Rekabet Kurumu'nun, ''Avrupa Birliği'ne aday ülkeler mevzuatlarının, AB mevzuatına uyup uymadığının'' gözden geçirildiği tarama sürecine hazır olduğu bildirildi.
Rekabet Kurumu Başkanı Mustafa Parlak, bilim ve eğitim konuları ile kamu alımlarından sonra rekabet mevzuatının ele alındığı Brüksel'deki tanıtıcı taramalarda, ''mevzuat, rekabete ilişkin uygulamalar ve idari kapasite'' konusunda kendilerinden istenilenleri bildiklerini, bu konuda hiç bir eksikleri bulunmadığını söyledi.
Parlak, AB'nin tanıtıcı tarama sürecinde 8-9 Kasım tarihlerinde ''rekabet mevzuatının'' ele alındığı hatırlatırken, tarama sürecinin ilk aşamasının, AB temsilcilerinin ilgili kurum ve kuruluşlardan hem mevzuat ve uygulama hem de kapasite olarak neler istediklerini belirtmelerinden oluştuğunu kaydetti.
Taramada ikinci aşama olan bilgilendirme sürecinde ise bu sefer ilgili kuruluşların, ilk tarama sürecinde istenilen hususları ne ölçüde karşılandığı konusunda bilgi vereceğini anlatan Parlak, ilk sürecin Türkiye açısından kolay, ancak ikinci taramanın ise istenilenlerin karşılanacağı süreç olmasından dolayı zor olduğunu ifade etti.
Türkiye'deki kurumların kuvvetli ve zayıf yönlerinin, ancak ikinci taramada ortaya çıkacağını belirten Parlak, kurumların neleri iyi yaptıkları ve neleri yapmaları gerektiği hususunun bu süreçten sonra tam olarak belirleneceğini bildirdi.
Rekabet politikasıyla ilgili, Kurum'un Brüksel'e yabancı olmadığını ifade eden Parlak, şunları kaydetti:
''Biz sürekli olarak hem OECD hem AB ile ilişki içerisindeyiz. 3 Mart'ta AB temsilcileri ile bu konuda toplantı yaptık, yani bugün bizden ne isteyeceklerini biz biliyoruz. Rekabet mevzuatı, rekabete ilişkin uygulamalar ve idari kapasitemiz konusunda bizden isteyeceklerini biliyoruz ve bu konuda hiç bir eksiğimiz bulunmamaktadır. Bu konuda, bütün aday ülkeler içerisinde en iyi durumda olan biziz. Bu bakımdan rekabet konusunda sadece tarama sürecinin değil, müzakere sürecini bile çok kolay bir süreceğini düşünüyorum.''
Kurumun AB ile uyumlu bir mevzuatı ve uyumlu uygulaması olduğuna işaret eden Parlak, AB'nin norm ve standartlarında bir idari yapıya sahip olduklarını söyledi.
Personelin yapısının da AB standartlarında olduğunu belirten Parlak, bunun kurumun görüşü olmadığını, söz konusu ifadelerin hem OECD raporlarında, Dünya Bankası'nın raporlarının rekabet bölümünde hem de AB'nin ilerleme raporlarında geçtiğine dikkati çekti. DEVLET YARDIMLARI, ÖN ŞART OLARAK GELECEK
Bu arada Türkiye'de ''devlet yardımlarının rekabete uygunluğunun'' denetlenmesine ilişkin bir mevzuat bulunmadığına işaret eden Parlak, bunun da tarama sürecinde önem kazandığını söyledi.
Devlet yardımlarına ilişkin mevzuatı uygulamayacak görevli bir kurum da olmadığını anlatan Parlak, bu noktada AB'nin önemle üzerinde duracağı hususun, bu konu olacağını kaydetti.
Bu hususla ilgili, Türkiye bir düzenleme yapmadığı takdirde rekabete ilişkin müzakereyi açmayacaklarının kendilerine daha önce ifade edildiğini hatırlatan Parlak, AB'nin bunu bir ön şart olarak getireceğini düşündüklerini belirtti.
Rekabet bölümünde tek eksikliğin, devlet yardımları olduğunu ve bu konunun çözümünün idari kararlılığa bağlı olduğunu vurgulayan Parlak, kararlılık olduğu takdirde, buna ilişkin kanunun yasalaşma sürecinde tamamlanarak yürürlüğe girebileceğini söyledi. İKİNCİ TARAMA 1-2 ARALIK'TA
AB'nin rekabete ilişkin ikinci taramasının da 1-2 Aralık'ta olacağını bildiren Parlak, tarama sürecinden sonra müzakere takviminin başlayacağını ifade etti.
''Taramanın rekabete ilişkin bölümüne son derece hazırız, hiç bir eksiğimiz bulunmamaktadır'' diyen Parlak, Rekabet Kanunun bazı hükümlerinin değiştirilmesi ve kanunun daha etkin hale getirilmesi hususunda da çalışmalar yaptıklarını kaydetti.
Kanunu etkin hale getirme isteklerinin AB isteklerinden ayrı olduğunu, bunun tavsiye edildiğini, ancak aciliyeti bulunmadığını ifade eden Parlak, bunun yapılmamasının da müzakere sürecinin başlaması ve olumsuz sonuçlanmasına neden olmadığını belirtti.
Öte yandan Kurumun, AB'nin tarama sürecine benzer bir OECD sürecinden geçtiğini hatırlatan Parlak, şunları kaydetti:
''Biz zaten buna benzer bir süreçte, OECD'nin gözden geçirme sürecinden geçtik. Bu süreç, taramadan daha yoğun bir süreçti ve bu süreç içinde öğrendiklerimiz çok oldu, buradan çok deneyim elde ettik.Orada gördüğümüz eksik ve zayıf yönlerimizi de tamamlayacak şekilde, bir takım düzenlemeler yaptık. OECD'nin gözden geçirme raporu, AB'nın gözden geçirme sürecine de katkı sağlamış oldu. O yüzden bu konuda çok hazırlıklıyız.''