Kadın mutlu adam da mutlu
Peki bize ne yapmak düşer? Köşe yazarı İclal Aydın ile edebiyatçı Tuna Kiremitçi aşkından bahsediyorum. Hani herkesin kalem oynatmak için birbiriyle yarıştığı o konudan
Yapmayacağım. İclal Aydın ile Tuna Kiremitçi'ye vurmayacağım. Oysa ne malzeme var ortada, yaz yaz bitmez vallahi... "Aşk adamı değilim, İclal ile ileri derecede beraberiz" demiş Kiremitçi. İleri derecede beraberlik? Ne demekse? Yatmak, kalkmak, gezmek, tozmak? "Biz hamileyiz" açıklamasını hatırlıyorum Kiremitçi'nin, bir de karısıyla verdiği pozları. Çoğu kadını fethetmişti o sözle... Ben hariç. Ben korkarım tezahürattan. Bir yerde fazla sevgi, fazla aşk, fazla canım gülüm muhabbeti varsa, inanın o ilişkide aslında yolunda gitmeyen bir şeyler vardır. Biri sürekli aynı şeyi anlatıyorsa, orada durun. Aslında hiç de anlattığı gibi değildir. Olmasını istediği, hayal ettiği gibidir. Yani kısacası işine geleni anlatır. Oysa madalyonun öteki tarafı, mutlaka vardır.
*** Yapmayacağım işte. Çünkü inanmak istemiyorum. İclal'in kendi deyimiyle, "iki edebiyatçı"nın reklam için bir araya geldiklerine... Eski eşlerin açıklamaları üzerine yazılan nefret dolu yazılardan da hoşlanmıyorum. Kim nasıl bilebilir ki gerçekte ne olup bittiğini? Herkesin cehennemi kendisine değil midir? "Aşığım" dedi kadın umursamadan. Kime ne? İnanmak istiyorum. Olmaz mı? Öylesine inanmak istiyorum ki, "Kendisiyle dalga geçiyor" diye düşünüyorum. "İkimizin de gamzeleri var" açıklamasını gülümseyerek okuyorum. "Keyfi yerinde" diyorum. Gözleri daha parlak. Kadın mutlu! Adam da mutlu! Neymiş efendim niye gizli yaşamamışlar? Gizli yapsan, bu sefer "Niye kaçıyorlar?" diyecekler. Ya gazeteciler? Meslektaşlarını linç etmek için fırsat arayan ah o gazeteciler... İnanın bunu anlamakta zorlanıyorum. Nedir bu nefret, nedir alıp veremedikleri? İclal hakkında yazılanları okudukça üzülüyorum. Hak etmediğini düşünüyorum. Adımı abuk sabuk şekilde gazetelerinin sürmanşetine taşıyan bir grubun yazarına, elime fırsat geçmişken, çakmayı falan da istemiyorum. Üstelik "sevgi yazarı" aleyhime gerçekleşen bu "sevgisizliğe" kalem bile oynatmamışken. Olsun. Konu bu değil ki. Konu linç. Konu yargısız infaz. Yaparsam onlardan ne farkım kalır? Elimde bir köşe var ya, vur Allah vur. İşin kolayı bu tabii. Bu geçmişte bana kötü bakmıştı, diğeri zaten sevimsiz bir adamdır, ötekinin gözünün üstünde kaşı var... Yaz babam yaz. Siz çıkıp da "Aşığım" dedi diye cezalandırılan, çürük yumurta yağmuruna tutulan bir başkasını gördünüz mü? Gün gelir, eleştirenler aşk yazarı kesilirler, orası ayrı hikaye... Pes diyorum. Her şey mi reklam? Her şey böylesine yapay mı? Kimse kusura bakmasın ama ben inanmak istemiyorum.
|