Siyasetin siyasetsizliği...
İktidar partisinde dün üç önemli konuşma vardı... Biri dışarıda; kuliste... Diğer ikisi, AK Parti Grup kürsüsünde... Sondan başa gidip, kuliste konuşulandan başlarsak... AK Parti'nin Politika Merkezi, yaptırdığı araştırmayı önceki gün açıkladı. Merkez'in başkanlığını da milletvekili Mahmut Koçak yürütüyor. Araştırma, hükümetin icraatlarından memnuniyetsizliğin arttığı bir yana bırakılırsa, şu önemli tespitte bulunuyor: "Siyasi partilere ve siyasetçiye güven azaldı..."
Sorunun özü Sohbetimizde Mahmut Koçak, anketin sonuçlarını şöyle yorumluyor: "Sorun, siyasetin siyasallaşmasında yaşanıyor." Sözlerini açıyor: "Siyasiler, partilerinde özgüven içinde konuşamayınca, sözü ahrete bırakınca, siyaset de kurumlara kayıyor. Herkes, Cumhurbaşkanı, Yargıtay Başsavcısı, sendika ve TOBB gibi sivil kurumlarından siyasi söylem bekler hale geliyor..." Savını güçlendirmek için örneklemede bulunuyor: "Meclis lojmanlarını boşalttık, maaşa zam yapmadık, kıyak emeklilik istemedik, vatandaşın geçmişte tepki gösterdiği davranış da sergilemedik. O zaman milletvekiline, siyasete tepki niye?" Yanıtını da kendisi veriyor: "Sorun siyasetin, parti liderine odaklı hale gelmesinde, görüşlerini parti içinde özgürce dile getirememesinde. Konuşmaya başladığı anda susturulmasında veya ihracında..."
Alkışlanan sözler İktidar partisindeki ikinci konuşmaya gelirsek... Bu kez yer, AK Parti Grubu toplantısının milletvekillerinin kendi arasında yaptığı bölümü... Gazeteci diliyle; "basına kapalı" bölüm... Milletvekillerinin toplantı sonrası aktardığına göre, Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez kürsüde şöyle diyor: "Kurşun asker değiliz. El kaldırıp indirme makinesi de değiliz. Münadi (tellal-müzayede yöneten kişi), hiç değiliz..." Aktarıldığına göre milletvekilleri Çömez'in sözlerini ayakta alkışlıyor. Son önemli konuşma basın ve davetlilere açık. Kürsüdeki ise Başbakan Vekili, Devlet Bakanı Abdüllatif Şener. Şener, kaleme alanlar arasında bulunduğu ve büyük emek verdiği AK Parti Programı'ndan alıntılar yapma gereği duyuyor. Şöyle diyor konuşmasının başlarında: "Milyonlarca insan seçim sandığının başına, birilerine statü kazandırmak için gitmiyor. Kendi hukukunu daha iyi gözetecek olan kişi ve siyasi partileri belirlemek için gidiyor..." Hemen ardından Parti Programı'ndan alıntı yapıyor: "Programa göre, yozlaşma, yolsuzluk, çıkarcılık, partizanlık partimizin en yoğun mücadele alanlarıdır. AK Parti, ideoloji dayatan veya rant dağıtan bir parti değildir. Herkesin partisidir..." Şener'in sözleri de milletvekillerinden büyük alkış alıyor.
Manisa mitingi Her üç konuşma alt alta konulunca, sanki AK Parti içinde programlı bir hareketin haleleri gibi algılanabilir. Ancak, Mahmut Koçak'ın sözlerinden yola çıkarak açıklayalım; organize bir durum yok. Hatta, her üçünün de yaptıkları açıklama ve konuşma konusunda birbirlerinden haberi yok. Her üçü de sadece AK Parti'de bir süredir yükselen duygunun dışavurumu... Bu ruh hali sadece iktidar partisinde de yok. Eski yeni, birçok siyasi çıkış kapısı arıyor. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nun şu sözü siyasetin durumunu özetlemeye yetiyor: "Siyasete soyunmayacağım. Ancak, bugüne kadar iktidar partisi dahil, bütün partiler miting meydanlarında Ziraat Odaları'nın Manisa mitingindeki kadar, 70-100 bin kişiyi toplayamıyor. Siyasetin bunu iyi yorumlaması lazım..." Yorumlamak için de siyasetin önce siyasallaşması gerekiyor...
|