|
Yine yetiştirme yurtları!
|
|
Kimsesiz çocuklar ya da aileleri tarafından bakılmayan çocuklar için açılan yerlere "yetiştirme yurtları" diyoruz.
Yine yetiştirme yurtları!
Kimsesiz çocuklar ya da aileleri tarafından bakılmayan çocuklar için açılan yerlere "yetiştirme yurtları" diyoruz. Yani bu çocukların barınacakları, bakılacakları ve eğitilecekleri yerler. Yani bu çocukların sağlıklı birer aileleri olsaydı, onların yapacaklarının aynısını yapan birer yuva. Ama izlenimler gösteriyor ki bazı aileler gibi onlar da sağlıklı işlemiyor. Uzmanlar yıllardır bu sistemin yanlış olduğunu söyleyip duruyor. Yetiştirme yurtlarında, koğuşlarda, eğitimsiz bakıcılarla sağlıklı çocuklar yetiştirmenin olanaklı olmadığını bütün dünya biliyor zaten. Yurtlarımızdaki çocuklarımızın neredeyse yüzde 70'inin anne babaları var. Ekonomik nedenlerle bırakıyorlar çocuklarını, daha iyi bakılsınlar diye. Demek ki ailelerimiz çocuklarına bakamayacak durumdalar ve çocuklarının orada daha iyi olacağını düşünüyorlar. Olaylar çıktığı zaman gündeme gelen, eleştirilen sonra unutulan bu çocuklar için doğrusu nedir?
ÜZÜNTÜLER GERÇEK Mİ? Her olaydan sonra basın ve halk yoğun tepki verip, üzüntüsünü dile getiriyor. Ancak yurt semtlerinde, yetiştirme yurdu çocuklarının kendi çocuklarıyla okula gitmesini istemeyen Türk halkının bu çocuklara üzüldüğüne inanmak bazen zor oluyor. Eğer biz bu çocukların ailelerine olanak tanırsak, kimsesiz ya da ailesiyle olması sakıncalı çocuk sayısı yüzde 30'lara düşüyor. Bizler, toplum ve devlet olarak bu kadar çocuğa sahip çıkamıyorsak sorunu kendimizde aramalıyız.
NE YAPILIYOR? Mevcut sistemimiz var. Büyük binalar, içlerinde koğuşlar ve yüzlerce çocukla bir - iki bakıcı. Üstelik bu konuda eğitimsiz ve küçücük maaşlarla çalışan insanlar. Siz evinizde iki-üç çocuğunuza bakmakta zorlanırken, en az 30 çocuğa bakması, üstelik iyi bakması beklenen bakıcılar. Bu sistemin doğru olmadığı kesin. Ama doğru olmayan bir sistemi, üstelik bu konuda yeterli donanımı olmayan insanlarla sürdürmeye çalışmak büyük bir yanlıştır. Bire bir sevgi alamayan, yurtdışında da kabul görmeyen, yurt çocuğu olduklarını gizlemek zorunda bırakılan, istenmediklerini küçücükken öğrenen yürekler. Buna rağmen çoğu başarılı öğrenciler, biliyor muydunuz? Anne babalarının milyarlar akıttıkları ama okutamadıkları çocukların çoğundan başarılı. Ama kendilerini gizliyorlar. Çünkü biz toplum olarak onlara yurt çocuğu olmanın utanılanacak bir şey olduğunu öğrettik, onlar iyi birer öğrenciydiler ve öğrendiler, saklıyorlar. Kalanların bir kısmı çalışıyor, bir kısmı evlendi ve bir kısmı uygun olmayan yollara saptılar. Hapse düştüler, uyuşturucu kullanıyorlar tıpkı ailelerinin el bebek, gül bebek büyüttüğü bazı çocuklar gibi, sizlerin çocukları gibi. Çocuk köyleri, ev sistemi: Aile sistemine benzer oluşturulmuş, erişkin gözetiminde, birkaç çocuktan oluşmuş modeldir. Tüm dünyanın en uygun bulduğu onayladığı sistemdir. Bir çocuk için en uygun ortam, ebeveyn ve kardeşlerden oluşan bir yaşamdır. Bunu doğal olarak kaybetmiş çocuklara, gerçeğine en yakın olarak hazırlanacak evler sistemin temelini oluşturur. Bizde iki örneği ise büyük zahmetler ve karşı koymalarla kurulmuştur. Arkası gelememiştir. Oysa, koğuş sisteminde yetişen çocuklara göre çok daha sağlıklı çocuklar yetişmekte, maliyeti daha ucuza gelmektedir. Evlatlık: Bu çocukların evlatlık verilmesi uygun çözümlerden biridir. 0-1 yaş arası çocuk isteyenler gerçekten çok. Bu yaş grubu çocuk sayısı ise sınırlı. Daha büyük çocukları almak isteyense yok gibi. Bazı geleneklerimiz engel oluyor. Tüp bebeğe umutsuzca paralar yatırılıyor ama başkasının çocuğu büyütmek istenmiyor. Koşullara gelince, biri gelse ve sizin çocuğunuzu ömür boyu değil, birkaç saat için alıp gitmek istese, tanımadan, araştırmadan verir misiniz? Peki siz vermezsiniz de devlet kendine emenet çocuğu nasıl versin? Tacizin, suçun bu kadar fazla olduğu bir dönemde bu çocuklar kullanılırsa hesabını kim verecek? Koruyucu aile: Çocuğu alırsınız, nüfusa geçmez, mirasınıza girmez ama yürek paylaşırsınız. Bakarsınız, seversiniz, sevilirsiniz. Kampanyalar yapıldı, anlatıldı hala koruyucu aile sayısı çok çok az. Yani herkes çözüm istiyor ama kimse bir şey yapmak istemiyor. En ufak bir olayda protesto eden, ağlayan, çocuklar için her şeyi yapacaklarını söyleyenler, koruyucu aile olmaya gelince yok oluyorlar. Oysa bakılacak, yuva verilecek çocuğun o eve getireceği sevginin yanı sıra devlette koruyucu aileye sorumluluğu kendinin olan çocuğuna bakım vermesi için maddi destek vermektedir. Evet, durum böyle. Yapılması gerekenler belli ama yapılanlar belli değil. Kimsesiz çocukların bizim olduğu unuttukça, onlar bilerek toplum dışına itildikçe, her siyasi iktidarla eğitimli kadrolar dağıtılıp, yerlerine konuya, daha önemlisi çocuklara uzak kişiler getirildikçe, her gündem yaratılmak istendiğinde onlardan yararlandıkça, her defasında söylenip, şikayet edip ama hiçbir şey yapmadıkça sayıların artması dışında değişen bir şey olmayacak. Onlar da çocuk, tıpkı aileleriyle yaşayanlar gibi. Onlar da büyüyorlar, başarılı, başarısız oluyorlar, hata yapıp, suç işliyorlar aynen 'iyi aile çocukları' gibi, bizlerin çocukları gibi... Tek günahları 'kimsenin' çocuğu olamamak...
|