| |
|
|
Bu maçı verecez başka yolu yok!
Bir gecede iki darbe ağır geldi arkadaş. Önce milli takım yenildi sonra Sinan Şamil Sam Rus'a devrildi. Oysa ne kadar da umut dolu oturmuştuk ekran başına. İmparator Fatih Terim öyle bir takımla sahaya çıkacak ki; Avrupalı şaşakalacak, hürmet edecek oyunumuza. Hatta İsviçre Ligi'nde oynayan en kıyak takımın başkanı çıkıp şöyle konuşacak: "Lütfen yabancı oyuncu sınırlamasını geri getirmeye kalkmayın, seneye takımın tümünü Türk futbolculardan oluşturup, Asya'ya açılmak istiyoruz."
Ne presler yedik Lakin heyhaaat. Ne Fatih Hoca ne de delikanlılarımız tutturamadı ayarı. Sahada başı bozuk düzenin yanı sıra maçı anlatan İlker kardeşim ve yorumcu dostlar da kakafonik değerlendirmelerle sinirlerimizi küllüm etti. İlk anlarda pır pır eden ekibimiz dakikalar ilerledikçe pres yemeye, açık gedik vermeye başladı gördünüz. Ardından Fatih Hoca devreye girdi ve uzaktan kaş göz işaretleriyle çeşitli değişiklikler yaptı oyun düzeninde. 4-4-2 olaraktan başladığımız sistem az sonra 5-3-2 daha da sonra 6-2-2, ikinci yarı 7-2-1 ve nihayet 9-1-0'a döndü ama nafile.
Zor takım değildi Gerçek olan bir şey daha var. Bu İsviçre aman aman bir takım değil. Zaten yakın geçmişte birkaç muz cumhuriyeti ülkesi birkaç tane de takım ada takımını yenmişler. Öyle hörü hörü bir zafer kazandıkları görülmemiş. Ama bizimkiler baştan kavilli. Sanki maç başlarken santra yuvarlağında toplanmış, kendileri de değirmi şekline geçip, kafa kafaya verip haykırmışlar: "Bu maçı verecez başka yolu yok" Ve sözlerini tutmak için üstün bir gayret sarf etmeleri farz olmuş.
Akıl sır ermez Hakeme gelince, 24 maçta 124 sarı kartı olan bu kardeşimiz nedense bu maçta pek bir cool pek bir hoş görülü takıldı. Sarıyı ille de göstermesi gerektiği anlarda bize doğru uzattı kartlarını. Maç sonunda, soyunma odasına giden koridorda tepemize binmeleri, terbiyesizlik etmeleri herkesi şaşırtsa da beni pek sarsmadı. Adamlar çok sinirlendiler sanırım. Çünkü çok methedilen Türk milli takımına karşı iki haftadır kamp yapıp, eve gitmeden, çor çocuktan, hanımdan ana babadan uzak geçirdiler bugünleri. Sonunda karşılarına böylesi zorttan bir ekip çıkınca sigortaları attı ve boşuna çalışılan günlerin acısını çıkarmaya kalktılar. Elin gavurunun aklına akıl sır ermiyor, görüyorsunuz.
|