| |
|
|
Bizde de isyanlar çıkacak
Haber ilginç: Japonya'nın İstanbul Konsolosluğu bir açıklama yapmış. Buna göre Japon uzmanlar İstanbul'un özellikle ulaşım alanındaki master planını çıkaracak. Ön çalışma yarın başlıyor. Asıl çalışma ise 20062007 yıllarında yapılacak. Amaç: " Şehir içi ulaşımın iyileştirilmesi... Otomobil yerine toplu taşıma araçlarının kullanımının teşvik edilmesi... Çevre sorunlarının ekonomik gelişmeye uyumlu bir biçimde ele alınması... " Konsolosluğun yaptığı açıklamada çarpıcı bir veri yer alıyor: Şu sıralar 12 milyon civarındaki kent nüfusu 2020 yılında 23 milyona ulaşacak.
Gerçekçi olmayan siyasetçiler, " İstanbul'a göçü azaltmalıyız " diye atıp tutuyor. Bunlar boş laflar. Büyük kentlere göç devam edecek. Bundan da en çok İstanbul etkilenecek. Tüm yöneticilerin bunu bilmesi, kabul etmesi ve ona göre kararlar alması gerekiyor. Peki niye büyük kentler? Ve niye İstanbul? Küreselleşme denilen süreç yaratıyor bunu. Mekanize olmamış tarım insanları geçindirmeye yetmiyor. İş ve aş bulmak için mecburen kente göçüyorlar. Tarımda rekabet edebilmek ancak kapitalist çiftliklerle mümkün. Bu tür yerler de yeteri kadar istihdam yaratmıyor. Öte yandan küreselleşme kendi trendine uygun metropoller oluşturuyor. Bunlar finans ve iletişim merkezleri. Küresel sermaye bu kentlere akıyor. Aktıkça da dalga dalga yeni iş alanları açıyor. İşte İstanbul bunun bir parçası. O da bir küresel kent olma yolunda. Hatta oldu bile.
Dün Serdar Turgut, Akşam gazetesinde, " İstanbul'daki canlılığı Anadolu'ya da yaymalıyız " diyordu. Eğer kastedilen, ' Ankara, İzmir, Adana gibi diğer büyük kentler' ise tamam. Gerçekten de bu yapılabilir. Denizli'yi, Mersin'i, Gaziantep'i de canlandırmak mümkün. Yok eğer kastedilen Anadolu'daki küçük kentler ve kasabalar ise... İşte bu imkânsız. Çünkü sermaye ' işleyiş mantığı' gereği merkezileşecek, en çok kâr yapacağı, en çok iş çevireceği yere doğru akacaktır. Bu da büyük kentlerdir.
Kıssadan hisse: Önümüzdeki yıllarda İstanbul başta olmak üzere büyük kentlerimizde Fransa'dakine benzer ' varoş isyanları' çıkacak. Niye? Çünkü ' göç' ile 'i ş yaratma' birbirine paralel gitmiyor. Göç eden kişinin kente uyum sağlaması; bir işi yapmak için gereken bilgiyi, yeteneği, görgüyü kazanması zaman alıyor. Ayrıca ekonomik krizler ve dengesizlik de cabası. Özetle: Bizim yöneticilerimizin de varoş kökenli başkaldırılara hazırlıklı olması ve bunu sadece polisiye tedbirlere engelleyemeyeceklerini bilmeleri gerekiyor.
|