Yarışanlar değil, ülkemiz kazanıyor
Geçen perşembe akşamı Bodrum Milta Marina'da 4. Bodrum Yarış Haftası'nın ödül töreni vardı. Büyük bir çoğunluğu yabancı yatçılardan oluşan insanların neşesini, mutluluğunu görmenizi isterdim. Aralarında her ülkeden insanların bulunduğu topluluktaki hemen herkes ülkemizi, Bodrum'u ve katıldıkları bu mükemmel organizasyonu methediyordu. Hollanda'nın en büyük yelken kulübünü temsil eden yatçı, organizasyonun yöneticisi Ömer Karacalar'a kulübünün flamasını takdim ederken şunları söyledi: "Bu yarışı ve burada yaşadığımız unutulmaz ortamı tüm denizci dostlarımızla paylaşacağız. Şuna eminim ki önümüzdeki yıllarda bizim ülkemizden bu organizasyona katılacak olan insanların sayısı katlanarak artacak. Böyle mükemmel bir ortamı her yerde bulmamız mümkün değil. Bu flamayı bundan sonra bu organizasyona katılacak yatçılarımız adına da takdim ediyorum..." Yunan teknelerinden birinde ekipten biri Alman olduğunu ve bir Yunan denizcisinin ekibinde yer aldığını, teknelerinde başka Yunanlı olmadığını söyledi: "Türk, Fransız, İngiliz denizcilerden oluşan bu ekipte büyük bir uyum vardı. Bununla başarıyı yakaladık. Beşinci yıl için şimdiden yerimi ayırtıyorum" dedi. Bodrum Yarış Haftası'nın önemli bir farklılığı var. Yarışan teknelerin ciddi bir bölümü kiralık. Yani adam çantasını alıp, uçağa atladığı gibi Türkiye'ye geliyor. Kiraladığı tekneyle yarışa giriyor. Bu iş hem yaz sezonunun bittiği günlerde yatçılık sektörüne yeniden ivme kazandırıyor hem de ekmeğini turizme bağlamış insanlarımıza imkanlar sağlıyor. Marmaris ve Göcek yarışları da bu tür düşüncelerle ve her geçen yıl başarısı artıralarak tekrarlanan organizasyonlar.
MÜKEMMEL YARIŞ Geleneksel ahşap Bodrum tekneleriyle yapılan yarış bu tür organizasyonların ülkemizdeki öncüsü. Hollanda'nın "De Telegraaf" adlı gazetesinde 22 Ekim tarihinde tam sayfa bir haber yayınlandı. "Als god in Turkije" başlıklı ve Rene Boon imzalı yazıda ahşap yat yarışlarından sitayişle bahsedildikten sonra Turgutreis beldesi ve Turgutreis D-Marin'le ilgili mükemmel sözler ediliyordu. Gazeteyi gördünce aklıma bu tür marina yatırımlarına ülkemizde çıkartılan zorluklar geldi. İnanın o zaman kaç gazeteci arkadaşımla tartıştım, bu işe ne kadar dil döktüm tam hatırlayamıyorum. Bazıları tüm açıklamalarıma rağmen "Turgutreis'e marina yapılmasın" ısrarlarından vazgeçmemişlerdi. Şimdi bizzat Turgutreis Belediye Başkanı Ali Server Yazgan tarafından "Pırlanta Gerdanlık" olarak adlandırılan marina yalnız beldeye değil tüm Bodrum'a hareket getiriyor. Bugünlerde bile azalmadan Yunan Adaları'ndan gelen feribotlar ve alışveriş için gelen yüzlerce insan bunun somut örneklerinden... İşin esası şu: Ülkemizde bir "taş taş üstüne koymak için" çırpınanlar var. Bir de "bu işlere taş koymak için" çırpınanlar... Belki de tek şansımız taş taş üstüne koymak için çırpınanların öbürlerine göre daha kararlı olmaları. Yoksa bir adım ileri gitmemiz mümkün olmazdı. Buna da şükür diyorum. Çünkü aslında bu yarışlarda yarışanlar değil sadece ve sadece ülkemiz kazanıyor...
|