|
|
|
|
|
Yıllarca birilerinin kraliçeliğini dinledik
|
|
Rekabet savaşında son perde... Gülben Ergen "Rakibim yok" sözlerine yanıt veren Hülya Avşar cephesine sert çıktı.
"Yarışacağım kimse yok dedim. Bundan başka bir şey mi söyledim Helin'in ablasına... Bir söz bu kadar büyütüldü. İyi olduğumun altını çizdim diye kimse feryat etmesin. Yıllarca insanların imparatorluklarını, krallıklarını, kraliçeliklerini dinledik. Neden şimdi onlar beni dinlemiyor?"
İyi olduğumu hazmedemeyenlere çok gülüyorum
Müzikte lider kim? Sezen Aksu mu, Tarkan mı, İbrahim Tatlıses mi? Bence hepsi de tartışmasız lider. Halka yakınlıkta, sevgide, samimiyette lider olduğumu söyleyebilirim. Bu konuda halkın kalp sesini dinlediğim araştırmalar yaptırıyorum..
Meslektaştan dost olmaz.... Bir sanatçı söylemişti bu sözü. Bu röportajın bir yerlerinde ben de Gülben Ergen'e sordum bu konuyu. Neden? Hülya Avşar'dan dolayı. Gülben bir söz söyledi, bin yanıt verildi. Gördük ki zirve soğuk, insanın içini üşütüyor. Ve insan başarıya yükselirken yalnızlaşması kaçınılmaz oluyor. Hep böyle yaşanır mı? Yaşanmaz tabii... Ama eğer yukarı doğru çıkarken kendinizden eksiltmedikleriniz varsa, yani şöhretli size rağmen siz hala varsanız her şeye rağmen yine de eksilmiyor insan... Gülben Ergen'i yıllardır tanırım. 10 yıl önce de aynıydı, şimdi de aynı. Televizyonların o çok konuşan kadınını (!) ne zaman, nerede bırakması gerektiğini, bir başına başarının mutluluk için yeterli olmadığını biliyor. (Yani Gülben ve Gülben Ergen hali) Bu röportaj için karşı karşıya geldiğimizde o yine her zamanki Gülben gibiydi. Samimi, sıcak, güleç ve muzip. Bazı konuşmalar yazı dilinde ifadesini bulmaz. Bu röportajı kameralar karşısında yapmış olmayı tercih ederdim. Benim gördüğüm kadınları bütün tonlarıyla siz de görebilesiniz diye...
- Bir yanda işine aşık, her ayrıntıyla ilgilenen ve kariyer planlaması yapan, bunun için profesyonellerle çalışan bir yıldız portresi var. İşine bu kadar kafayı takmış bir insanın polemiklere girmesi, "Ben daha iyiyim" demesi pek anlaşılabilir gelmiyor. Nedir bu yaşananlar? Bir oyun mu? Yoksa tahriklere mi kapılıyorsun? - Kendime hakim olacak kadar akıllı bir insanım. Sahtelik olarak algılanmazsa "oyun" diyebiliriz. Kendimi iyi hissetiğim zaman, iyi olduğumun altını çizdiğim zaman kimse feryat etmesin. Bunu hazmedememelerine çok gülüyorum. Yıllarca insanların padişahlıklarını, krallıklarını, kraliçeliklerini dinledik. Neden şimdi onlar dinlemiyor? Söylediklerimin arkasındayım. Aynı şeyleri yine söylerim. Ben çok farklıyım, iyiyim, doğruyum, düzgünüm, başarılıyım. Zorla söylettiriyorsunuz insana... - Bir insanın bunun altını çizmesi gerekiyor mu? Şayet iyiyse... - Boş konuşmuyorum. Neye göre söylüyorum bunları? Açalım hemen: Albüm, tiraj dizi, hayatta duruş, aileyi taşımak, iyi şarkı söylemek, iyi oyuncu olmak... Yani lafla değil. Kuru gündemle yer işgal etmiyorum. - Mesleki başarılar arttıkça savaş stratejileri değişiyor mu? Eskiden polemikleriniz daha farklı olurdu. Şimdi yön değiştirdi. Bu artık eğlenceli bir oyun olmaktan çok bir meydan okuma... - Çok çalışıyorum ve başarıya aşığım. Başarılı olduğum zaman her şeyi çok seviyorum. Yıllardır bütün mücadelem buydu: Başarmak. Şimdi de daha iyi şeyler yapma mücadelesindeyim.
ARAŞTIRMA YAPTIRIYORUM - İletişim uzmanı Ali Saydam bir yazısında tavrını eleştirirken çok güzel örnekler verdi. Dedi ki; "Ya lidersindir, ya liderin taklitçisi ya da liderin takipçisi. Lidersen diğerlerini görmezden gelirsin, taklitçiysen lideri överek puan toplamaya çalışırsın, takipçiysen de lidere saldırarak..." Gülben Ergen nerede, bu tarifte hangi konumlandırmaya uyuyor? - Dünyada yüzlerce lider marka var. Benim alanımda lider tarifi yapmak kolay değil. Müzikte lider kim? Sezen Aksu mu, Tarkan mı, İbrahim Tatlıses mi? Bence hepsi farklı şeyler yapıyorlar ve hepsi de tartışmasız lider. Halka yakınlıkta, sevgide, samimiyette liderim diyebilirim.. Bu konuda halkın kalp sesini dinlediğim araştırmalar yaptırıyorum. - Hırslı bir insansın, başaramasaydın ne olurdu? - Öyle bir ihtimal yok. İnsan istedikten sonra mutlaka olur. - Bu çok iddialı bir tavır değil mi? - Bu kadar çalışmaya can dayanmaz. Dalgalar kayaların (gülüyor) - eyvah yine kendi başımı yardım galiba- şeklini değiştiriyor vura vura... - Sen sürekli çok çalışmanın altını çiziyorsun, Hülya Avşar ise zekasının... İkisinin farkı nedir sence? Biri olmadan diğerinin bir anlamı olabilir mi? - Konuşurken cümlenin başına "Ben" lafını koymuyorum bir kere... Öyle bir ego problemim yok. Çalışmadan sadece akılla olur mu bilmem. Bir başına akıl bence çok tehlikeli bir şey. Yani yürek yoksa akıl bir başına çok tehlikeli (İmza Sezen Aksu, Şehrazat). Önce yüreğin, sonra aklın gelsin derler. Bence de önce yürek. - Meslek hayatında doğru insanlarla buluştuğun için şanslı olduğunu söyleyebilir miyiz? - İyi insan olmak çok önemli. Art niyetli olmadan, "Kocaman bir pastadan bir dilim de ben alacağım, başkalarının dilimlerinde gözüm yok"u hissetmek çok önemli. Tabii ki doğru insanlarla çalışmak da öyle. Ama önce kişinin kendi dürüstlüğü gelir. Çalışkanlığımın yanısıra dürüstüm. Katakulli ile, küçük numaralarla kimsenin ayağına bir çelme atmadan inandığım yolda yürüdüm her zaman. Allah karşıma doğru insanlar çıkarttı. Bunlar da başarımda etken tabii.
KENDİ YOLUMU BULDUM - "'Ben' lafını kullanmıyorum, şişmiş bir egom yok, başkalarının başarılarını umursamıyorum" diyorsun... Ama bu bir yarış. Hepiniz bu yarışta kendi önünüze baktığınızı söylüyorsunuz ama görüyoruz ki, herkes birbirini izliyor, birbirine bakıyor... - Benim de sağıma, soluma, önüme, arkama baktığım zamanlar çok oldu bundan beşaltı yıl önce. Ama tökezledim. Zaten önüne bakmazsan ayağın takılır ve düşersin. Ben de önüme bakmayı düşe düşe öğrendim. Hem çelme taktılar hem kendim düştüm. Yaralar aldım. Ama düşe kalka düşe kalka, yanlış yollara fazla girmeden kendi yolumu buldum. Keşke daha önceden o yolu görseymişim ama olmadı. Çok da pişman değilim yaşadıklarıma ve söylediklerime. İçinde bulunduğum kavgalar, saçma sapan gündemler de bana çok şey öğretti. Bugünkü sağlam duruşumu biraz o boşluklara da borçluyums. - Hala o yapay gündemler devam etmiyor mu? - Benim nezdimde etmiyor. - Bundan uzak durmak mümkün mü? - Tabii ki mümkün. Ama bir röportajın ardından bu kadar konuşurlarsa mümkün olmuyor... - Ama Hülya Avşar ile ilgili görüşünü açıklarken bunun bu kadar büyüyeceğini, yanıtsız kalınmayacağını, yani topun sana geri döneceğini biliyordun. Bu, işlerin dışında bir konu ile gündem yaratmak olmuyor mu? - Ben söylediğim sözlerin arkasındayım. Ben bunları söyledim diye ne oldu yani? Tabii böyle bir tavrı hiç tahmin etmiyordum. Çok güldüm. Niye benim röportajıma cevap veriyorlar? Ben bir röportaj yaptım, kimsenin ismini ağzıma alıp da bir şey demedim. - Hülya Avşar'ın adı geçiyordu ? - Hayır. Ben yarışacağım kimse yok dedim. "O da dahil mi?" diye bir soru soruldu. Ben de 'Evet' dedim. Öyle hissediyorum çünkü. Başka bir şey mi söyledim Helin'in ablasına da bu kadar büyütüldü?
İŞ YAPANLA YARIŞMAK GÜZEL - Hülya Avşar da sana yanıt verseydi... Ki verir gibi oldu; "Ben konuşmam ama gerekirse hadlerini bildirmeyi de severim" dedi... Ne olurdu? Arkası yarın şeklinde devam eder miydi bu polemik ? - İsmimin başka bir isimle yanyana anılmasından ben dahil tüm insanlar da çok ve gerçekten sıkıldı artık... - Yarışacak birinin olması da güzel bir şey değil mi? - Tabii ki yarışacak birinin olması çok güzel. Yani iş yapan birinin. Güzel şarkı, güzel albüm, güzel konserler... - "Listede yarışacak kimse yok" diyorsun. - Evet söyledim ama tabii ki çok ciddiye aldığım insanlar var. Meltem Cumbul var, Hande Yener var, Demet Akbağ var. Ama bunlarla magazinciler ilgilenmiyor. Yarışacak insanlar olsun tabii. Gaz verirler insana. - Hülya Avşar ile diyaloğunuz bitti. Oysa yıllar sonra zor da olsa bir araya gelmiştiniz. Bunca olaydan sonra bir gün bir yerde karşılaşırsanız, yine konuşur musunuz? - İnsanın insan gibi yaşadığı zor zamanları benim için hep ayrıcalıklı, önemlidir. - Rakipten, meslektaştan dost olmaz mı? - Bu genellemeye katılmıyorum. Dostluk kişiler arası elektriğe bağlıdır.
|
|
|
|
|
|
|
|
|