|
|
|
|
|
|
Kutsal ateşin peşinden gitti
Pablo Picasso her zaman bir çocuğun ruhunu taşıyarak çizmek için çabaladı. Bu yüzden baktığınızda onun resimleri mutlaka gelir size dokunur.
John Richardson Pablo Picasso'nun yakın dostu ve bir Picasso uzmanı. 80 yaşındaki Richardson 1951 yılında Avignon'da bir koleksiyonerle birlikte bir şatoyu kübizm müzesine dönüştürdü. Ve o tarihten itibaren Picasso'nun yakın dostları arasında yer aldı. Bugüne kadar pek çok önemli Picasso sergisi düzenleyen Richardson 10 yıl boyunca dünyanın en önemli müzayede şirketlerinden biri olan Christie's'in ABD'deki faaliyetlerini yönetti. Sanat eserlerine yatırım yapan Artemis fonunun da yöneticiliğini yapan Richardson şimdiye kadar ilk iki cildi yayınlanan ve dört ciltte tamamlanması beklenen kapsamlı bir Picasso biyografisinin de yazarı. Sergi için İstanbul'a gelen ve sergi kapsamında bir konferans veren John Richardson ile Picasso üzerine kısa bir söyleşi yaptık.
- Picasso insanlara karmaşık gelebiliyor. Burayı gezen insanlar bu zorlukla baş edebilir mi? - Picasso hiçbir zaman bir çocuk kadar basit çizmedi ama her zaman bir çocuğun ruhunu taşıyarak çizmeye çalıştı. İstediği zaman çok sofistike olabiliyordu. Ama bunu tercih etmedi. Özellikle kübist resimlerine baktığınızda resim mutlaka size gelir, dokunur. Çünkü Picasso'nun derdi birebir hissetmenizi sağlamaktı. Özellikle son dönem eserlerinde çocuk ruhundaki yalınlığı yansıtmaya çalıştı. Son resimlerinde hem yetenek ve birikim hem de çocuk yalınlığını görürsünüz. Son dönemlerinde korkunç bir ölüm korkusu hissediyordu ve o ölüm korkusuna karşı acelesi, heyecanı, duygusu resimlerine yansıyordu. Her zaman tuale enerjisini birebir yansıtmaya ve bunu izleyiciye aktarmayı başardı. Gördüğünüz o büyük tabloları 85- 86 yaşlarındayken yaptı ve üç-dört hafta gibi bir sürede bitirdi. Sürekli çalışarak enerjiyle yaptı her şeyi. Bu da ölüme karşı koymanın bir yoluydu. Son on yılına baktığınızda her şey önceki yaşamını hatırlayıp, yansıtmasını görürsünüz. İlk sevgilisi, babası, onun çok sevdiği çingene dansçı, kediler... Bütün hatıralarını bir flash back gibi yansıtmış. Son zamanlarda yaptığı bütün o primitif görünen resimlerde bile ayrıntılardaki dehayı mutlaka göreceksiniz.
- Böyle bir sergiyle Doğuda olmak nasıl bir şey? - Picasso her zaman sanatın ateşinin peşinden gitti. Bunun ilk örneğini İspanyol dini sanatında buldu daha sonra tarih öncesi İspanyol sanatıyla ilgilendi. Dönüm noktası Afrika masklarıydı. Daha sonra klasik sanatla bu kutsanmış ateşi buldu ve yoluna devam etti. Sonra kübizmle devam etti. Diğer kültürlere ilgi duymasına rağmen hiçbir zaman oriyental sanata özel bir ilgisi olmadı. Ama sonuç olarak her zaman o kutsanmış ateşin peşinden gitti ve onu ne ilginç geldiyse onu yaptı.
- Jacqueline Rocque'nin portrelerinde Türk elbiseli kadın bunu istisnası mıydı? - Jacqueline Rocque Cezayir'liydi. Elbisesi Türk'lerden ilham alıyordu, ama Cezayirliydi. Buna benzer özellikleri vardı. Örneğin İranlı bir dostunun hediye etti bir tüy fırçayı resimlerinde uzun süre kullandı.
- Bu sergide daha özel bulduğunuz bir tablo var mı? - Pek çoğunu seviyorum. Ancak bu sergideki "Hasır İskemle Üzerinde Horoz" çok sevdiğim bir parçadır. Bir diğeri de kübik portrelerden biri. İki halı var biri Avignon'lu kızlar. Özelliği de şu. Orijinali bir resim, Paris'te duruyor. Özelliği bu halı için yapılmış olması. Yani halı için tasarlanan bir resim. Orijinal eser aslında bir sürü parça kağıttan yapılmış ve çok karışık bir eser. 1928'de yapılmış. Guernica'dan hemen sonra. Paris'teki Picasso Müzesi'nde. Halı 1968'de yapıldı. Sadece iki kopyası bulunan nadir görülebilen eserlerden biri.
O BİR PASİFİSTTİ - Picasso Komünist Partisi üyesiydi ve şimdi bir telif hakları dünyasında yaşıyoruz. Yakın geçmişte Picasso'nun adı Citroen'in bir modeline verildiğinde kıyamet koptu, ne düşünüyorsunuz bu konuda? - Picasso anti-faşistti. Savaş karşıydı, faşizme karşıydı, mülkiyete karşıydı. Bu yüzden 1944'de bütün entelektüeller gibi Komünist Partisi'ne üye oldu. Ancak asıl olarak bir pasifistti. Türkiye'ye gelen Bernard Picasso vakfın kurucularından. Ailenin fertleri birbirinden farklı. Bernard'ın hayattaki tek amacı Picasso ismini yaşatmak ve yaymak. Claude Picasso yani Bernard'ın amcası Citroen'le anlaştığında Bernard buna şiddetle karşı çıktı.
- Picasso yaşıyor olsaydı Bağdat'tan da bir Guernica çıkar mıydı? - Hayır. Çünkü benzer biçimde 50'li yıllarda Komünist Partisi'nin ısrarıyla Kore Savaşı'nı anlatan bir resim yaptı ama bu gerçek değildi. Çünkü yaşadığı bir şey değildi. Oysa Guernica varlığı üzerinde hissettiği bir şeydi ve o yüzden bu kadar başarılıydı. Hissederek yapmıştı.
|
|
|
|
|
|
|
|
|