Anadolu'nun aşk ve evlilik simgeleri Koç Müzesi'nde
Sanat tarihçisi ve sahne kostümcüsü Mine Erbek, yarın Rahmi Koç Müzesi'nde açacağı sergide, Anadolu insanının aşk ve evliliklerini anlatacak. 1900-2005 yılları arasındaki dönemi bölüm bölüm ele alan Erbek, sergide Anadolu insanının gizli diline de yer verdiğini söylüyor.
Sanat tarihçisi ve sahne kostümcüsü Mine Erbek, 30 yılda topladığı 5 bin parçalık nadide Anadolu koleksiyonundan seçtiklerini, yarın Rahmi Koç Müzesi'nde açacağı sergi ile meraklılarının beğenisine sunacak. 1900-2005 yılları arasındaki dönemin bölüm bölüm ele alındığı sergide; gelin hamamı, kına gecesi, düğün gibi tek tek ele alınan geleneklerin yanı sıra; modern Türk insanının yaşamı yer buluyor. Erbek, "Türk insanı modern kıyafetlere bürünürken, geleneksel giysilerinden hiç vazgeçmedi. Bugün pek çok gelenek yok oluyor. Bir tek kına gecesi, bir de gelin hamamı kaldı. Bu işin misyoneriyim. Bunu gençlerimize anlatacağım'' diyor.
ANADOLU'NUN BİR DİLİ VAR Anadolu'da türlü söz ya da davranışın, bir sembolü olduğunu belirten Erbek, sergide Anadolu insanının bu 'gizli dilini' de aktardığını anlatıyor: "Özellikle eski dönemlerde bir kadının hamile olduğunu söylemesi çok kolay değildi. Sekiz aylık hamile olana kadar karnı belli olmayan kadın, hamile olduğunu ibrik işleyerek anlatırdı. Örneğin, sandık motifi işleyen kadın, artık evlenmek istediğini anlatmak isterdi. Bunun yanı sıra takıların da anlamları vardı. Mesela küpe, evlilik ve bereketin simgesidir. Cinsellikle de bağıntısı vardır. Bunun izleri yüzlerce yıldır her kültürde görülür."
DANS BİLE BİR MESAJ Mine Erbek, Anadolu'nun halk danslarında da mesajlar bulunduğunu söylüyor. Bunun bir örneğinin Çerkez kültüründe görüldüğünü söyleyen Erbek, "Erkek bu dansta beğendiği kızı alıp yanına çeker. Birlikte dans ederler. Buradaki mesajı herkes bilir: "Bu kız benimdir, kimse yan gözle bakmasın!" diyor. Saçın, Anadolu insanı için özel bir anlamının bulunduğunu ve özellikle 'büyünün' kötü güçlerinden korunmak için saçın daima gizlendiğini anlatan Mine Erbek, at kılı ya da floşlardan yapılan takma saçların başlıktan sarkıtıldığını, böylece kadının büyüden kurtulduğuna inanıldığını anlatıyor. Saç kesmenin ise 'evlenmek istiyorum' anlamına geldiğini söyleyen Erbek, "Kadın saçını uzatıyor ve dulsa, bu onun bir daha evlenmek istemediğinin işareti olarak anlaşılırdı" diyor. Üç nesil gelin odası ve yatağı, mutfak ve hamam kültürü ile ilgili çeyizler, mendil, giysi, otantik gelinlik ve damatlıkların yanı sıra Dr. Metin Özarslan'ın özel koleksiyonu olan Ankara Seymen giysilerinin de yer alacağı sergi, 26 Şubat'a dek sergilenecek.
|