hastalığı ilerlemişti. Böbrek hastaları genellikle bu süreçle aniden karşılaşıyorlar. Kargaşa içinde olduğu için çok fazla bir plan yapamadık. Diyalize ilk girdiği gün, bir gün organ nakli gerekeceğini biliyordum. Ama insan bu duruma geldiğinde artık bir adım ötesinin planını ne yazık ki yapamıyor.
TAM ALTI YIL BEKLEDİK Organ bekleme listelerine annenizin adını yazdırdınız mı? Diyalize başladıktan hemen sonra yazıldık. Transplantasyon ünitesindeki doktorlar zaten hem hastaları hem de yakınlarını yönlendiriyor. Hastaların doku grupları çıkartılıyor. Ona göre uygun olup olmadığına bakılıyor. Alıcı olması için çok ciddi ek rahatsızlıklarının olup olmaması nakil için engel bir durum teşkil edip etmemesi gerekiyor. Ondan sonra listeye giriliyor. Bizim yazdırmamıza gerek kalmıyor zaten bir takım şeyler kendiliğinden oluyor.
Altı yıl içinde aday çıktı mı? Hayır, hiç çıkmadı. O kadar çok hasta var ki, o listelerde bekleyen 5 ve 10 yaşında çocuklar, gencecik insanlar var. Annemin damar sorunu da vardı, bu durum nakil için sorun teşkil ediyordu, yaşı ileri olduğu için de listenin daha alt sıralarındaydı. Böbrek naklinde hastanın yaşına da bakılıyor, ayrıca aciliyet anlamında ondan daha önce gelmesi gereken hastalar vardı. O yüzden çok da umutlu değildik.
Anneniz ne kadar süre diyalize giriyordu? Hayatı diyalize girdikten sonra nasıl değişti? Haftada üç gün 4'er saat diyalize giriyordu. Zaten diyalize girdikten sonra belli bir süre, hatta o gün kendini çok bitkin hissediyordu. Çok zorlu bir altı yıl geçirdi. Sevdiğin insan acı çekiyor, ona üzülüyorsun. Bu sırada pek çok sağlık problemi çıkıyor. Diyalize giren bir hastaya zaten önemli bir zaman ayırmak gerekiyor. Ben doktor olduğum için çok şanslıyım doğrusu. Sıkıntıları çözmem daha kolay oluyordu. Ama diyaliz ünitelerinde inanılmaz hikayeler hayatlar var insanın içi burkuluyor.
SORUNU KENDİM ÇÖZMELİYDİM
Organlarınızı bağışlama kararını nasıl verdiniz? Organ bağışlanır diye bir umut kalmamış mıydı? Açıkçası annemin durumu kötüye gidiyordu artık, diyalize giriş yolunda ciddi sıkıntılar olmaya başlamıştı. Türkiye'nin genel durumu belli. İnsanlar ölülerinin organlarını bağışlamak istemiyorlar. Bağışlanan çok az sayıda organ durumu en acil olanlara veriliyor. Annem ek problemleri nedeniyle uygun bir alıcı değildi. Diyalize gittiğimizde onun önünde olması gerekenleri görüyordum. O yüzden kadavradan çok bir şey beklemiyordum. Bu sorunu kendim çözmek istedim.
Annenizin buna tepkisi ne oldu? O istemedi. Hatta ona söylemedim. Akdeniz Üniversitesi'ne tetkiklerin tekrarlanması için yatırdığımızı söyledik. Ardından yine ona hiçbir şey söylemeden benim işlemlerim yapıldı. Doku uyumu olup olunmadığına bakıldı. Her şey tamamlandıktan sonra işin uzmanı doktorlar bu konuyu anneme anlatmışlar. Önce kabullenmek istemedi. Ancak tıbbi bir sorun doğmayacağına karşı hem ben hem de doktorlar bir bakıma onu ikna ettik.
Vericide nelere dikkat ediliyor? Her şeyinize bakılıyor. Her iki böbreğinizin de sağlam olup olmadığına bakılıyor, sizin vereceğiniz böbrekten sonra en ufak bir şüphe varsa direkt eleniyorsunuz. Sağlığınıza yönelik hiçbir sorun olmaması gerekiyor. Her şey uygunsa o zaman doku uyumuna bakılıyor. Doku uyumu bizde altıda üçtü. Yani yarı yarıya uyuyordu. Bu işin bir etiği var. Aileden biri verdiği zaman etik kurulda sorun olmuyor ama bu işe maddiyat karışmaması için etik kurulun onayı gerekiyor. Bu kuruldan onay almadan zaten nakil yapılamıyor.
Sizin annenize böbrek vereceğiniz onaylandıktan sonra neler hissettiniz? dönemden doğrusu benim haberim olmadı. İşlemleri yaptıktan sonra bize sadece tarih verildi. İçim çok rahattı. Ben bugün bunu yapmazsam, yarın bir kaza sonucu hayatımı kaybetsem organım hiçbir işe yaramayacak diye düşündüm. Akdeniz Üniversitesi bu konuda son derece sistemli çalışıyor. Ben doktor olmama rağmen nakille ilgili bütün ayrıntıları tek tek anlattılar, karşılaşılabilecek riskler konusunda bilgilendirdiler. Bütün prosedür aynen uygulandı.
CİLDİNİN RENGİ BİLE DEĞİŞTİ Beşiktaş'ta kimsenin haberi oldu mu? Liglerin tatil olmasını bekledim. Yöneticilere haber verdim. Ancak bu olayı kendi içimde yaşamak istediğim için başka kimsenin bilmesini istemedim. Yine de ameliyattan sonra camiadan haber alan herkes aradı, 'geçmiş olsun' dileklerinde bulundular. Bu dilekler o sırada insana destek veriyor.
Annenize yeni bir hayat hediye etmek nasıl bir duygu? Manevi bir haz. Ameliyattan hemen bir hafta içinde cildinin rengi bile değişti, bunu izlemek bile insana mutluluk veriyor. Odada yan yana yatıyorduk, iyileşmesini adım adım izledim.
Neden Türkiye'de insanlar kendi organlarını yakınlarına rahatlıkla verebildiği halde, ölülerinin organlarını bağışlamak istemiyorlar? Belki yanlış dini inanışlar nedeniyle ya da organ nakli bekleyenlerin neler yaşadığını bilmedikleri için bu konuda aileler büyük tereddütler yaşıyorlar. Bilinçlenme yavaş yavaş olacak.
Peki sence insanlar yakınlarına organlarını verirken hiç tereddüt etmiyorlar korkuyorlar mı, siz korktunuz mu? Aynı hafta benden yaşça çok küçük biri annesine böbreğini verdi. Yan yana odalarda kalıyorduk. Diğer odada öğretmen bir hanım eşine böbreğini verdi. Bizim gibi pek çok hikaye yaşanıyor hastanelerde. Benim burada yaşadıklarımı anlatmamın tek nedeni insanların organ beklediklerini diğer insanlara hatırlatmak istememdir.İnsanlar yakınlarına organ verirken çoğu korkuyor olabilir ama buna karşın yine de organ bağışlıyorlar. Sevgi daha ağır basıyor. Ben korkmadım, doktor olduğum için önümü daha net görebiliyordum.
Diğer organlarınızı bağışladınız mı, yoksa bu durum yalnızca annenize özgü mü? Ben tıp fakültesi öğrencisiyken böyle bir bağışta bulunmuştum. O sırada yaptığım bağışın geçerliliği ne kadar onu bilmiyorum ama bu konudaki isteğimi çevrem biliyor. Biz organ bağışı sıkıntısını yakından yaşayan insanlar olarak zaten terüddüt edemeyiz. Ailece hepimiz organlarımızı bağışladık.
|
|
|
|
|
|
|
|
|