kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
  » Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Otomobil
    Detaylı Arama
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Ciddi değilim eğlenceliyim
Sahneye Çıkmaktan Korkmam
Sevim Hanım'la 32 yıl önce evlendik
TRT'ye albüm göndermem reddetme zevkini yaşatmam

'Sevim Hanım ile 32 yıldır evliyim'

Orhan Gencebay, "Sevim Emre ile evlendi mi" tartışmasına son noktayı işte bu açık sözlerle koydu....

Özel hayatını hep sakladı. O'nu farklı kılan pek çok özelliğinden biri de buydu. Ve evlilik tartışmalarıyla ilgili ilk kez bu kadar net konuştu Orhan Gencebay: "Sevim Hanım ile 31-32 yıl önce evlendik. Açıklama gereği görmedim. Herkesin kendine bir özeli vardır. Özgürlüğü vardır. Bugün yarın açıklarız diye uzun süre bir şey söylemedik. Ama biz yıllardır evliyiz..."

Ciddi değilim eğlenceliyim

Orhan Gencebay "Eğlenceliyim ama magazine konu olmayı sevmiyorum" diyor. "Hakkımda en kötü haberler rahmetli Çetin Emeç döneminde yazıldı. Haksız yere iftira attılar. Emeç sonra özür diledi".

Yazıklar olsun, yazıklar olsun Kaderin böylesine, yazıklar olsun Her şey karanlık, nerde insanlık Kula kulluk edene yazıklar olsun. Batsın bu dünya, bitsin bu rüya Ağlatıp da gülene, yazıklar olsun Dolmamış çileler, yaşanmamış dertler Hasret çeken gönül, benim mi olsun..
"Dolmuş müziği yapıyor" dediler. "Kalitesiz müzik bu, arabesk" diye aşağıladılar. Ama o yılmadı. "Siz kimsiniz" dedi. "Siz kimsiniz ki benim müziğimi beğenmiyorsunuz?" Eleştirilere kulaklarını tıkadı. Devam etti yoluna. Peki ne hissetti? "Sanatçı kırılgan olur, övülmezse yeniyi yaratamaz" derler. Ya o? Hiç üzülmedi mi? Orhan Gencebay'dan bahsediyorum. Yıllarca kendi deyimiyle entellerin düşmanlıklarına hedef olmuş, bugün İstanbul'un en kalbur üstü gece mekanlarında bile şarkıları çalınan Orhan Baba'dan bahsediyorum. "Bir ağırlık vardır üzerimde" diyor. "Küçüklüğümden beri öyleydi. 10 yaşında Orhan Baba oldum. Arkadaşlarım kavga ettiğinde kim haklı kim haksız diye bana gelirlerdi. İsim oradan kalma." Kolay mı Orhan Baba ile konuşmak. Levent'de büro olarak kullandığı müstakil bir evdeyim. Pencereden bahçeye bakıyorum, hava yağmurlu. Tam Orhan Gencebay şarkıları için uygun diye düşünüyorum. kendisi pek sevmese de depresif bir hali vardır o şarkıların. Eşlik ederken hepimizi isyana teşvik eder. Söyledikçe sesimizi yükseltir, bağırdıkça daha da çok keyif alırız.

SEMPATİK BİR ADAM
Etrafa bir göz atıyorum. Oturduğum büyük divanın arkası boydan boya ayna kaplı. İnsan kendisine bakmadan duramıyor bu kadar çok ayna olunca. Bir köşede sazlar, bir köşede Orhan Baba'nın eski fotoğrafları. Ağır bir ağabeyimiz midir gerçekten? "Çok ciddidir" dediler. Doğru mu acaba? En zoru size duvarlar ören kişinin iç dünyasını anlamaya çalışmaktır. Siz sordukça o daha çok içine kapanır. Konuşuyormuş gibi yapar ama aslında sadece söylemek istediklerini anlatır. Sevmem böyle röportajları. Sıkıcı, bir o kadar da yapay gelir. Sahi Orhan Gencebay da öyle midir? Birden kapı açıldı. Karşımda beklediğimden daha uzun boylu bir Orhan Gencebay. Kocaman bir gülümsemeyle "Beklettim mi?" diye sordu. "Ben erkenciyim" diyerek, elimi uzattım. Yetinmedi. Tutup sıkıca çekti, yanaklarımdan öptü. "Hoş geldiniz." Hadi bakalım. Bu mudur yani? Anlattıklarının tam tersine son derece sıcak, sempatik ve sıkı durun, eğlenceli bir adam. Öyle ağır ağabey falan değil. Tamam bazı konularda ciddi, ciddi olmasına ama... Neyse sözü uzatmayayım. Röportajı okuduğunuzda siz de anlayacak, hak vereceksiniz bana. Müthiş renkli, müthiş esprili olduğunu fark edeceksiniz.

BANA İFTİRA ATTILAR
* "Magazinden hoşlanmıyorum" diyorsunuz ama magazinin tam göbeğindesiniz. Nasıl bir çelişki bu?
-Aslında benim üzüntüm şudur. Magazin denince güncelliği yansıtan ama gerçeklerle fazla bağlantısı olmayan daha ziyade görselliğe dayalı bir kavram görüyoruz. Asparagaslar yapılıyor. Sanatı bu magazinin içine sokuyorlar, buna canım sıkılıyor. Sanat magazin değildir.

* Magazin hayatın içinde değil mi?
-Doğru. Aslında magazini hafife almamak lazım ama bizim gördüklerimiz magazin değil ki.. Bir çok uydurmadan ibaret.

* Hayatınızda en canınızı yakan magazin haberi neydi?
-70'li yıllarda hakkımda yazılanlar canımı sıkmıştı (Susuyor).

* Çok mu çektiniz?
-Çektik demeyelim. Bunların olabileceğini keşfediyorduk, kestirebiliyorduk başımıza gelecekleri (Gülüyor). Hoşgörümüz vardı yani...

* Sizi en çok kızdıran magazin gazetecisi kimdi peki?
-Magazin gazetecisi değildi. Çetin Emeç'ti. Hakkımda hep yanlış şeyler onun döneminde yazıldı. Allah rahmet eylesin. Rahat anlatıyorum çünkü sonradan yaptıklarından dolayı özür diledi. Çetin Emeç değerli bir gazeteciydi ama onun döneminde çok sıkıntı yaşadım, üzüldüm. Haksız yere iftira attılar.

* Ne yazıldı?
-İşin aslı başkaydı. Çok sevdiğim bir ağabeyim Hulki İlgün, Hürriyet adına sahneye çıkmamı teklif etmişti. Ben o zamanlar sahneye çıkmak istemiyordum. Zamanı değil diye düşünüyordum. Bu teklifi reddettiğim zaman hakkımda yalan yanlış şeyler yazılacağını biliyordum aslında. Nitekim aleyhime haberler çıkmaya başladı. Tamamen asparagas yazılardı. Benim yaptığım çalışmaların alıntı olduğunu yazdılar.

MODERN BİR İNSANIM
* Siz ne yaptınız?
-Önce mahkemeye vereyim diye düşündüm sonra vazgeçtim. Zaten sonra Hulki Ağabey "Ben seni tanıdım, yanlış anlamışım" dedi. Ortalık düzeldi. Sonra ben Kelebek için ilk fotoromanımı yaptım. Yani sonra bütün yöneticilerle barıştık. Ama o dönemi hiç unutamam.

* Sonra da hakkınızda çok şey yazılıp çizildi. Örneğin "Dolmuş müziği" yapıyor dediler.
-Sadece o mu? Muhtelif şeyler söylediler. Hâlâ söyleyenler var ama ben kafayı takmıyorum bunlara. (Gülüyor) Albümler satıyor kaç milyon. Herkes mi dolmuşçu yani?

* Sizde bir "Ağır ağabey" havası var. Tanıdıktan sonra değişiyor bu ama dışardan öyle gözüküyor. Öyle bir hava ki... Örneğin geçenlerde sizin mayolu bir fotoğrafınızın üstünde şöyle bir başlık vardı: "Üstsüz yakalandı."
-Halbuki o kadar kaçıyoruz yine üstsüz çekiyorlar. (Gülüyor) Şaka bir yana bana ağır ağabey yakıştırmasını 10 yaşımda yaptılar. O yaşta Orhan Baba oldum. herhalde olaylara çözümle yaklaşışım beni ciddi biri yaptı çıkardı. Ben ciddi biri değilim ki. Öyle miyim?

* Çok ciddisiniz diyemem ama yeni tanıştık tabii, ne bileyim?
-Ciddi değilim aksine eğlenceliyim ama magazinin içinde olmayı sevmiyorum. Mayoyla görüntülenmeyi de sevmiyorum. Magazinden kaçmıyorum ama özel özel kalsın istiyorum. Ben modern bir insanım tabii ki mayoyla denize giriyorum. Niye önemli bir haber benim mayoyla denize girmem, onu da anlamıyorum. Sizce önemli bir haber mi bu?

1 2 3 4 5
 
DİĞER GÜNDEM HABERLERİ
 Petekler'e sahip çıkın
 Ölenler anıldı, terör lanetlendi
 Hayatın iki yakasına sımsıkı sarıldım
ÖMER LÜTFİ METE
Olmayana ergi siyaseti
Demirel düşüşlerinden birini...
UMUR TALU
Bunlar da oluyormuş!
Bir ahbaplık ve nispeten bir güven...
ERGUN BABAHAN
Şemdinli'den Saracoğlu'na
Bir çete reisiyle ilişki...
ERDAL ŞAFAK
Ya atı alan Fırat'ı geçerse?
Şu birkaç hafta içinde...
MEHMET ALTAN
Kemalist modernleşmeden demokratikleşme-ye
Türkiye; AB...
Bir tek komünistler onu protesto etmedi
Her gittiği ülkede onu Irak savaşı ve küreselleşme karşıtları ağır...
İngiliz polis: İdam cezası geri getirilsin
İngiltere'de bir silahlı soygunda bir kadın polisin öldürülmesi, idam...
Çayeli'nden derbiye
Çayeli'nden derbiye
Rize'de Cihan, Necati ve Hasan Kabze'nin demlediği 3 şekerli çayını...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu