Gazeteciler yarıştı yelken dünyası karıştı
Bazı okurlarımıza garip gelebilir ama kırk yılı geçen yelkencilik yaşamımda ilk kez geçtiğimiz hafta sonu bir yelken yarışına katıldım. Bu iş nasıl oluyor anlatayım. Yelkene 1963 yılında 5.5 metrelik bir sandala latin yelken basarak Bebek'te başlamıştım. Bunu 1965 yılında aldığım 8.5 metrelik ilk kotram izledi. 1983 yılında alt tarafı ötekinden bir metre daha büyük olan ikinci yelkenlimi denize indirdiğimde sanki transatlantiğim oldu sanmıştım. Bu iki teknemle yıllar yılı yelken yaptım, denizlerde dolaştım. Ama yelken yarışçılığım hiç mi hiç olmadı.
ESKİDEN BU İŞ DAHA ZORDU Kısacası biz ömür boyu keyif yelkencisi olduk!.. Yarıştan uzak olmamızın ana nedeni İstanbul'da büyüdüğümüz semtin Fındıkzade olmasıydı. Sanki o zamanlar İstanbul'da semtlerin arasındaki mesafe bugünkünden çok daha uzaktı. Kadıköylü, Pendikli gençler yelkenlilerle gezerken biz Fatihli, Aksaraylı gençler deniz kenarına bile seyrek inebilirdik... Böyle olunca da aramızdan yelken yarışçısı şöyle dursun benim gibi sandala binebilen bile pek seyrek çıkardı... Bu yüzden de ne yelkene bulaşmama ne 1965 yılından başlayarak İstanbul Yelken Kulübü'ne tekne çekmeme rağmen yelken yarışlarını hep dışardan izledim. Bizim SABAH Açıkdeniz Yat Yarışları dahil... Bundan bir ay önce İstanbul Yelken Kulübü'ndeki dostlarım aradılar. Medya Cup adında bir yarış düzenleyeceklerdi. Bu yarışta da her teknede bir medya mensubu yer alacaktı. Fikir bana çok sıcak geldi. Ulaşabildiğim gazeteci dostlarıma duyurmaya çalıştım. Tabii kendim de yarışacak bir teknede yer almak üzere müracaat ettim... Yarışa katılım gerçekten de iyiydi. Otuz küsur tekne, otuzun üstünde medya mensubu... Organizasyon komitesi iyi bir gün için ellerinden gelen hiçbir şeyi esirgememişti. Kahvaltısından ödül törenine kadar her şey en ince teferruatına kadar düşünülmüştü. Ama hava tüm hesapları altüst etti ve rüzgarsızlık yüzünden teknelerden sadece 5'i yarışı bitirebildi. Benim bindiğim Oğuzhan Too'nun bana rağmen ikinci olduğunu unutmadan söyleyeyim. Bu durum organizasyon komitesi için gerçekten büyük şanssızlık oldu. Bu rüzgarsız havada hayatında ilk kez yarışan bir yelkenliye binen gazeteciler de pek fazla keyiflenemediler... Saatlerce güneşin altında kalıp bir de yarışı terk eden teknelerdeki gazetecilerden bir bölümü akşam yapılacak töreni bile beklemeden evlerine döndü... Laf aramızda bu sıkıntılı durumun gazetecileri negatif etkilemesinden korktum. Ama hiç de öyle olmadı. Birçok dostum yelkenle ilgili sevimli yazılar yazdılar. Beni asıl şaşırtan yarıştan sonraki günlerde internette yelkenciler arasında yaşanan gerginlikler oldu... Yarışanlar, hakem komitesine, hakem komitesi, organizasyon komitesine kısacası herkes verip veriştirecek birilerini buldu... Bu yazıları okurken olaylara ilk kez dışardan bir medya mensubu gibi baktığım için pek şaşırdım. Onun için o güne emek veren ve yarışa katılan tüm yelkenci dostlarıma diyorum ki; Kime sorduysam hayatından çok memnun. Hatta önümüzdeki yıl tekrar katılmak isteyenler bile var. İstenilen hedefe ulaşıldığına göre hepinize teşekkür ediyoruz. Lütfen birbirinizi kırmayın çünkü medya yarışmaya tekrar gelecek, hepinize ihtiyacımız var.
|