kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
  » Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Evin yeni CEO'su
Evin yeni CEO'su

Daha zor büyüyen bir canlı türü yok biliyorsunuz. Taylar örneğin, çabucak ayağa kalkıyorlar. Ama bebek diye adlandırılan canlı daha ilk günden ebeveynlerini bezdirmek üzere programlanmış, üstelik tay gibi ayaklanmayı da çok sonralara saklayan bir canlı türü. Nedense bebeklerin en başta gaz sorunları oluyor; sırtınıza attığınız gibi evi yüzlerce kez turlamanız, o da olmadı susmayan bu küçük insanı bir arabaya atıp şehri baştan sona; hem de büyük olasılıkla herkes kendi yataklarında mışıl mışıl uyurken turlamanız gerekiyor. Daha sonraları püre haline getirdiğiniz ve kendinizin asla yemeyeceği şeyleri ona zorla yedirmeye çalışmanız, emeklerken evi bir yoğun bakım ünitesi kadar temiz hale getirmek için çabalamanız, prizlerinizi uzun bir süre kullanılmamak üzere bantlamanız, yürümeye başladığında da ellerinizi bir sünger vazifesi görecek şekilde tutarak sürekli masa ve sehpaları kollar durumda ve tetikte beklemeniz gerekiyor. Bu sırada; kafa yorduğunuz en derin konu hangi bez markasının daha iyi olduğu, çocuğunuzun baş çevresinin yeteri kadar büyüyüp büyümediği, kaşık mamalarından pütürüklü yiyeceklere tam olarak ne zaman geçmeniz gerektiği.

FOTOĞRAFINIZ KALMIYOR
Velhasıl hayat zor. Aşılarla, doktor kontrolleriyle, ne zaman konuşacak diye dertlenip komşu çocuklarıyla kıyaslamalarla, elveda dediğiniz sosyal hayatınızla birlikte bir de bakmışsınız yaşamınız sadece çocuğunuzdan ibaret! Sıradan bir günde; çocuğunuzun birbirine benzer binlerce pozunu çektiğinizi ama artık sizi gösteren tek bir fotoğrafınız kalmadığını birden fark ediveriyorsunuz; bir başka gün en yakın arkadaşınızı bir senedir görmediğiniz aklınıza geliyor, saçlarınızı boyatamadan geçen günler ve okuyamadığınız kitaplar, çıkamadığınız tek kişilik alışverişler, içemediğiniz aromalı kahvelerle dolu kafeler de cabası. En sevdiğiniz aktör siz çocuk büyütürken yaşlanmış ve son birkaç yıldır izlediğiniz tek film "Mavi Evdeki Ayı", hem de günde üç kez. Elbette uzmanların önerilerini okuyor, dinliyorsunuz ama nafile. "Çocuklarınıza fazla televizyon izlettirmeyin" diyenlerin çocuğu büyümüş olmalı; çünkü günde üç kez Mavi Evdeki Ayı'yı dvd player'a takmak, çocuğunuz filme dalmışken -belki deyemek yapabilirsiniz, gazeteye üç dakikalığına da olsa göz atabilirsiniz demek... Tabii; sırf dans eden bir ayı evi inletiyor diye uzun boylu bir etkinlik hayal etmek olanaksız. Film takılıyken asla kaybolan bot ve çizmelerinizi bulamaz veya banyo çekmecelerini düzeltemezsiniz. Çünkü sizin ufaklık önemli bir iş yapacağınızı anlayıp filmin başından kalkar ve size ne yaptığınızı sorar. "Dur evladım, kafan bazaya sıkışacak" ya da "Çekmeceleri biraz daha çekersen dolap üzerimize yıkılacak" dersiniz önce; sonra da hevesiniz kaçar. Çekmeceyi olduğu gibi bırakırsınız; fiilen botlarınızı aramak yerine onları düşünce gücüyle bulabilmeyi hayal edersiniz...

KÜÇÜK AĞAÇ YEŞİL TOP
Hayatınızda bir çocuk varsa bütün ev işleri tabiri caizse "yalapşap" tır artık. Yani şimdi ayaklarını uzatıp beş dakikacık oturabilme lüksü varken hangi anne çarşaf ütülemek ister? Gittikçe ev işlerine daha az vakit ayırıyor olursunuz anne olunca; rengi griye dönmüş perdelerin ardındaki puslu camlar -artık- umrunuzda değil. Bir anneyseniz yapacak çok daha önemli işleriniz var çünkü. Bir kere markete gidecek ve çocuğunuzun dengeli beslenmesi için elinizden gelen ne varsa ardınıza koymayacaksınız. Günaşırı en taze sebzeler seçilecek, altılı paketlerdeki meyveli yoğurtlardan alınacak, kıyma bazı anneler tarafından üç kez çektirilecek ve sonra her şey başka bir şeymiş gibi çocuğa sunulacak. -Anne ben kabak sevmem. -Ama kızım bu kabak değil ki, ograten... -Ograten ne anne? -Bunu sana açıklayamam yavrum... Brokolinin "küçük ağaç", bezelyenin "yeşil top" diye adlandırıldığı başka bir ülkede yaşıyorsunuz artık. Yani bundan böyle usta bir aşçı, iyi bir uydurukçu, masalcı, bir sabır ustası, animatör, doktor, eczacı, temizlik uzmanı, yönetici, ütücü, alışveriş ustası, etkinlik koordinatörü ve zaman planlayıcısı olmalısınız. Kabakları una ve yumurtaya bulamak ve onları makarnalı bir yemekmiş gibi sunmak, paltosunu giymek istemediğinde paltosuz sokağa çıktığı için hasta olan Ali adlı bir çocuğun masalını uydurmak, aynı soruyu on kez yinelediğinde hala gülümsüyor olmak, telefonla konuşurken bir yandan da yeri paspaslamak, yemek yedirirken takla atmak, bir yeri ağrıdığında doğru ilacı anında bulmak, halıdaki pastel boyanın neyle çıkacağını bilmek, fırında yemek pişirirken önünde bekçi gibi beklemek, hava güzelse eğer, yorgun olsanız bile vicdan azabı duymamak için çocuğunuzu dışarı çıkarmak, kendi yaşıtlarıyla ilişki kurmasını sağlamak, yabancılardan uzak tutmak zorundasınız. Yani evin CEO'su siz olmalısınız. Hayat zor. Annelik tam mesai istiyor. Ama tabii; durup dururken size gelip sarılan ve "seni seviyorum anne" diyen bir küçük insanın hayatınızda olması sahiden de güzel. Ben de bu yüzden buradayım. Her hafta cumartesi annelik deneyimlerimi sizinle paylaşacağım. Haftaya görüşürüz!
DİĞER YAŞAMA DAİR HABERLERİ
 Pembe Melekler şifa dağıtıyor
 Su Dedektifleri
 Hayvanları sevmeyen insanı da sevmiyor
 İlaç yerine sebze suyu için
 Herkes yogayla iyileşecek
 Popçu değil şarkıcı
 Ben ırkçı değilim anne...
 Hayata artı kat
 Arabesk soslu şarkılar
 Bu oyunun kuyruğu var
 Nerede Ne Var?
 Ücretsiz Aşı Hattı Sorularınızı Bekliyor
 Alternatif kitap fuarı 17 Kasım'da
 Sanatın politikayı yendiği zaman...
 Biranın tarihi sergi oldu
 Çocukların yeni dostu
 Hayvan sevgisi krize neden oldu
 Bayramlar onsuz çok zor geçecek
 Yine yetiştirme yurtları!
    Cumartesi Yazarlar
    Güncel
  » Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
PROF. DR. ERDEM YEŞİLADA
Sarımsaklanmak!
Bir konferansım sırasında nörolog hekim...
PROF. DR. BENGİ SEMERCİ
Çocuklar niçin küfür eder?
- "Bizim evde hiç küfür...
Bir gizem, görkem, güzellik ve gerilim toplamı
Bir gizem, görkem, güzellik ve gerilim toplamı
Anthony Zimmer'da entrikayı, gizemi içinde barındıran güzel bir...
Tamaro'yu okumak yetmez bir de perdede izleyin
Tamaro'yu okumak yetmez bir de perdede izleyin
Çok-satan yazar Susanna Tamaro'un elime aldığım tek kitabını...
Soframızdan otlar eksik olmaz
Bu haftaki konuğum Gökçen Adar. Adar uzun bir mühendislik kariyerinin...
Türk düşündü Japonlar yaptı
Türk insanının yaratıcılığının son örneği taşları karıştırıp dizen ve oyuna...
Keşke fillerle develerle yaşasam
Boronkay'ların ortanca kızı Selin'le söyleşi yap dendi. Ben içimden vız vız...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.