|
|
|
|
|
|
Eşcinsel değilim
Geçtiğimiz hafta Türkiye'ye gelen Beşiktaş'ın eski futbolcusu Pascal Nouma, Pazar SABAH'a konuştu.
Ahmet Dursun benim en iyi arkadaşım. Bayram Bektaş ve Doktor Ayhan da arkadaşım. Ama eşcinsel değilim, hayatımda hiçbir erkekle birlikte olmadım.
İnönü'ye gittiğimde hissettiklerim gol atmaktan daha güçlü bir duyguydu. 2.5 yıldır gitmemiştim, annemin karnına geri dönmek gibiydi.
Hala Beşiktaş'tan 1.5 yıllık alacağım var. Yedi ay sahalardan uzaklaştırıldım. Tek yaptığım elimi şortuma sokmaktı.
Beni BJK değil devlet gönderdi
Ben kulübümü çok seviyorum ve Beşiktaş'ı kötü bir durumda bırakmak zorunda kaldım. Sahada her zaman iyi oynamayabilirsin. Ama yüreğini koyarak oynuyorsan, forman terden sırılsıklam oluyorsa taraftar seni seviyor.
Dakika bir gol bir; Pascal Nouma Swissotel'in lobisine adım atar atmaz gidip aslan heykellerinin üzerine oturuyor. Yıllar önce Ali Sami Yen Stadı'nda Galatasaray taraftarlarına poposunu göstermişti ama aslanların bu konuyla ilgisi yok. Canı öyle istiyor ve öyle yapıyor. Bazen yaptıklarının bedelini çok pahalı biçimde ödese de yapıyor işte... Söyleşimiz boyunca aslında bir tek sorunun cevabını arıyoruz: Bu neşeli, dobra ve biraz da hırçın adamı Beşiktaş tribünü Çarşı'nın kahramanı haline getiren ne? Neden aradan geçen onca zamandan sonra hala "Fransa'da doğdu, Beşiktaşlı oldu, Helal olsun sana, Pascal Nouma" tezahüratı tribünlerdeki tazeliğini koruyor? Bütün bu soruları kısa bir süre için Türkiye'ye gelen Pascal Nouma'ya sorduk
- Türkiye'deki taraftarlar sana resmen tapıyor. Sence bunun nedeni ne? - Ben Beşiktaş'ta oynarken, kendimi özgür hissettiğim tek yer futbol sahasıydı. Bu nedenle de 90 dakika boyunca yüzde yüz futbol oynayabiliyordum. Her hafta bir gün kendimi maç sırasında özgür hissediyordum. Kalbimi, Beşiktaş formasına duyduğum sevgiyi gösterebilmek için oynuyordum.
- Beşiktaş'ın internet sitesinde bir taraftar, futbolda dönen şike olaylarını kast ederek, "Hepimiz birer Pascal'ız, eğer siz "temizseniz", bizler birer pis zenciyiz" demişti. Ne diyorsunuz? - Ben bir futbolcuyum. Kalbini koyarak oynaman gerekir. Ben buradayken kalbimi ardına kadar açmıştım ve taraftarları, takım arkadaşlarımı seviyordum. Taraftar çok önemli. Biz sahada maç yaparken, tezahürat yaparak kazanmanı istiyorlar. Seni destekliyorlar. Takımın 12. oyuncusudur taraftar. Bana göre Çarşı en iyi taraftar.
ZORRO DEĞİLİM - O yüzden mi "Bir dakika oynamak için herşeyi veririm" diyorsun. - Ben kulübümü çok seviyorum ve Beşiktaş'ı kötü bir durumda bırakmak zorunda kaldım. Sahada her zaman iyi oynamayabilirsin ama yüreğini koyarak oynuyorsan, forman terden sırılsıklam oluyorsa taraftar seni sever. Hiç gol atamasan da takımına bir şekilde faydan dokunuyorsa, takımın için uğraşıyorsan taraftarın senin aleyhinde tezahürat yapması mümkün değil. Maç bittikten sonra soyunma odasına yorgun argın gidiyorsan, işini yapmışsın demektir.
- Ama bir yandan kırmızı kart meselesi var. Bir maçta oyuna girdin ve üç dakika içinde kırmızı kart gördün. Bunun profesyonelliğe sığmadığı söylendi, çok eleştirildin. - Bence sorun Pascal Nouma'nın sarı ya da kırmızı kart görmesi değil. Ben Zorro gibi kurtarıcı değilim tabii ki, ama seviyorsam yardım ederim. Beşiktaş'tayken takım arkadaşlarımın başına kötü bir şey geldiğinde ben yardıma koşuyordum. Onlar benim ailemdi, kardeşlerim gibiydiler. Ne verirsen onu alırsın. Ama ben oynarken böyle olmadı. Takım arkadaşlarım korktukları için benim onlara yardım ettiğim gibi, yardım etmediler bana.
- Yani hayal kırıklığına uğradın? - Evet. Çoğu kez takımdakilere "Ben sahada yalnız değilim. Bana gelip tekme atan, faul yapan bir rakip oyuncuyu gördüğünde niye yardıma gelmiyorsun? Ben senin yardımına koşuyorum" diye soruyordum. Ama kırmızı kart görmekten korkuyorlardı.
- Bir gün tekrar Beşiktaş'ta oynamayı hayal ediyor musun? - En büyük hayalim bu zaten.
- Bunun olma ihtimali var mı sence? - İnşallah!
- Bugünkü gazetelerde üç Türk takımıyla görüştüğün yazıyor. Beşiktaş dışında bir takımda oynaman söz konusu olabilir mi? - Bazı teklifler geliyor. Sadece konuşuyorum, ama takım değiştirmek benim için çok zor.
- İnönü Stadyumu'na başka bir formayla çıkmak mı? - Önceki gün stadyuma gittim. Sen orada hiç gol atmadın, ama ben attım. Benim gol attığımı görünce sen mutlu oluyorsun, ama ben orada gol atmanın ne demek olduğunu biliyorum. Senden farklı bir şey hissediyorum. Orada gol attığımda bunun orgazm olduğunu biliyorum. Stadyumu ziyarete gittiğimde, hissettiklerim, gol atmaktan bile daha güçlü bir duyguydu. İki buçuk yıldır gitmemiştim İnönü'ye. Annemin karnına geri dönmek, yeniden doğmak gibi bir şey bu!
- Hiç Türk kız arkadaşın oldu mu? - Benim aşk yaşamam için, karşımdaki insanı iyi tanımam lazım. İki kere gördüğüm insanlara aşık olamam. Beşiktaş'ta oynadığım dönemden arkadaşlarım oldu. Fransa'ya dönüp, Katar'a gittikten sonra onlarla görüşmeye devam ettim. Şimdi tekrar buradayım. Onlarla buluşup bir yerlere gidip bir kahve içebiliriz. Ben platonik aşktan hoşlanıyorum.
BÜYÜK BİR DİSKO LAZIM - Beşiktaş taraftarları "Pascal bizi diskoya götür" diye tezahürat yapıyor. Niye böyle bağırıyorlar sana? Hiçbir taraftarı diskoya götürdün mü? - Bilmiyorum. İyi dans ettiğim içindir belki. Bana komik geliyor. Taraftarlarla da gideriz, neden olmasın? Ama stadyum kadar büyük bir diskoya ihtiyacımız var.
- Dün Beşiktaş'taki Kazan Birahanesi'ne gitmişsin. Taraftarlar gelip seni almış. - Taraftarlar otele geldi. Güvenlik görevlileri, onları uzak tutmaya çalışıyordu. Beşiktaş'a arabayla gittik. Sonra bizi gören taraftarlar, beni omuzlarına aldılar ve iki kilometre boyunca Kazan'a kadar, omuzlarında benimle koşturdular.
- Avrupa'daki futbol kulüplerinden teklif geliyor mu? - Evet.
- Bize isim verir misin? - Hayır. Ama birkaçını reddettim çünkü buradaki şansımı beklemek ve görmek istiyorum.
- Bir gazeteye "Futbolcu olmasaydım isyancı olurdum" demişsin. - İsyancı değil de, gangster olurdum. Futbol, benim hayatımı kurtardı. Paris'in bir banliyösünde büyürken, birçok arkadaşım ya öldü, ya hapise girdi. Futbol, bana bu hayattan çıkış yolu sağladı.
- Paris'te olan bitenlerle ilgili ne düşünüyorsun? - Hem mutlu hem mutsuzum. Mutsuzum çünkü okulları, kiliseleri, camileri, arabaları yakıyorlar. Doğru bir hareket değil bu ve kabul etmiyorum. Bunun dışında olup bitenleri anlıyorum. Çünkü normal. İnsanlar, hükümete seslerini duyuramıyorsa, bunların olması normaldir, kaçınılmazdır. Galiba altı yıl önce "KomşumYakmaya Geliyor" isimli bir film vardı sinemalarda. Hiphop sanatçılarından biri de bu sorunlarla ilgili bir şarkı yapmıştı. Şimdi bu yönetmen ve şarkıcı televizyona çıkınca, "Biz sizi uyarmıştık" diyorlar.
- Futbol hayatını kurtardı. Peki içindeki isyankar çocuğun enerjisini boşaltmasına da imkan tanıdığını düşünüyor musun futbolun? - Evet. Gençken herşey çok daha zordu. İçimdeki bütün o enerjiyi sahaya boşaltıyorum.
Cengiz ERDİNÇ- Ebru GÖKTEKE
|
|
|
|
|
|
|
|
|