|
|
Hayat ve yorum
Beni tanıyanlar bilirler, ben senelerce önce ikizim gibi sevdiğim bir arkadaşımı sonradan bana da uğrayan hastalıktan kaybettim. Ama o hep benim içimde taşıdığım, dertleştiğim veya güzellikleri paylaştığım biri olarak yaşıyor. Bir gün bana telefonda "Bir yavru köpek aldım o kadar güzel ki! Black And White viski şişesinin üstündeki köpekler var ya; aynı ona benziyor. Hemen gel, mutlaka görmelisin" dedi. Resimdeki biri beyaz, biri kara, o köpekleri bilirsiniz.
ZEYTİN GÖZLÜ KÖPEK Terrier cinsi, bol tüylü üçgen dik kulakları, minicik ağzı olan, uzun kahküllerinin altından, zeytin tanesi gibi kara gözleriyle muzip muzip bakan köpekler... Uçarak gittim sevmeye. Bir de baktım ki yerde kara kuru, ıslak tüyleri yapışmış, arsızlıktan çok yediği için şiş karnı halıya yapışmış, ayakları halıya zor değdiği için yürümek yerine yüzme hareketleriyle çabalayan el kadar fare gibi bir şey! "Bu ne?" diye haykırınca Tuncay 'Hanım' daha önceden hazırladığı resmi uzatıp bir anne gururuyla "Bak ama teyzesi büyüyünce aynen böyle olacak" dedi. Bir keresinde de bana beğendiği bir romanı anlatıp muhakkak okumamı istedi. Kitabı okudum. Evet, yer yer benziyor ama hele finali bambaşka. "Yahu Tuncay ben başka bir kitap mı aldım yoksa? Bu apayrı bir şekilde bitiyor" deyince mahcup mahcup gülümseyip "Ama benim anlattığım gibi bitse daha güzel olmaz mıydı sence" demez mi! Ben de o zamandan beri gördüğüm, kokladığım, tadına baktığım, dokunduğum şeylere estetik ve duygusal açıdan güzel olan tarafından bakmaya çalışıyorum. Ama bazen duygusal, bazen sağlıkla ilgili endişelerim oluyor. "Hayat bir yorumlama meselesi" diyemiyorum.
|