Arınç: AİHM'in kararı bağlayıcı değil
TBMM Başkanı Bülent Arınç, ''Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Leyla Şahin hakkındaki kararının hukuki anlamda Türkiye için bağlayıcı olmadığını, yasaklılığı savunmadığını, bu yasakların kaldırılması halinde de kendisinin herhangi bir kısıtlayıcı madde getirmeyeceğini düşündüğünü'' kaydetti.
Arınç, TBMM Sabit Osman Avcı Eğitim Tesisi'nde basınla düzenlediği sohbet toplantısında, AİHM'nin Leyla Şahin hakkında verdiği türban kararını değerlendirdi.
Hukukun, hakların korunması anlamına geldiğini, zamanla içtihat değişikliği
ve şartlara uygun başka kararlar verebileceğini belirten Arınç, şöyle konuştu:
''Dolayısıyla AİHM'in bu kararının hukuki anlamda Türkiye için bağlayıcı olmadığını, yasaklılığı savunmadığını, bu yasakların kaldırılması halinde de kendisinin herhangi bir kısıtlayıcı madde getirmeyeceğini düşünüyorum. Bu karar sebebiyle Avrupa ya da ABD'de de yüksek öğretimde, yani üniversitelerinde başörtüsünün yasaklanmayacağını düşünüyorum. Laiklik tartışmaları eskiden beri devam eder, zaman içerisinde laiklik de gelişir. Ama bugün bütün dünyada görebildiğimiz kadarıyla, din ve vicdan özgürlüğünün genel anlamda kabul edilmesi halinde, Türkiye'de bu sebeple laikliğin ihlal edildiğini söylemek de mümkün değildir.''
TBMM Başkanı Bülent Arınç, ''Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) kararlarına karşı bir şey söylerken 'mahkeme kararı yüzde yüz doğrudur, buna katılıyoruz' deme konusunda biraz ihtiyatlı olmak mecburiyetinde olunduğunu'' ifade ederek, ''AİHM'in bir çok konuda verdiği kararı eleştirirken, sadece bu konuda verdiği kararı alkışlamanın bir çifte standart olacağını söyleyenler, doğrusu çok da haksız sayılmazlar'' dedi.
Türkiye'nin, ''adı üstünde bir mahkeme olan AİHM'in, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin uygulanıp uygulanmadığına yönelik başvuruları incelediğini'' anımsattı. Türkiye'nin bu mahkemeyi kabul ettikten sonra, Türk vatandaşlarının bireysel olarak buraya dava açabildiklerini belirten Arınç, 1990'lı yıllardan itibaren bir çok vatandaşın AİHM'e başvurduğunu, bu davaların çoğunun Türkiye Cumhuriyeti aleyhinde sonuçlandığını ve Türkiye'nin 1 milyar dolara yakın tazminat ödeme noktasına geldiğini bildirdi. Son dönemlerde Türkiye aleyhinde açılan davaların giderek azaldığını dile getiren Arınç, önceden AİHM'e insan hakları ihlali yönünden davalar açılırken bugün kadastro, kamulaştırma ya da medeni haklara ilişkin davalar açıldığını söyledi. Bunu sevindirici bir gelişme olarak değerlendiren Arınç, 1996'dan beri Avrupa Konseyi'nin denetimi altında bulunan Türkiye'nin bu denetimden çıkarıldığını ifade etti.
''ÇİFTE STANDART OLACAĞINI SÖYLEYENLER''
TBMM Başkanı Arınç, şöyle konuştu: ''AİHM bir mahkemedir ve verdiği karar da bir yargı kararıdır. Bunun üzerinde söz söylerken, hukuki, objektif ve adil olmak mecburiyetindeyiz. Duygularımızı işin içine sokarsak bir tartışmayı devam ettirmiş oluruz. Türkiye'de maalesef pek çok konu tartışma yerine kavgaya dönüştüğü için; tartışma, fikirlerini rahatlıkla ortaya koyma yerine, birbirlerinin düşüncelerine karşı hasmane mücadele edildiği için, çoğu zaman da ne olduğunun farkına varmıyoruz. Bu mahkeme kararlarına karşı bir şey söylerken, 'mahkeme kararı yüzde yüz doğrudur, buna katılıyoruz' deme konusunda biraz ihtiyatlı olmak mecburiyetindeyiz. Çünkü bu mahkemenin bugüne kadar ki pek çok kararına karşı çıktık. Bu kararları hukuki olmaktan çok, siyasi olmakta nitelendirdik. AİHM'in bir çok konuda verdiği kararı eleştirirken, sadece bu konuda verdiği kararı alkışlamanın bir çifte standart olacağını söyleyenler, doğrusu çok da haksız sayılmazlar.'' Arınç, AİHM'in, terör örgütünün elebaşı Abdullah Öcalan hakkında verdiği karara karşı herkesin, ''böyle bir karar olamaz, bu karar yanlıdır, bu karar tarafsız, adil değildir'' diye konuştuğunu ifade ederek, şimdi aynı çevrelerin Leyla Şahin davasında tam tersini söylemelerinin elbette dikkat çekici olduğunu kaydetti. Arınç, ''Ya o karar da doğruydu, buna da evet demek zorundasınız, ya da o karar yanlıştı eleştiriyorsanız, bu kararı da eleştirenlere haksızlık yapmamanız lazım. Dolayısıyla kararlar yeri geldiğinde uygulanır ama çoğu zaman da tartışılır'' diye konuştu.
''ŞARTLARI İÇİNDE DEĞERLENDİRMEK GEREKİR''
Leyla Şahin davasındaki kararın ne kadar, adil, tarafsız, açık, adaletli, bağımsız olduğunu, olayın şartları içinde değerlendirmek gerektiğine işaret eden Arınç, davanın açıldığı 7 yılda, Türkiye'de 3 hükümet değiştiğini ve hepsinin de mahkemeye ayrı ayrı savunma dilekçeleri verdiğini söyledi. Arınç, Leyla Şahin'in, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde ''haksız muamele gördüğü'' gerekçesiyle İstanbul Üniversitesi, YÖK, dolayısıyla devlet aleyhine açtığı davayı kaybettiğini bildirdi.
ACZMENDİLERiN DAVASI
TBMM Başkanı Arınç, Türkiye'nin gündemini uzun süre meşgul eden Aczmendilerin açtığı davada AİHM'in, ''Dini özgürlüklerinin kısıtlanamayacağı'' gerekçesiyle 2 defa Türkiye aleyhinde karar verdiğini söyledi. Hindistan'da yaşayan Sihlerin erkeklerinin başlarında sarık denilebilecek bir şey taşıdıklarını ve bunu hiç bir zaman çıkarmadıklarını dile getiren Arınç, İngiltere'de motosiklet kullananlara kask takma mecburiyeti getirilince, bu ülkede yaşayan sihlerin ''biz başımızdakini çıkaramayız ve kask takmayız'' dediklerini söyledi. Arınç, mahkemenin de Sihlerin talepleri doğrultusunda karar aldığını anlattı. Arınç, AİHM'in dini özgürlükleri genişleten bir çok kararları olduğunu belirtti.
Arınç, Leyla Şahin'in başörtülü olarak Uludağ Tıp Fakültesi'nde öğrenim gördüğü dönemlerde, devletin hiçbir belgesinde, başörtülü okunmayacağına yönelik bir karar olmadığını dile getirdi. Arınç, Şahin'in İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne yatay geçiş yaptığı 1998 yılına kadar 5 yıl boyunca Bursa Uludağ Üniversitesi'nde başörtülü olarak okuduğunu söyledi. İstanbul Üniversitesi'nin Şahin'e başörtüsü ile okuyamayacağını bildirmesi üzerine AİHM'e dava açtığını hatırlatan Arınç, Şahin'in daha sonra başörtüsü ile Viyana'da tıp öğrenimini tamamlayıp mezun olduğunu kaydetti.
Bülent Arınç, Avrupa'da başörtüsü ile okuyan binlerce kız öğrenci bulunduğunu kaydederek, AİHM'in, ''verdikleri kararın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı olmadığını'' söylediğini belirtti. ''Bu yasak o kadar büyütülmektedir ki baştan beri başörtüsü yasağını isteyen bazı çevreler, bu kararın Avrupa'yı bağlayıcı bir karar olduğunu söylemektedirler'' diyen Arınç, mahkemenin Türk Yargıcı Rıza Türmen'in, ''Karar Türkiye'nin başörtüsü yasağını kaldırmasına engel değildir. Sadece bir kişinin durumu ile ilgilidir'' dediğini anlattı.
KILIK KIYAFET İLE İLGİLİ YASAKLAMALAR
Türkiye'de kılık kıyafet ile ilgili ''2 tane yasaklama'' düzenleme olduğunu ifade eden Arınç, bunlardan şapka ihtisası hakkındaki kanun, diğerinin de dini liderlerin, dini kisvelerini dışarıda giyemeyeceklerine ilişkin karar olduğunu anlattı. Arınç, şöyle devam etti: ''Buradan söylüyor ve iddia ediyorum. Hukukçulardan rica ediyorum; Bu konunun cevabı eğer bir soru ise 'evet doğrudur, hayır yanlıştır...' ikisinden biri. Doğruysa sözümün arkasına dikkat etsinler, yanlışsa biri bana desin ki hayır 3. bir kanun daha var ki o kılık kıyafeti tanzim ediyor, yasaklıyor veya serbest bırakıyor. Böyle bir hukuk normunu Anayasa içinde ya da kanun olarak bulmak mümkün değildir. Anayasa Mahkemesi, kendisine yapılan başvurular sonucunda, Anayasa'nın 2, 3, ve 4. maddelerine atıf yaparak, 'çağdaş giysinin böyle olamayacağı konusunda' bir hüküm getirmiştir. Anayasa Mahkemesi, Anayasa'da ve yasalarda açıkça ortaya konulmamış bir hüküm konusunda, yorum yapmak suretiyle bir karar vermiştir. Oysa Anayasa ve hukuk normları, mahkemeler tarafından uygulanacak normlardır.'' AİHM'in, Anayasa Mahkemesi'nin bu kararlarını dikkate alarak Leyla Şahin hakkındaki kararı verdiğini dile getiren Arınç, ''Bu kararı yanlış bulduğumu ifade ediyorum. AİHM büyük bir yanlış yapmıştır'' dedi.
''BÜTÜN İDDİALARIMDAN VAZGEÇERİM''
Arınç, AB üyesi ülkeler ile ABD'nin hiç bir üniversitesinde başörtüsü ile eğitimin yasak olmadığını vurgulayarak, bir çok Türk vatandaşının Avrupa'da ve ABD'de başörtüsü ile okuduğunu ve ''kimsenin onları kınamadığını, yanlış yapıyorsun demediğini'' kaydetti. ''(Bu karar doğrudur ve bütün Avrupa'yı bağlar) diyenlere soruyorum: Bu kararın arkasından Avrupa'da hangi üniversite başörtüsü yasağı getirecektir'' diyen Arınç, bu konuda örnek gösterilmesi durumunda bütün iddialarından vazgeçeceğini söyledi. Arınç, ''Çünkü laiklik denen kurum, menşei Avrupa olmakla birlikte, Avrupa ülkelerinde de zaman zaman farklı telakki edilmekte, yorumlanmaktadır'' dedi. TBMM Başkanı Arınç, Avrupa'da başta Fransa olmak üzere, bazı ülkelerde sadece ilköğretim ve liselerde başörtüsü yasağı getirildiğini ve kamu görevlileri için dini sembollerin taşınmasının yasaklandığını bildirdi. Bunun Türkiye'de de uygulandığını ve kamu görevlileri için bir kılık kıyafet yönetmeliği olduğunu kaydeden Arınç, ''Kamu görevlileri açısından bu sembollerin takılmaması bir gereklilik olabilir. Ama bugün Leyla Şahin davası nedeniyle tartıştığımız konu farklıdır'' dedi.
(AA)
|