İblisleşme zamanı
Günümüzden sekiz asır önce Yeni Delhi Türk İmparatorluğu'nun oluştuğu toprakların göbeğinde yaşanan korkunç patlamanın ardından yine gözler kapalı olarak 'aşırı İslamcıların eylemi' deniyor, Times bile hazır suçluyu yargılıyor: - Delhi'deki bombalı saldırılar, aşırı İslamcıların ne kadar çaresiz olduklarını ortaya koyuyor. Hem Hindular, hem de Müslümanlar için kutsal günlerin eşiğinde böyle bir katliamın asıl kime zarar vereceği gerçeğini örten bu tür ısmarlanmış hükümler, terörün ana kaynaklarından biridir. Sanki gizli bir el sayesinde dünya medyası 'sözde eylem üstlenme' bilgileri ile şartlandırılıp aşırı İslamcı hayaletleri suçlamaya devam ettikçe küresel gizli servislerin işi çok kolay. Onları maskeleyici suçlu medyanın cebinde hazırken her türlü vahşeti uygulayabilirler! Nasılsa 'Yeşil Tehdit' resmi gerçek haline geldi. Daha Sovyetler tam dağılmadan, küresel çetenin kolluk kuvveti NATO'yu yaşatmak için ortaya atılan 'Köktendinci İslam Tehlikesi' zaman içinde 'kızıl fitne'nin yerine oturtuldu. 11 Eylül ile birlikte El Kaide ve Bin Ladin kod adı ile Ilık Savaş çağının hasım kutbu oluşturuldu. Böylece küresel çete Soğuk Savaş öncesini aratacak ölçekte askeri harcama ile rakipsiz bir sömürü makinesi yaratmak için Batı toplumlarını uyutabilecekti: - Savaş hortumuna vergilerini dök; çünkü kızıl tehlikeden sonra şimdi de karşımıza daha korkunç bir tehdit olan yeşil düşman çıkmıştır! Medya bu büyük yalanı bağrına bastı. Zaten mensuplarının çoğu, genlerindeki korkunç İslam kini ile hazırdı. Kilit kişiler de mahfillerce seçilip eğitilmiş küresel çete tetikçileri idi. Süreçte 'Ilık Savaş' oyunu gizli servislerin eliyle yürütülecek, medya da görevini yerine getirecekti: - Gizli servisleri maskelemek! Tezgzekiceydi. Şartlar Soğuk Savaş dönemindekinden daha kolaydı. O zaman sol aydınlar sayesinde tek taraflı propaganda her şeyi örtemiyordu. Şimdi ise kendini savunabilecek veya karşı propaganda yapabilecek bir düşman türü yok. Soğuk Savaş'ta Sovyet gizli servisi küresel çetenin ayağına basabiliyordu. Her ne kadar o zamanki Batı medyası büyük bir 'kızıl tehdit' paniği uyandırsa da bunu dengeleyen etkin bir sol yayın cephesi vardı. Şurada burada kızıl devrimcilere 'terörist' demeyen, aksine kahraman olarak yücelten bir sol taban bile vardı. Oysa bu seferki 'sipariş düşman' için kim iyi konuşabilirdi? Bunlar 'lanetlik terörist' idiler! Sadece 'hasta ruhlu aşırılık yanlıları'(!?) tarafından desteklenen bu düşman dahiyane geliştirilmiş bir şeytani alet oldu. Küresel çete böylece çıkarı gerektirdikçe her ülkenin canını yakabilir, anında aşırı İslamcılara yıkabilirdi. 11 Eylül'den beri çark bu. Küresel gizli servisler vuruyor, güdümlü veya uyutulmuş medya örtbas ediyor. Güney Asya'da da olan budur. Hindistan ve Pakistan ortak deprem yarasıyla, az da olsa umut verici bir barış kapısı aralamak isterken Yeni Delhi'yi kana bulayan bu patlamadan hayır umabilecek -en azılısından dahi- aşırı İslamcının varlığına inanılamaz! Elbette kolayca kan dökebilen, üstelik bunu Kur'an ile bağdaştırdığını zanneden İslamcılık iddiasındaki sapkınlar vardır. Ancak bunlar bile, Keşmir davasına zarar vermekten ve iki komşu arasındaki barışı zorlaştırmaktan başka hiçbir sonuç getirmeyecek böyle bir eylemin faili olamazlar. En ciddi kurumlarıyla dahi gizli servis eylemlerini maskeleme görevini aşamayan medya artık 'yalancının mumu' olarak insanlığın vicdanında sönmek üzeredir. Nitekim Times bile bu olayda kendi kendini çürütmektedir: - Leşker-i Tayba gibi yasaklanmış bir İslamcı örgütün paravanı olan bir grubun saldırıları üstlenmesi, iki ülkeyi nükleer savaşın eşiğine taşıma isteğinin göstergesi... Saçmalığa bakar mısınız? Güya İslamcı terör örgütü iki komşunun nükleer savaşa girmesini isteyecek! En azılısından ve en ahmağından herhangi bir İslamcı eylemcinin bunu isteyebilmesi için mantıklı bir tek gerekçe gösterilemez? Zaman İblisleşme zamanı Times de anıtsal bir örneklerden biri...
|