Egemenlik ve yiğitlik
İddialar çok ciddi ve kanıtlanırsa asla hoş görülmeyecek. Burası egemen bir ülkedir ve egemen bir ülke olarak, topraklarından herhangi bir nakliye aracıyla geçen ne varsa, onun tam bilgisine sahip olmak zorundadır." İşte, "İçişleri Bakanı" böyle dedi. "Hava Kuvvetleri Komutanı" da, biraz gecikmeyle olsa bile, gerçekler üstüne bir açıklama yapmak ve hesap vermek zorunda hissetti kendini: "O tarihte bir nakliye uçağı Frankfurt'tan Azerbaycan'a giderken hava sahamızı kullandı. Jetlerimiz havada uçakla temas sağladı. O esnada herhangi bir sorun tespit edilemedi. Ancak o günden bu yana, devletimizin çeşitli makamları, o uçuşun aslında gözaltında insanlar taşıdığına dair kanıtlar buldu". Bu açıklamasına rağmen "Hava Kuvvetleri Komutanı", çeşitli eleştirilere, bu arada muhalefet partisinin " Jetlerimiz CIA uçağına bir de eskort görevi yapmışlar" diye çıkışına muhatap oldu.
CIA'nın "korsan" uçaklarının ülkeden ülkeye gözaltında zanlı taşıyıp "işkence toprakları ve havaalanları" yaratması gazete manşetlerindeyken, hiç olmazsa bu tür açıklamalar "kararlı bir devlet" adına yüreğimize su serpti. Hükümet ile Silahlı Kuvvetler arasında çeşitli gerilimler olabilse de, bir ülkenin, birçok ülkenin "egemenlik hakları" ile alay eden... Onları birer "işkence üssü"ne dönüştüren... Kendi elini temiz tutmak adına, müttefiklerini maymuna çeviren... Yeni demokratik ülkeleri suç ortağı yaparken, eskileri de "terörle mücadele" ayağında insanlık suçlarına payanda kılan bir "ABD zihniyeti" o kadar da cevapsız kalmamış oldu.
Değil mi ki, çeşitli kanıtlar ve karineler, bu uçakların maşallah bizim hava sahamızı da yalama ettiklerini... Yetmedi, "ilk kadın pilotumuz ve Ata'nın manevi kızı Sabiha Gökçen"in adını taşıyan alana da nasıl taciz ve tecavüzde bulunduğunu filan gösteriyor. Değil mi ki, hava sahamızdan transit işkence uçuşları bir yana, bizatihi indi-bindilere dair, çeşitli uçuş tarihleri ve seferler diğer ülkelerde de "İstanbul-Amsterdam... İstanbul-Kopenhag" olarak ortaya çıkmış... Ve, değil mi ki, Finlandiya, İsveç, Norveç, İzlanda, Hollanda, İspanya, Romanya, Kanada, Polonya, Danimarka, Avusturya, Macaristan, İtalya, İrlanda, İskoçya ve daha başkalarında bu uçuşlar, kalkışlar, kalışlar, bağırışlar soruşturma mevzuu olmuş... "İçişleri Bakanı"nın, "Hava Kuvvetleri Komutanı"nın ve elbette diğer yetkililerin de bir şeyler söylemesi gerekirdi.
Ama söylemediler. Başta Ulaştırma Bakanı, birileri bir şeyler mırıldandı. Üç beş uyduruk lafla örtülmek istendi. Bir kedi de olsa aynı şeyi yapardı. O "İçişleri Bakanı" Jose Antonio Alonso İspanya'da, o "Hava Kuvvetleri Komutanı" Orgeneral Erich Wolf Avusturya'da kaldı. Kurbağaları, aziz ve büyük müttefikimizi ürkütmemek adına burada "resmen" ve fiilen hiçbir dal-yaprak henüz kıpırdamadı. Biliyorum, "diplomasi ve devlet" dilinde "sünepelik" diye bir tanım yok. Lakin, mangalda kül bırakmayan kimi yiğit temsilcilerinizin, seçilmiş yahut atanmış veya kıdem almış, kimi mevzularda "kül gibi" oluşunu belki daha münasip sözcüklerle siz yorumlarsınız. "Egemenlik kayıtsız şartsız milletin" diye belki de "Devlet" hiç üstüne alınmıyor. "Egemenim" benim!
|