|
 |
 |
 |
|
| Zeytinyağına patent yasağı
|
|
Avrupa Birliği denetimi için patent almak isteyen 'Ayvalık zeytinyağı'na Ticaret Odası patent vermedi.
Nerenin zeytinyağını kullanıyorsunuz?
Zeytin ve zeytinyağı bizim ulusça çok önemsememiz gereken bir saha. Ayvalık da bu sahanın baş oyuncusu.
Hiç kuşkusuz dikkatinizi çekmiştir. Özellikle son bir yıldır sık sık gazetelerde rastlıyoruz. Resmi gazete kılıklı bir ilan formatı bu. Bilmiyorum meraklanıp okuduğunuz da oldu mu? Belki sadece merak da kafi değil. Özellikle inat etmek lazım. Neden? Çünkü bu mikroskobik metin aynı zamanda teknik bir konu içeriyor. Ama bakın şayet sebat edip okur iseniz değeceğine de emin olun. Örneğin geçen hafta yayınlanan "555 sayılı kanun hükmünde kararname gereği coğrafi işaretlerin korunmasına ilişkin tescil talebi" ilanı Tarsus Şalgamı'nı tarif ediyordu. Bütün vecheleri ile. Ama konumuz bu değil. Ya? Anlatalım. Ayvalık Ticaret Odası'ndan geçtiğimiz Ekim ayının başında çok şık bir şekilde önce telefonla arayıp o tarihleri boş tutmamı istediler. Sonra da mektupla davet ederek dün düzenledikleri panele katılmamı arzu ettiler. O kadar mı, değil. Ticaret Odasından, Ayvalık demirbaşlarından Salih Madra beni Buenos Aires'de bile bularak nasıl gideceğimi soruşturdu. Hepsine "Tamam" dedim. Geleceğimi, zaten bu konu ile çok ilgilendiğimi, muhakkak katılacağım sözlerini verdikten sonra da gidemedim. Sakınılan göze çöp batar misali: Olmadı. Ama orada neler olup bitiyor, yakın takipteyim. Elbette... Çünkü zeytin ve zeytinyağı bizim ulusça çok önemsememiz gereken bir saha. Ayvalık da bu sahanın baş oyuncusu. Bu memlekette zeytinyağ denilince insanların aklına gelen ya ilk ya da ilk iki yerden birisi. Öyle değil mi? Öyle ama Ayvalıklı hop oturup hop kalkıyor. Neden? Çünkü bizim uzun zamandan beri yapmalarını istediğimiz, desteklediğimiz, hatta kışkırttığımız bir şeyi yapmış ve refüze olmuşlar. Yani? Şimdi bakın.
GÜNDEM MADDESİ
Avrupa Topluluğu ile dansa daha yeni başladık. Bu kadar zamandır anlatıyoruz. Dilimizde tüy bitti. Topluluğun en hassas olduğu konulardan birisi de "appellation controle" Ne  demek? Eski lafla menşe şehadetnamesi demek. Yenisi ise, açıkçası ben ısınamadım ama işte yazımın başında dediğimiz "coğrafi işaret". Peki ne anlatıyor bütün bu şık laflar? Şunu: Şayet sizin elinizde uzun zamandır, tercihan yüzyıllardır yaptığınız, malzemesi, üretimi mahalline mahsus bir meta var ise ayrıca üretim sürecini, miktarını kontrol edebilecek otorite ve mekanizmalara sahipseniz o "mahalli meta" birdenbire uluslararası marka platformuna çıkmış oluyor. Hadi tam söyleyelim: Namzet olarak! Gerisi sizin gelecekteki marifetlerinize, başarınızın sürekliliğine kalmış. Biz yıllardır, zeytinyağ üreticilerimize anlatıp duruyoruz. Bu konu çok önemli. Üreticilerin bir isim şemsiyesi altında yeralması iç denetim mekanizmaları açısından hayati. Elbette bunu bilinçli tüketici nezdinde kazanılacak olan güven, imaj gibi yeni mevziler takip ediyor. Ezcümle "Mense Şehadetnamesi" dediğimiz sıfat hem üretici hem de tüketici için vazgeçilmez. Üstüne üstlük Brüksel içinde gündem maddesi!
İSMİNİ VEREMİYOR
Hal böyle iken Ayvalık Ticaret Odası'nın Türk Patent Enstitüsü'ne yaptığı "Ayvalık Zeytinyağı" talebi red olunuyor. Neden? Bilmiyoruz. Herkes bir şey anlatıyor. Çok önemli de değil. Ama ortada olan şu. Elimizdeki örnek coğrafi mahal, üretilen meta ile en az yüzyıldır birlikte anılıyor. Aile isimlerini bu işe yatırmış ikinci, üçüncü nesil üreticiler var. Oturup konuşmuş, yaptıkları işin sofistikasyonunu arttıracak ve ileriye taşıyacak bir çerçeve için talip olmuşlar. Tamam mı? Tamam. Peki bu insanlara "Hayır efendim, sizin kendi yurdunuzla bütünleşmenizi kabul etmiyoruz, daha geniş bir bölgenin altına girmelisiniz" demenin bir manası var mıdır? Şöyle sorayım da tam olsun! Yarın öbürgün diyelim ki Gaziantep/ Kilis'de bir zeytinyağ üreticisi ortaya çıkıp da menşe şehadetnamesi talep ederse ona da "Git sen de Halep'tekilerle bütünleş" diyecek makam kim olacak, meraktayız!
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
