|
|
|
|
|
|
Her yıl 2 bin kişinin hayatı kurtulabilir
Prof. Dr. Yaman Tokat, organ bağışındaki sorunun özellikle Marmara Bölgesi'nde yaşandığını söyledi. İstanbul'daki sorun çözülürse bütün Türkiye'nin organ nakli ihtiyacının karşılanabileceğini belirten Prof. Tokat, "Her yıl 2 bin organ bağışlansa sorun kalmayacak ama tüm çabalara rağmen yılda sadece 100 organ bağışı yapılıyor" diyor
Florence Nightingale Hastanesi ve Ege Tıp Fakültesi Transplantasyon Birimi Başkanı Prof. Dr. Yaman Tokat ve ekibi üzgün... Rekorlar kırıyor olmaları, dünyada bu konudaki tıp otoriteleri arasında adlarının geçmesi onları tatmin etmiyor. İnsanlar ölen yakınlarının organlarını bağışlasa ve o kritik anda o kritik imzayı verseler, her yıl 2 bin kişiyi kurtarabileceklerini biliyorlar. Bu röportajda Prof. Dr. Yaman Tokat, insanları ölümden kurtarmanın nasıl mümkün olacağına dair soruları yanıtladı.
Neden Türkiye'de insanlar kendi organlarını tanıdıklarına verebildiği halde ölülerinin organlarını verme konusunda cimri davranıyorlar? Tanıdıklarına organ vermenin altında yatan neden; kuvvetli aile bağları. Biz Türkler, ailede bir sorun çıkınca bunu öncelikle kendi içlerinde çözmeye çalışıyoruz. Bizim doğu kültürünün getirdiği bir durum. Japonya, Kore, Çin, Hong Kong ve Tayvan'da da canlıdan canlıya organ nakli çok yüksek. Kadavradan organ nakli konusunda ise hâlâ istenilen başarının elde edilmemesinin gerçek nedeni ise Türk halkı değil, sistem. Henüz istediğimiz düzeni kuramadık. Sağlık Bakanlığı çok uğraşıyor ama yetmiyor çok daha fazla uğraşmak lazım. Burada önemli olan organizasyondur. Beyin ölümü gerçekleştiği andan itibaren her şeyin kusursuz işlemesi ve ihtiyacı olanlara o organın verilmesi gerekli.
Bir organın ne kadar zaman içinde nakledilmesi gerekli, bu zamanla yarış değil mi? Kalp altı saat dayanıyor, bu süre içinde vericiden alınıp ihtiyacı olan hastaya nakledilmesi şart. Karaciğer 24 saat içinde mutlaka ihtiyacı olan kişiye ulaştırılmalıdır. Böbrekler ise 48 ile 72 saat arasında dayanabiliyor. Ama ne kadar çabuk takılırsa, o kadar iyi çalışma şansı artıyor.
AİLENİN GÜVENİ KAZANILMALI Aileleri organ bağışına ikna ederken nelere dikkat ediyorsunuz? En önemli şey aileye güven vermektir. Aile bütün doktorlar, hastane ve sistemin hastayı kurtarmak için elinden geleni yaptığına ama kurtaramadığına inanmalı. Bütün işler açık olmalı. Ölümün dört uzman tarafından imzalanması ve kesinleşmesi önemli. Genç ve ölümlerde aile zaten bir şok geçiriyor, o sırada karar vermesi zor olabiliyor. Aile kendi derdindeyken başkasını kurtarmayı düşünebiliyor. Onları kırmadan, psikolojilerine zarar vermeden organ bağışı teklifinin yapılması gerekiyor.
Bir aile organ bağışını kabul etmediği zaman sinirleniyor musunuz? Hayır asla, bu bir seçim meselesi. Beyin ölümü kararı verildikten sonra bu teklifi özel uzmanlar ve eğitimli ekipler, hasta yakınlarına götürüyorlar. Aile buna razı olursa organ nakli ekibi devreye giriyor. Ekiplerin amaçları hasta yakınlarına olayı anlatmaktır, organ bağışı konusunda baskı yapılamaz. Hatta bu ekiplerin amacı hasta yakınlarına organ bağışını kabul ettirmek değildir, yalnızca durumu aktarmaktır.
İSTERSENİZ ORGANLARINIZI SEÇİN Aile kabul ettiği zaman bir izin belgesi var. Ölen kişinin en yakını karısı ya da kocası, onlar yoksa anne-babası ya da birinci derece akrabası izin belgesini imzalıyor. İsterse organlarını seçerek isterse tüm organlarını bağışlıyor. O zaman bölgedeki organ nakli ekibi devreye giriyor. Hastalar değerlendiriyor. Kan gruplarına, organın durumuna ve vücut ölçülerine bakılıyor. Doku tiplerine bakılıyor. Eğer herşey uygunsa organları çıkartmak için ekipler belli bir dizilim içinde ameliyata başlıyorlar. Türkiye genelinde acil bekleyenler varsa organ hemen ona gönderiliyor. Gerekirse ambulans uçak şey kullanılıyor. THY yardım ediyor, çok sıkıştığımız zaman helikopter ve uçağı olan devlet kurumları da yardımcı oluyorlar.
Canlıdan organ aldığınız zaman neler hissediyorsunuz? Tamamen sağlıklı bir insanın risklerini de alıyorsun. Bir doktor açısından en zor durumlardan biri. En azından psikolojik olarak yorucu. Veren kişi bunu zevkle yapıyor. Bir baba oğluna ya da kızına veriyorsa 'ben ölürsem bile çocuğum kurtulsun' diyor ama bizim için çok zor. Herkesin yaşaması için bütün riski alıyoruz.
Yanlış dini inanışlar bu konuda etkili mi? Müslümanlık gerçekten çok açık bir din. Fetva da verildi, dini yorumlar da yapıldı. Müslümanlık bu konuda asla bir engel değil, yeter ki doğru yorumlamasını bilelim. Müslümanlığın altında yatan mantalite paylaşmak, dinimiz bu konuda çok açık görüşlü.
|
|
|
|
|
|
|
|
|