|
 |
 |
 |
  |
|
Erdoğan'a "görüşme" eleştirisi
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''Ben 30 yıl önce yaptığım iddia edilen görüşmeyi yapmadığımı biliyorum da sen 1 yıl önce yaptığın söylenen görüşmeyi niye (yapmadım) diye kapatıyorsun?'' diye sordu.
Baykal, Atatürk Spor Salonu'ndaki CHP 31. Olağan Kurultayı'nda yaptığı konuşmada, ekonomiyle ilgili değerlendirmelerde bulunurken, tarımda üreticilerin halinden memnun olmadığını söyledi.
Tarım politikalarını eleştiren Baykal, ''Dünyanın tütün tröstleri AKP iktidarının arkasında Türkiye'nin tütün üreticisiyle, sanayicisiyle oynuyor''
dedi. Baykal, ''Asgari ücretin AKP iktidarındaazami ücret haline geldiğini'' savunarak, artan işsizlik nedeniyle insanların 200-250 milyon liraya çalışmaya razı hale getirildiğini savundu.
Devletin hesabına göre 980 bin kişinin akşam yatağa aç girdiğini ileri süren Baykal, 20 milyon insanın yoksulluk sınırı içinde olduğunubelirterek, ''Bu, verilen sözlerin tutulduğunu mu gösteriyor?'' diye sordu.
Türkiye'nin işsiz ve yoksul ürettiğini, devlet borçlarında 100 milyar dolar artış olduğunu kaydeden Baykal, Türkiye'nin büyük dış ticaret açığı verdiğini, ekonominin ''döviz kanaması yaşadığını'' ileri sürdü.
AK Parti iktidarında Türkiye'nin cari açığının 1.5 milyar dolardan23 milyar dolara çıktığını anlatan Baykal, ithalatta müthiş bir patlama yaşandığını söyledi. Baykal, şöyle devam etti:
''Bir sıkıntı yok. Bu nasıl oluyor? Bu, sıcak parayla oluyor. Türkekonomisine sıcak para giriyor. Sıcak para yüksek reel faizi almak için geliyor. Dünyanın hiçbir ülkesinde alamayacağı faizi alıyor. Nasıl alıyor. Türk parasını gerekenin üzerinde, değerli tutulması sonucunda.
Bunun sonucu dışardan döviz getiren Türk lirası alıyor. Bir yıl sonra yüksek faizini de cebine koyuyor. Dışarı çıkarken Türk lirasını da dövize çeviriyor. Bu, Türk ekonomisinin dışarıya bağımlı olması demektir. Bir gün bunun acısı çıkabilir demektir. Hepimizin yüreği ağzında. Türk ekonomisi kendi ayakları üzerinde durma konusunda gerekli duruma gelmemiştir.''
Baykal, Cumhuriyetin alın teriyle gerçekleştirdiği kuruluşların faiz olarak ödemek üzere elden çıkarıldığını savundu. Baykal, ''Bunlarla yeni yatırım yapsana. Ama yatırım yapılmıyor. Bu böyle gitmez'' dedi.
DOKUNULMAZLIKLAR
İktidarın yolsuzluklar konusunda büyük sözler verdiğini ifade edenBaykal, ''Milletin gözünün içine baka baka söz verildi. Peki dokunulmazlıklar kalktı mı?'' diye sordu.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in ''dokunulmazlıklar kaldırılmalıdır'' sözlerine, bir AK Partili'nin ''yemezler sayın Cumhurbaşkanı'' şeklinde karşılık verdiğini anımsatan Baykal, ''Seçimden önce (dokunulmazlıkları kaldıracağız) diyerek neyi yedirdin? O yedirdikleri burunlarından fitil fitil getirilecektir'' dedi.
''Üç büyük yolsuzluk olayına dikkati çekiyoruz. Üçü de iktidarın katkısıyla, düzenlemesiyle gerçekleşti'' diyen Baykal, Kuşadası Limanı, TÜPRAŞ ve Galataport olaylarında kahramanların aynı olduğunu ifade etti.
Kuşadası olayında Danıştay'ın yönetmeliği iptal ettiğini, ancak Ofer ile işbirliği içinde olan Türk temsilcinin ''yönetmeği aykırıysa kanun çıkarırız'' dediğini ve bu konuda kanun çıktığını savunan Baykal, ''Ben bundan milletvekili olarak utanıyorum, ama bunlar utanmıyor. Ülkenin meseli işte bu'' diye konuştu.
Tüpraş yüzde 14.74'ünün satılmasıyla alan kişiye 750 milyon dolar kazanç sağlandığını ileri süren Baykal, şunları kaydetti: ''Bu kahramanlar bir süre sonra Galataport olayında karşımıza çıktılar. Bununla ilgili de ciddi bir bilgilendirme yapılmış değil.
Bunlar nasıl oluyor. Bu işler olurken, Başbakan ve Maliye Bakanı gizlibuluşmalar yapıyor mu yapmıyor mu? Başbakan'a soruldu; (sen Ofer'le görüştün mü?) diye. (Görüşmedim) dedi. Dediğinde saat 12.00 idi. Yatsı vaktinde bir televizyona çıktı (Evet görüştüm. Bir kere görüştüm. Ankara'da görüşmedim) dedi. 4 defa, Ankara'da da görüştü. Bir başbakan görüşmesini niye saklamak gereği hisseder. Niye söyleyemiyorsun. Bir yıl önceki görüşmeni unuttun mu? Ben 30 yıl önce yaptığım iddia edilen görüşmeyi yapmadığımı biliyorum da sen 1 yıl önce yaptığın söylenen görüşmeyi niye (yapmadım) diye kapatıyorsun?''
'SERMAYE IRKÇILIĞI'
Kendisinin 30 yıl önce bir ses sanatçısı ile görüştüğüne dair haberlerin yer aldığını, olayın magazin konusu olarak ele alındığını kaydeden Baykal, ''Ben hiç bir ses sanatçısıyla bir müvekkil-avukat ilişkisi içinde bulunmadım, biraraya gelmedim. Ama bütün manşetler bununla ilgili. Terör, işsizlik, vatandaş kan ağlıyor. Bunlar yansımıyor. Bir yalan fırtınası estiriliyor ve CHP'ye karşı suçlamalaryapılıyor'' diye konuştu.
Sakal-ı Şerif olayının da hala çözülmediğini belirten Baykal, Başbakan'ın ''sermaye ırkçılığı yapmayın'' dediğini anımsattı. ''Irkçılık lafını ağzına aldıktan sonra Başbakan ağzını yıkasın, dişlerini fırçalasın. Irkçılık lafını bu kadar kullanmasın. Hele hele CHP'ye yönelik olarak hiç kullanmasın'' diyen Baykal, şunları ifade etti:
''Ne demek ırkçılık? Bizim gözümüzde bütün insanlar birdir. Herkesaynı derecede eşittir ve saygıdeğerdir. Ama bu, aralarında yolsuzluk yapan ortaya çıkınca, onun bağlı olduğu ırka saldırmak olarak algılanmamalıdır. O yolsuzluğa kim yaparsa ona karşı çıkarız. Arap yaparsa ona, Yahudi yaparsa ona, ABD'li yaparsa ona karşı çıkarız. Senyaparsan sana da karşı çıkarız. Yolsuzluğu kapatmak için ırkçılığın arkasına saklanmak... (acaba susturabilir miyim...) Susturamazsın. Bunlar önce işi bağlıyorlar sonra ihale yapıyorlar. Konuşuyor, anlaşıyor ondan sonra mevzuata uydurmak için gerekli düzenleme yapılıyor, minare kılıfa giydirilmeye çalışılıyor. Bakın Yüce Divan'dabir dava yürüyor. Orada bir Başbakan hesap veriyor. Bu manzarayı görmekten büyük bir acı duyuyorum. Türkiye Cumhuriyeti'nin başbakanının yolsuzlukla suçlanıyor olmasından büyük bir üzüntü duyuyorum. Bunları oraya siz sevk ettiniz. Birlikte sevk ettik. Peki siz onların yaptığını kat kat fazlasını yapmıyor musunuz? Geçenlerde bir işadamı bana (Bunların yanında Mesut Yılmaz evliya) dedi.
|
|
|
|
|
 |
|
 |
|