İmdat telefonu...
DYP Başkanlık Divanı'nda, AB'nin dün yayınladığı Türkiye ile ilgili üç belge üzerinde tartışılırken beklenmedik bir gelişme oluyor. Özel Kalem Müdürü, saatlerin 16.00'yı gösterdiği dakikalarda telaşlı bir yüz ifadesiyle salona girip Genel Başkan Mehmet Ağar'a bir şeyler söylüyor. Ağar, "Hemen bağla bakalım..." diyor. Kurşun sesleri arasında bir kişi nefes nefese bağırıyor: "Ben polis memuruyum. Arkadaşlarımızla ateş altında kaldık. Yardım gelmiyor. Öldürecekler bizi, kurtarın..." Ağar, karşıdaki kişinin imdat çağrısı arasında soğukkanlılığını bozmadan, mevkilerini soruyor. Karşısındaki kişi Şemdinli yakınlarında bulunduklarını belirterek ateş altında kaldıkları yerin mevkisini bildiriyor. Bu arada ahizeden gelen kurşun seslerine karışık imdat çağrısı Başkanlık Divanı salonuna yayılıyor.
"Cenazemi siz kaldırın" Telefondaki ses, "Öleceğiz burada" dedikten sonra ekliyor: "Eğer burada şehit olursam, cenazem size emanet..." Başkanlık Divanı üyelerinin gözlerine yaş çökerken, Ağar, teskin etmeyi sürdürüyor: "Dayanın... Hemen yardım gönderilmesini sağlayacağım..." Telefon kapanıyor. Ağar bazı güvenlik birimlerinin üst düzey yetkililerine ulaşıp imdat çağrısında bulunanların kendisine aktardığı mevkiyi bildiriyor. Başkanlık Divanı'nda AB belgelerinin tartışılması bir kenara bırakılıp olay konuşulmaya başlanıyor. Yarım saat geçmeden polis memurları tekrar arıyor: "Komandolarımız geliyor. Teröristler kaçıyor. Canımızı kurtardınız, size minnettarız..." Yüzlerdeki hüzün gidiyor, Genel Başkan yardımcıları sevinçle birbirlerine "Kurtuldular" diye bağırıyor.
Ağar: Vahim olay... Başkanlık Divanı toplantısı sonrası DYP lideri ile yaşadıklarını konuşuyoruz. Yaşadıklarını yukarıda sıraladığımız şekilde tekrar ediyor. Ardından şöyle diyor: "Vahim, tüylerimizi diken diken eden olaya tanıklık ettik. Allah'tan komandolarımız yetişti de kurtuldular. Hakkari'de iki aydır bir şeyler oluyor. Hükümetin bir tek mensubu gidip 'Ne oluyor?' demiyor..." Ağar ile konuşmamızı tamamladıktan sonra emniyet birimlerinin başında bulunan etkin bir isimle konuşuyoruz. Olay hakkında bilgi sahibi olduklarını belirtip ekliyor: "Başlarında bir müdür yardımcısı arkadaşımızın da bulunduğu timimiz Şemdinli'ye bağlı bir köyün yanından geçerken ateşle karşılaşmış. Zırhlı araç takviyeli olarak kendilerini oradan aldılar..."
Şemdinli'de ne oluyor? Güvenlik biriminin etkin ismine Şemdinli merkezinde dün yaşanan olayı soruyoruz. Kendisine ulaşan bilgileri aktarıyor: "Pasajın girişinde patlama meydana gelince, bir kişi koşarak kaçıyor. Halk da bomba atan kişi zannedip peşinden koşuyor. Bu kişi de güvenlik birimlerimizden birinin istihbaratına ait otomobile sığınıp kendisini kurtarmak istiyor. Vatandaşlar bu kişinin sığınmak istediği otomobili ateşe veriyor." Ardından olayların durmadığını belirtip ekliyor: "Savcı otomobilin yanında güvenlik güçlerimizle birlikte inceleme yaptığı sırada başka bir araçtan üzerlerine ateş açılıyor. Bir vatandaşımız hayatını kaybediyor..." Emniyet yetkilisi sözlerini şöyle tamamlıyor: "Bir süredir terör örgütünün başında bulunanlar, 'Suçunu devletin üzerine atabileceğiniz eylemlere yönelin' talimatları yolluyordu. Terör örgütü bu oyunu oynadı..." Şemdinli'den gelen bazı açıklamalara dikkat çektiğimizde ise kararlı konuşuyor: "Hatası olan cezasına katlanır. Ancak olay tamamen provokasyon..."
|