Bazen ağlamak iyi gelir mi?
Sabah bir kalktım ki ev sokak gibi soğuk. Her tarafta elektrikli kalorifer, ısıtıcı yakmama rağmen donuyorum. Siz hiç on gün boyunca tespih böceği gibi kıvrılıp için için titreyerek üşüdünüz mü? Yatıyorsunuz üşüyorsunuz, kalkıyorsunuz üşüyorsunuz. Hiç şöyle vücudunuzu düzeltip oh diyemeden kıvrılıp kalmak ne kötü duyguymuş! Öyle olunca devamlı üşütüyorsunuz da. Nezle, sinüzit, boğaz ağrısı, ses tellerimin bozulması zinciridir gidiyor. Apartmanda hiç kimsenin problemi yok. Bir tek bizim evde bir küçük dilim hariç kalorifer yanmıyor. Bir de çatı katı ve yerlere kadar cam sisteminin yenilenmesi lazım çünkü her yerinden soğuk giriyor. Ama kış geldi hala değişecek! Bir taraftan da itiraf edeyim hastalığımın tekrarlamasından korkuyorum. İki kere üst üste üst solunum yolları enfeksiyonu olduktan sonra çıkmıştı ilk bezeler.
SESSİZ YAŞLAR Ev sahibine telefon edip "Pimapenci gönderdiniz diye ümitliydim onun için taşınmadık, ama benim için bu kadar sık hastalanmak ölümcül olabilir" derken buldum kendimi. Çünkü dün burun arkası ve boğazım o kadar yanıyordu ki yine doktora uğradık. Tekrar günde 875 gramdan 2 kere antibiyotiğe başladı. Sabah birden gözlerimden sessiz sedasız yaşlar aktı. Sıkıldım, bıktım artık hasta olmaktan. Kağıt peçeteyi yüzüme kapatıp belki yarım saat ağladım. Reiki yapıyorum. Bioenerji, tekrar bağlantı kitabında Eric Pearl'ün öğrettiği evrensel yaşam enerjisini, ışık olarak içime çekiyorum. Olmuyor olmuyor... Kocasının, oğlunun, kızlarının ilgisini çekmek için nazlanan kadın tipine sinir olurum. Sanki hastalanmak benim tercihimmiş gibi bir buçuk senedir bu kadar gayretime rağmen nedir bu?
MUTLU BALIKÇILAR Kendime kızmanın ötesinde isyan ettim. Ağrı kesiciyle burun, boğaz ağrım azaldı, bir de sakinleştirici aldıktan sonra etrafıma bakmaya başladım. Deniz hafif çalkantılı, karakalemle yapılmış resim gibi. Sanki bütün balıkçı motorları da Bebek'e üşüşmüş. Nedense (üstlerinde kalın giysilerle) mutlu bir görüntüleri var. Balkondaki sardunyalara baktım. Bu serin havada tomurcuklarından yeni çiçekler patlıyor, açanlar da bu serinlik ve nemden memnun gergin gergin kıpkırmızı renkleriyle sanki ateş saçıyorlar. Yazın bile güneşten kuruyanları oluyor daha yorgun görünüyorlar. Soğuğa rağmen şala sarılıp dışarı çıktım. Dökülmüş bir çiçeği aldım elime okşadım. 6 yapraklı hepsi ortasında daha koyu bir kısmı var. Yeşil yapraklar tırtıklı, çiçekler de 5 değil 6 yapraklı olmaları gerektiğini nereden biliyorlar? Televizyonda "İzmir'de zelzele fırtınası" diyor. Büyük bir sallantıda yandaki katlar üstümüze yıkılır mı, yıkılmaz mı (?) diye düşündüm.
DEPREM DÜDÜĞÜ ŞART Bir deprem çantamız yok halen. Sönmez'e deprem olursa ne yapacağımızı sordum. "Yuvarlanarak yanıma gel. Yatağın yanında bir yere sığınırız" dedi. Ben de "Yatarken mutlaka fener, ufak radyo yanımızda en azından da bir cep telefonu olsun başucunda" dedim. İçimden de kazak, en kalın palto, yün çorap da yanımızda olmalı, hatta evet evet bir düdük almalıyız diye geçirdim. Aslında bir şeyler kader mi? Boş ver ne olursa olacak mı? Yok boş vermeyelim tedbirini almak kaç insanı kurtardı. Hele cep telefonları...
HEPSİ GEÇECEK Pozitif düşün, gülümse, iyi şeyler bekle ki öyle olsun. Kendine şifa ver. Düşüncelerini disipline sok onları denetlersen hayatını denetlersin. Olmuyor işte bazen patlıyorsun. Bastırdığın acılar, öfkeler de güzel çiçekler gibi çıkmak istiyor gün ışığına. Ağlamaktan yorgun, duymayan kulağımın yanından ilk önce bir elin sıcaklığını sonra şefkatle elimi tutuşunu hissettim. "Anneciğim üzülme hepsi geçecek. Geçirdiğinin yanında nedir ki bunlar!" diye fısıldadı. "Pozitif düşünerek yendin. Bazen biriken çöpleri baskı altında çürüteceğine dışarı çıkartıp atmak için ağlamak da iyidir."
|