|
|
|
|
|
|
Eski hayat arkadaşıma oğlumu hediye ettiği için minnettarım
- Romanlarınızdan pek de mutlu bir çocukluk yaşamamış, söylemek istediklerini söze dökememiş olduğunuz hissediliyor. Öyle miydi gerçekten? - Doğru, hüzünlü bir çocukluk yaşadım, çok mutlu bir çocukluğum olmadı. Ailem kendi içinde mutlu bir aile değildi çünkü. Ama iyi insanlardı, bizi sevdiler ve sevdiklerini ellerinden geldiğince belli ettiler. Ben babamın sayesinde edebiyata yöneldim. Rate bir edebiyatçıydı kendisi, yani kitap yazmayı çok istemiş ama yapamamış biriydi.
- Yatılı okumak bu hüznü biraz daha arttırdı mı? - Hayır, tam tersi yatılı okumak beni sosyalleştirdi. Zaten Galatasaray Lisesi pek içe dönük olmaya izin veren bir yer değildir. Dışa dönük olacaksınız, belli bir espri anlayışınız olacak... Bu sayede dışa dönüklüğümü geliştirebildim. Okuldaki kreatif atmosfer sayesinde de edebiyatla daha yakından ilgilenmeye başladım.
- Siz iyi bir baba mısınız peki? - Önceleri "Benden baba olmaz" zannediyordum ama ben babalığa her şeyimle hazırmışım meğer. Oğlumla çok büyük bir aşk yaşıyorum şu anda. İlk defa bir başkası için kendi varlığımdan seve seve vazgeçebilirim. Bunu bana yaşattığı için çok seviyorum oğlumu zaten. O doğduktan sonra anladım ki, hayatta edebiyattan çok daha önemli şeyler varmış. Bizim hırslarımızdan, isteklerimizden, tutkularımızdan çok daha önemli şeyler... İyi ki baba olmuşum. Eski hayat arkadaşıma da bana bu hediyeyi verdiği için minnettarım.
|
|
|
|
|
|
|
|
|