Adımızdan da önce
Birisi karşınıza çıkar da, "Atın kim?" diye sorarsa sakın şaşırmayın. Bilin ki, o bir Kırgız'dır ve sizden adınızı söylemenizi istemektedir! Ad sözcüğü yalnızca bizim dilimizde ve Azerbaycan Türkçesinde kullanılmaktadır. Özbek, Tatar, Kırgız, Uygur ve Kazak gibi Türkçe konuşan öteki tüm halklarda ad sözcüğü ile at sözcüğü aynı anlamdadır. Bunun nedeni, yüzyıllar öncesinde bir Türk'ün atıyla birlikte anılıyor olmasıdır. Tarihi bir kişilikten "Ata" diye her söz edişimizde, atını anıyoruz aslında! "Ata"lardan söz edince, Yavuz Sultan Selim için anlatılan şu öyküyü anlatmadan olmaz: Yavuz Sultan Selim, çok sevdiği bir atını bakıcılara verirken şu uyarıda bulunmayı da ihmal etmez: "Bu atıma iyi bakın. Her kim ki, atımın öldüğünü bana söyler, bilsin ki ben de onu öldürürüm!.."
ATIN ÖLÜMÜ Padişahın atı özenle bakılmış olsa da, bir gün hastalanır ve tüm çabalara rağmen kurtarılamayıp ölür! Yavuz'un emir kullarından biri, yani bir İmrahor, atın ölüm haberini saraya iletmek için zekice bir plan yapar. Padişahın huzuruna çıktıklarında söze İmrahor başlar: "Padişahım, sizin at dünden beri hiç yem yemiyor." İmrahorun yardımcılarından biri atılır: "Padişahım, sizin at dünden beri hiç su da içmiyor". Bir başkası: "Padişahım, sizin at dünden beri hiç yerinden kalmıyor." Yavuz, tahtından hiddetli bir ses tonuyla "Neee!.. Yoksa benim atım öldü mü?" diye kalktığında, İmrahor yere kapaklanarak şunu söyler:" Evet sultanım ama, atın öldüğünü bizden önce siz söylediniz!.." Her at öyküsü insanın yüzünü yukardaki gibi güldürmüyor ne yazık ki!.. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, 1683 yılının Eylül ayında Viyana'da bozguna uğrar. Osmanlı ordusunda pek çok silahın yanısıra, güçlü, kuvvetli atlar da karşı tarafın eline geçer. Atların güzelliği Avrupa'da dilden dile yayılır kısa sürede. Öyle ki, dört tanesi İngiltere'ye götürülmek üzere yola çıkarılır. Viyana'dan öteye gidemediğimiz söylenir. Bu doğru değildir! Tarihin yalnızca savaş meydanlarında yazıldığını sananlar kültürlerinin zenginliğini bilemedikleri gibi atının, yani adının Viyana'dan öteye yaptığı yolculuğu elbette bilemezler! İngiliz tarihçi, yazar John Evelyn'e kulak veriyoruz: "17 Ekim 1683'te, sabahın erken saatlerinde St. James Parkı'ndaydım. Orada, yeni getirilmiş üç Türk atı hükümdarımıza ilk kez gösteriliyordu." Viyana'dan İngiltere'ye gitmek üzere dört atın yola koyulduğunu yazmıştık. John Evelyn ise üç attan söz ediyor. Dördüncü at, yol üstündeki bir kentte mi kaldı yoksa? Bu sorunun yanıtını yine İngiliz yazardan öğreniyoruz: "Dört taneymişler, biri yolda ölmüş" Dördüncü at nerede, neden öldü? Bu soruların yanıtı ise tarihin derinliklerinde saklı. Tıpkı, ölen atın binicisinin, Viyana kuşatması sırasında atıyla anı kaderi paylaşıp paylaşmadığının bilinmeyişi gibi!.. John Evelyn, bize atlarımızı anlatmayı sürdürüyor: "Hamburg'tan buraya üç haftada gelmişler. Viyana kuşatmasında Bashaw'da ele geçirilmişler. Hele biri vardı ki, ömrümde böyle güzel bir hayvan görmemiştim; parlak doru bir attı, iki ayağı beyaz , alnı akıtmalı, o baş, o gözler, kulaklar, çene, göğüs, karın, bel ayaklar, bukağılık, her yönüyle çok çevik, duruşu ve dönüşü hızlı, hareketli, hayran olmamak elde değil. Alman tüccarlar birinciye beş yüz, ikinciye üç yüz, üçüncüye iki yüz guineas istediler. Kral, prens ve York Dükü, sarayın ileri gelen soyluları ömürlerinde böyle atlar görmediklerini söylediler."
ANDAY'A SAYGI GEÇİŞİ İngilizler, atlarını bu üç aygırımızla ıslah ederler ve böylelikle "İngiliz Atı" tarihteki yerini almış olur. 2002 yılının son günlerinde kaybettik Melih Cevdet Anday'ı. Bir ülkenin ses bayrağı dilidir. Türkçeye emek veren, yaşamını Türkçeyi güzelleştirmeye adayan tüm şair, yazarlar Bağımsızlık bayrağımızı yüceltmişlerdir. Melih Cevdet Anday da, o güzel insanlardan biridir. Anday'ın, cansız bedenini taşıyan motor, Büyükada'ya yanaştığında, onu kıyıda karşılayanlardan biri de bendim. Şairi, adanın yüksek yerlerinden birinde bulunan mezarlığa taşıyıp, defnettikten sonra kalabalık dağılmaya başlamıştı. Şairin kitaplarından şiir okumak için mezarlıkta kalan bir avuç insan, başlarını aynı anda sesin geldiği yöne doğru çevirir. Atlar!.. Evet, Büyükada'nın atlarından bir gurup, dört nala koşarak geçerler şairin mezarının yanından Melih Cevdet Anday'in çok sevilen bir şiirinin adı da şudur: "Troya önünde atlar." Cumhuriyetimizden daha yaşlı olan Melih Cevdet Anday ölünce ülkede genel yas ilan edilmez, televizyonlarda eğlence programları devam eder Ama, atlar!.. Evet, onlar unutmazlar Anday'ı ve mezarının yanından dört nala geçerek, kendilerini en güzel anlatan şiiri yazmış olan şairi saygıyla selamlarlar!
|