|
|
Vicdansız o nesil çoktan yetişmiş
Çocukları olan arkadaşlarım "Öyle bir noktaya geliyorsun ki oğlunu, kızını tutup sarsmak istiyorsun" diyorlar. Ben de bir çocuğa tokat attım. O daha üç, ben ise sekiz yaşındaydım
Bir insan bir çocuğa vurabilir. Vuruyor zaten. Örneklerini çokça yaşıyoruz. Bir insan, kendi çocuğunu bile boğazlamaya kalkabilir. Ben söylemiyorum, anne baba olan arkadaşlarım söylüyor. "Öyle bir noktaya geliyorsun ki bazen oğlunu ya da kızını sarsmak istiyorsun" diye anlatıyorlar. Öyle çileden çıkıyorlarmış ki gözleri hiçbir şey görmüyormuş. Biz annemizden hiç sopa yemedik mi peki? Ufak tefek. Babam popomuza vururdu. Kız kardeşimle yalandan ağlardık. Annem terliğini eline alınca camlı dolabın önüne geçerdik. O da otoritesi kaybolmasın diye şöyle bir sallardı terliği. Hiç isabet ettiği olmadı. Ya ben? Kardeşime hiç mi vurmadım? Vuruşurduk aslında. Birbirimizin canını çıkarırdık. Sıkışınca da şikayet ederdik babaya. Yalnız bir kez. Sadece bir kez. Kardeşime haksız yere vurdum. Öyle okkalı bir tokat patlattım ki, parmaklarımın izi kaldı minicik yanağında. İki ya da üç yaşında olmalıydı. Bense yedi ya da sekiz. Aklım başımdaydı yani. Şöyle bir yüzüme baktı küçücük gözleriyle. Gözyaşları bir anda aktı kıpkırmızı olmuş yanaklarından. Sadece canı mıydı acıyan? Sanmıyorum. Ruhu acımıştı. "Niye?" der gibi bakmıştı. Niye vurdun ki bana? Kendimi hiç affetmedim. Günlerce kötü bir insan olduğumu düşünüp durdum. Kötü olduğumu düşündükçe daha da uzaklaştım kardeşimden. Kötü davranıyordum kendime, ona, herkese... Sonra bir gün kardeşimin oyun arkadaşlarından birini tokatladığını gördüm. HHH "Sevsene beni" diyordu televizyondaki minik. Sevsene beni... Kollarını açmış bakıcısına doğru gülümsüyordu. Malatya Çocuk Yuvası'nda yaşananlardan bahsediyorum. Evet. Hani hepimizi ağlatan o görüntülerden. Ben en çok bir tanesine takıldım. "Hadi sev beni" diyene. Hani böyle söyledikten sonra kenara itilene. Sanki ben itildim kenara, sanki o minik kadar ben de yaralandım. Kardeşim geldi aklıma. Yıllar önce atılan o tokatın ağırlığı düştü üzerime. 18-19 yaşındayken bir gün özür dilemiştim ondan. "Ne, ne tokatı?" diye cevap vermişti. "Amaaaan abla ne takılıyorsun?" O zamanlar abla diyordu şimdi Balçiçek diyor. Çocuk Yuvası'ndaki görüntüler üzerine bolca yazıldı, yorum yapıldı, herkes görüşünü söyledi, birilerini suçladı, durdu. Bir itirazım var benim. Koşullar ne olursa olsun... Maaş, şartlar, kişi başına düşen çocuk sayısı... İnsanın başında kendini çıldırtacak ne kadar çok çocuk bulunursa bulunsun... Anlamam mümkün değil. Bir yetişkinin bacağının boyundan kısa bir miniğe işkence etmesini anlayamam. Üstüne sıcak su dökmesini, iki çocuğun kafasını birbirine tokuşturmasını... Hadi sev beni diyen bir çocuğa niye gülümsemediğini anlayamam... Bırakın sopa atmayı. Hani "Dikkat, vicdansız bir nesil yetişiyor" diye haberler yapıyoruz ya... Kimse kusura bakmasın ama... O nesil çoktan yetişmiş bile.
|