|
|
|
|
|
|
İclal'le ileri derecede arkadaşız bu ilişkiden çok da mutluyum
Önce yeni kitabı 'A.Ş.K neyin kısaltması?'nın ilanındaki o gülen, kocaman fotoğraflarıyla şaşırttı bizi. Sonra İclal Aydın'la yaşadığı ilişkisi her şeyin önüne geçti. Biz aslında yeni kitabını konuşmak üzere sözleşmiştik ama bir sabah her şey değişti. Genç yazar Tuna Kiremitçi yaşadığı beraberliğin sürmanşet olmasından rahatsızdı belki ama hislerini dile getirmekten de çekinmedi. Dışarıdan bakanların "doğrusu, yanlışı" üzerine bir yığın yorum yaptığı bu aşkın akıbetini ise zaman gösterecek...
- Sizin için şu anda "Türkiye'nin en meşhur edebiyatçısı" diyebilir miyiz? - (Gülüyor) Bilemiyorum... İnşallah öyle değildir.
- Yazar kimliğiniz dışında herkes sizin ne yaşadığınızı, ne giydiğinizi, hatta dişlerinizin nasıl bu kadar beyaz olduğunu konuşuyor. Bu bir pazarlama yöntemiyse, siz bunun içinde ne kadar varsınız? - Bir vakitler hasbelkader reklamcılık yaptığım için bunlarla da ilgilendiğimi düşünüyor olabilir insanlar. Ama yayınevimin çalıştığı bir ajans var zaten. En iyi şekilde kotarıyorlar, ben pek karışmam işlerine.
EVLİLİĞİM SONA ERMİŞTİ - Geçtiğimiz gün İclal Aydın'ın gözlüğünüzden ceketinize her şeyinizle ilgilendiğini yazdı gazeteler, öyle mi oldu gerçekten? - No comment (yorum yok).
- Kitabın değil, yazarın reklamının yapılmasını doğru buluyor musunuz? - Şahsen kitapların ve yazarların tanıtımının çok iyi yapılması gerektiğini düşünüyorum. Eğer edebiyatın kitlelere ulaşmasını istiyorsak, bir kitabın profesyonelce tanıtılması gerek. Ama tanıttığımız şeyin kitap olduğunu unutmamak lazım. Yazılan şeyin geleceğe kalıp kalmaması farklı bir konu, ona zaman karar verecek nasılsa. Belki yakında olağanüstü bir genç yazar çıkacak ve hepimizi silecek sahneden. Ama ben edebiyatın popülerleşmesine, normalde kitap okumayan insanların da kitap okumasına neden oluyorsam, bundan memnun olurum.
- Peki, bu kez kitabın önüne geçtiğiniz kaygısını taşıyor musunuz? - Hayır, kitabım kendini savunabilecek durumda. Benim kitabımdan yana içim rahat. Şahsen hiçbir zaman yazdıklarımı savunmam, onlara dair iyi şeyler söylemeye gerek duymam. Ama insanlarla iletişim kurabilmek açısından kitaplarımın tanıtımının iyi yapılmasını, ilanlarının iyi olmasını istiyorum. Bu yaptığınız işe gösterdiğiniz özenle ilgili bir şey. Bir de şu anda öyle bir magazin bombardımanı altında ki insanlar, kitapları fark etmeleri için tanıtım kanallarının kullanılması gerek bence.
- Şu an sahip olduğunuz şöhret hoşunuza gidiyor mu? - Şöhretin kötü tarafı yanlış anlaşılma riskini artırması. İnsanlar tarafından çok daha kolay yanlış anlaşılmaya başlıyorsunuz ve bunu düzeltmek de neredeyse imkansız hale geliyor. Ama şöhreti yaratan şey kitaplarımla ilgili olduğu sürece bir şikayetim yok.
- Siz eski bir reklamcı gözüyle baktığınızda, Tuna Kiremitçi'nin tanıtımını nasıl buluyorsunuz? - Tuna Kiremitçi bir edebiyat markası olarak konumlandırılıyor şu anda. Onu da en iyi şekilde yapmaya çalışıyorlar. Ben bunu doğru buluyorum. Bu marka kimseyi hayal kırıklığına uğratmasın diye özen gösteriliyor. Ben de çok özen gösteriyorum.
GİZLİ KALMASINI İSTERDİM - Peki özel hayatınızla ilgili gazete çıkan haberler, İclal Aydın'ın yaptığı açıklamalar sizi rahatsız etti mi? Bu durumdan endişe duyuyor musunuz? - Hayır, rahatsız etmedi. Bu konuda söyleyeceğim tek bir şey var. Benim zaten sona ermiş olan bir evliliğim vardı, İclal'le de kısa bir süredir ileri derecede arkadaşız. Ve ben bu ilişkiden dolayı çok mutluyum, çok da gurur duyuyorum. Bunun dışında bu konuyla ilgili kimseye bir şey söylemedim, söylemem de.
- Edebiyat tarihinde o dönem yaşadığı ilişkisiyle sürmanşet olmuş ilk yazarsınız sanırım. Birçok yazar aynı şeyleri yaşamıştır elbette ama bizler bilmeyiz, gizli kalması tercih edilir. Siz ilişkinizin duyulmasında bir sakınca görmediniz mi, yoksa istemeden mi gelişti olaylar? - Gizli kalmasını tercih ederdim tabii. Ama söylediğim gibi mutlu olduğum bir ilişki yaşıyorum. Bunun dışında kesinlikle bir yorumum yok.
- Evliliğiniz neden bitti peki? Çünkü çok da uzun sayılmayacak bir süre öncesine kadar röportajlarınızda, eşinizle ve oğlunuzla çok mutlu olduğunuzu dile getiriyordunuz hep... - Bir yorum yapmayacağım.
AŞKI YAZMAK GÜZEL - Kitabınıza dönelim o zaman. Orada erkekleri çiçeklere benzetmişsiniz, siz hangi çiçeksiniz? - (Gülerek) Şebboy olurdum herhalde. Çünkü çok mütevazı, kendi halinde, eli yüzü düzgün bir çiçektir. Kimseden rol çalmaya çalışmaz, kendine göre bir güzelliği vardır.. Misafirliğe giderken de hep şebboy götürürüm ben.
- A.Ş.K neyin kısaltması, aşk tanımınızı anlatır mısınız? - Aşk aslında insanın içinde olan bir şey. Bu mecazi bir aşk da olabilir, bir insana beslediğiniz dünyevi bir aşk da. O aşkın nesnesini biz değiştiriyoruz. Birine yöneltiyoruz, sonra başka birine... Ama içimizde başlayıp bittiğini düşünüyorum. Ona bir nesne arıyoruz ve onu bulduğumuzda aşık olduğumuzu hissediyoruz.
- Peki sizce de aşk bir hastalık hali mi? - Bir bakıma öyle, o yüzden sevgi çok daha sağlıklı. Cengiz Aymatov'un ünlü öyküsünde dediği gibi "Sevgi emektir" aslında, yani üst üste koyduğunuz taşlardan inşa ettiğiniz bir yapıdır. Ama çevremde görüyorum, aşk bazen o kadar da sağlıklı olmuyor. Kısaca sevginin ipiyle kuyuya inilebilir ama aşkı bilmiyorum...
- Siz aşk adamı mısınız, sevgi mi? - Ben daha çok sevgiye önem veririm. Hayatta sevginin getirdiklerine önemser ve hayatımı onun üzerine inşa etmeye çalışırım. Aşkı yazmak güzel, sevgiyi ise yaşamak... Aşk edebiyata çok daha fazla malzeme veriyor çünkü. Kendimizle, toplumla ya da doğayla yaşadığımız çelişkileri görünür kılıyor. Bir insanın gerçekte kim olduğunu anlamak için onun aşık haline bakmamız yeterlidir. Edebiyat için verimli bir saha, yoksa ben yirmi dört saat aşk düşünüyor değilim. Yazar olarak ilgimi çekiyor.
- Utangaç biri misiniz? - Evet. Zaten çocukken normal yollarla iletişim kurmakta zorlandığım için edebiyata yöneldim. Sonra sıkıldım biraz yalnızlıktan, kolektif işlerin içinde olmak istedim; müzik grubu kurdum, sinema okuluna gittim Hala da bunlarla uğraşıyor, utangaçlığımı kırıp sosyalleşmeye çalışıyorum. Ama bir yere kadar başarılı olabildim.
MÜZİKLE SOSYALLEŞİYORUM - Sizin bir de albüm projeniz olduğunu duymuştum. Galatasaray Lisesi mezunu sanatçılar bir araya gelip bir çalışma yapacaktı sanırım. - Hayır, Vedat Sakman'la birlikte birtakım kayıtlar yaptık. O kayıtlar duruyor ve bence hiç de fena olmadı. Ama ben müzik dünyasını tanımadığım için ne şekilde, hangi yolla dinleyiciye ulaşır onu bilmiyorum. Ona yapım şirketimiz karar verecek artık.
- Utangaç olduğunuzu söylüyor ama bir taraftan da albüm hazırlıyorsunuz. Hem yazmak hem şarkı söylemek cesaret ister, öyle değil mi? - Ben müzik konusunda iddialı değilim, bu yaştan sonra müzisyen olmak gibi bir derdim de yok zaten. Çünkü Max Jacob'un dediği gibi, "Hayat tek bir sanat için bile kısa". Edebiyatı hakkını vererek yapabilirsem bu bana yeter. Ama müzik kolektif yapılan bir şey olduğu için hoşuma gidiyor. Beni sosyalleştiriyor. Müziği seviyorum, çok eğleniyorum arkadaşlarımla çalarken O utangaçlıkla yaşayamazdım yoksa, çok sıkıcı olurdu hayat.
İlknur K. AKMAN
|
|
|
|
|
|
|
|
|