'2015'te 1 trilyon $ hayal değil'
Devlet Ali Bakanı Babacan, Türkiye'nin kayıtdışılığını azaltıp, yüzde 6-7 büyüme oranlarını tutturarak 10 yılda 1 trilyon dolarlık bir ekonomi olmasını "Hayal değil, ulaşılabilir bir hedef" olarak nitelendirdi.
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, "10 yılda 1 trilyon dolarlık GSMH Türkiye için hayal değil, çok gerçekçi ve ulaşılabilir bir hedef'' dedi. Babacan, 4. Sanayi Kongresi'nde yaptığı "AB'ye Üyelik Sürecinde Türkiye Ekonomisi'' konulu konuşmasında, Türkiye ekonomisindeki gelişmelere değindi.
SİSLİ GÜNLER GEÇTİ İş dünyasının zorlu, puslu, sisli, belirsiz ve birkaç gün ötesini göremediği bir dönemden geldiğini ifade eden Babacan, "Hiçbirimiz ne o günleri hatırlamak ne de o günlere geri dönmek istiyoruz. Artık geleceğe odaklanmak, işimize gücümüze kilitlenmek istiyoruz'' dedi. Babacan, Avrupa Komisyonu'nun son ilerleme raporunda ilk kez Türkiye'de işleyen bir piyasa ekonomisi olduğunun zikredildiğini hatırlatarak, "Türkiye'nin bugün taşı toprağı, her bir şirketi, fabrikası daha değerli. Türk insanı artık daha zengin'' dedi. Devlet Bakanı Babacan'ın en dikkat çeken sözleri, 'Türkiye'nin AB müzakerelerini bitirdiğinde GSMH'nın 1 trilyon dolar civarında olacağını, bunun da Avrupa'nın en büyük ekonomilerinden birini oluşturacağına' ilişkin değerlendirmesi oldu. Babacan, genç nüfusa sahip böyle bir Türkiye'nin Avrupa'ya çok şey katacağını vurgulayarak, 1 trilyon dolarlık hesabı şöyle açıkladı: "Diyeceksiniz ki bu 1 trilyon dolar nereden çıktı. Şu anda 350 milyar dolardayız. Buna nasıl varacak?'. Hesabı basit; ortalama yüzde 6-7 büyüme hızıyla bu zaten 10 yılda ikiye katlanacaktır. Ayrıca kayıtdışılık azalacaktır. Üstelik GSMH hesaplama metotları AB ile uyumlaştırılacak ve çok ciddi değişiklik olacak. Bütün bunları dikkate aldığımızda 10yılda 1 trilyon dolarlık GSMH, Türkiye için hayal değil, çok gerçekçi, ulaşılabilir hedef." Ekonominin geldiği noktada artık yerli-yabancı sermayeden değil, küresel ve uluslararası sermayeden bahsedildiğini vurgulayan Babacan, yasal yollardan kazanılıp, yasal yollardan hareket edildiği sürece sermaye arasında herhangi bir ayrım yapmadıklarını söyledi. Makroekonomik alanda kaydedilen gelişmelerin birçok konulara ve şirketlere yansımadığı yönündeki eleştirilere de işaret eden Babacan, şöyle devam etti: ''Bugün devlet kendi hesabına, kitabına, bütçesine dikkat ettiği zaman, bu, eninde sonunda özel sektörümüzün lehine olacak. Bütçede disiplin sağlandıktan sonra kamunun açıkları kontrol altına alınacak. Kamu açıkları nasıl kapatılır? Ya gider para basar ya da borçlanır. Artık para basmadığımıza göre devletin harcayacağı her kuruş borçlanmayla olacak. Devlet ne kadar çok borçlanırsa sanayicimize, esnafımıza, özel sektörümüze o kadar az kaynak ayıracak. Ancak tam tersi yapıldı ve 2.5 yılda devletin özel sektöre ayırdığı kaynak 3'e katlandı. Devlet dikkat etmeyip bütçeyi har vurup harman savursaydı, gidip bu parayı piyasadan borçlanacaktı ve özel sektöre daha az, daha pahalı kaynak ayıracaktı."
TÜRKİYE İÇİN İSTİYORUZ "Faiz düşüyor, bankalar kapı kapı dolaşıp sanayiciye, esnafa, işadamına kredi kullandırmaya çabalıyorsa bunun arkasındaki temel faktör, kamu borçlanma ihtiyacının azalmasıdır" diyen Babacan, AB'ye üyelik sürecinde Türkiye'yi yıldırmak ve bu süreçten koparmak için pek çok girişim olabileceğini belirterek, "Ama bu değişim sürecini Türkiye için istiyoruz'' dedi.
|