|
|
Savaşın izlerini silmek kadınlar için çok zordur
Çatışma dönemlerinde gerek Bosna'da gerek Kosova'da çalışan, Türkiye'nin ilk kadın savaş foto muhabiri Bikem Ekberzade ile Şehir Tiyatroları'nda sahnelenen Matei Visniec'in Bosna'da geçen "Savaş ve Kadın" adlı oyununu seyrettik
Ben hiç savaşmadım, tecavüze de uğramadım, savaş mağduru da olmadım. O yüzden bu oyunla benim gözlemlediğim savaşlar arasında ne tür benzerlikler var, oyunda ne tür aksaklıklar var, sadece bunlardan bahsedebilirim. Bunların içinde en öne çıkanlardan biri Amerikalı kadın psikolog. Bu çok sık rastlanan bir vaka savaş alanlarında. Akademik hayatlarının içerisinden kaçmış, bir heycan arayışı içerisinde olan insanlar sahaya gidiyor. Bu bizde de yaşanıyor, sadece Amerikalılar değil ama nedense onlar biraz daha saftirik olmuyor (gülüyor). Çünkü sivil hayatları içerisinde bazı şeyleri farketmeleri çok daha zor, onlar böyle ortamlara girip savaş mağdurları, tecavüze uğrayanlarla karşı karşıya geldikleri zaman travmaya uğruyorlar çünkü her şeyden önce tasavvur edemiyorlar. Çünkü başka ülkelerden, örneğin Türkiye'den sahaya giden insanlar hayatları boyunca bir sürü çarpıcı şey görmüşler. Biz her gün çatışma haberi görüyoruz televizyonda, yanıbaşımızda Filistin var, ama ABD'de bütün bu haberlere ambargo konuyor. Dolayısıyla bu gerçeklerle karşı karşıya gelmemiş oluyorlar. O yüzden diyebilirim ki, sahada oyundaki Amerikalı psikolog gibi birisi, evet, var, oluyor. Ciddi anlamda travma geçiren ve eve geri döndüğünde de nasıl adapte olacağını bilemeyen biri bu. Bir de herkesin bir ilk işi var... Cesaretle çıkıyoruz, 'en kötü ne olabilir ki, ben etkilenmem' diyoruz ama etkileniyoruz ve sürekli oraya dönmek istiyoruz. Bu psikolog da hep Bosna'yı anlatacak, ondan sonraki deneyimlerini hep Bosna ile kıyaslayacak.
TECAVÜZ VAHŞETİ Bunun dışında, oyunun başında tecavüz bir savaş yöntemi olarak sanki ilk defa Balkanlar'da çıktı gibi bir hava var. Bu doğru değil Balkanlar'dan çok daha önce Ruanda'da olan bir şey, ondan çok daha önce Somali'de, ondan önce Etyopya'da. Tecavüz psikolojik savaşın en etkili yöntemlerinden biridir ve Balkanlar'da kullanılması Batı için şaşırtıcı olmuştur. Çünkü Batı, Afrika'yı 'vahşi' olarak görmektedir, onların arasında tecavüz normal ama 'medeni' gördüğü bir toplum içinde olması anormal. Kendi vahşetini görünce şaşırıyor. Amerikalılar'ın belki kendi ülkelerinde savaşta tecavüz bu türden rakamlara ulaşmadı ama onların da evlerinde, kapalı kapılar ardında yaşanan bir şey. Rahipler küçük çocuklara tecavüz ediyor, babalar kızlarına tecavüz ediyor. Her evde olmuyor ama küçük rakamlarda olsa bile oluyor. Bosna'da çok fazla gündeme geldi. Fakat bizim selektif bir haber hafızamız var, aslında Ruanda'da daha yoğun gündeme gelmişti. Oyunda tecavüze uğrayan kadının kaldığı hastane bir koruma ünitesi gibi. Batı'nın savaş mağdurlarını koruma yöntemleri onları travmatize ediyor aslında. Böyle bir yerin koruması silahla olamaz, askerle olamaz. Oyunda kadın hastaneden çıkmaya çalışıyor ve orduyla askerle karşılaşıyor. Onun köyünü yerle bir eden de askerdir, Sırpı, Hırvatı da askerdir. Savaşmaya giden babası da askerdir, iyi asker kötü asker yoktur, asker askerdir. Namlunun ucunda köyünü, evini, oyuncaklarını terk etmek zorunda bırakanı görür ve onu güvenli bölgeye götüren kafilenin eskortu da asker!
Ayşe Düzkan
|