|
|
|
|
|
|
Kurtuluş Savaşı'na destek verdiler
Kurtuluş Savaşı'nda Mustafa Kemal, Hacı Bektaş-ı Veli Dergâhı postnişi Celalettin Çelebi'yi ziyaret ederek, destek istedi. Atatürk, Çelebi'ye bir 'sır' olarak Kurtuluş Savaşı'nı kazandıktan sonra Cumhuriyet ilan edeceğini söyledi. Şahkulu Dergâhı'nın postnişi Topal Tevfik Baba da teşkilatın bir elemanıydı.
Bektaşilik'in en ayırt edici özelliklerinden biri Türkçe yazıp, Türkçe okunmaktır. Bu nedele Bektaşilik ulusal bir tarikat olarak kabul ediliyor. Osmanlı döneminde zaman zaman iyi mevkilerde yer alan Bektaşiler, Kurtuluş Savaşı döneminde de önemli görevler aldı. Şahkulu Dergahı'nın postnişlerinden Topal Tevfik Baba, Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu istihbarat teşkilatı Müdafa-i Milliye Teşkilatı bünyesinde görev yaptı. Savaş sonrasında ise kurulan İstiklal Mahkemesi'nde "hain" olarak hakim karşısına çıkan Topal Tevfik Baba, istihbarat teşkilatından gelen bir yazıyla serbest bırakıldı.
CUMHURİYET HABERİ Şahkulu Alevi-Bektaşi Vakfı Genel Başkanı Mehmet Çamur, Mustafa Kemal Atatürk'ün Kurutuluş Savaşı öncesi yaptığı Erzurum Kongresi'nin ardından 22 Aralık 1919'da Hacı Bektaş Veli Dergâhı'nı ziyaret ettiğini anlatıyor. Atatürk'ün ziyaretinde dönemin dergâh postnişi olan Cemalettin Çelebi Dede'den savaş için destek isteğini anlatan Çamur, "Cemalettin Çelebi Mustafa Kemal'e destek sözü verdi" diyor. Çamur,sohbet sırasında Cemalettin Çelebi'nin, Mustafa Kemal Atatürk'e savaşı kazandıkları takdirde Cumhuriyet'i ilan edip etmeyeceğini sorduğunu, Atatürk'ün de Bektaşi Dedesi'ne "O günün ilanına kadar aramızda kalmak şartıyla, 'evet'" diye yanıt verdiğini ileri sürüyor.
1800 ALTIN YARDIM Savaş sırasında ayni yardımların yanısıra dergâh kasasında bulunan 1800 altın lira da Mustafa Kemal Atatürk'e verildi. Atatürk savaşla ilgili tüm gelişmeleri de Hacı Bektaş Dergâhı'na hemen bildiriyordu. Atatürk Nutuk'ta bunu şöyle belirtiyor: "2 Ocak 1920 günü cemiyetin merkez kurullarına ve Hacıbektaş'ta Çelebi C e m a l e t t i Efendi'ye, Mutki'de Hacı Musa Bey'e ayrıca bir bildirim yaptık." Mustafa Kemal Atatürk'ün savaş dönemi ve sonrasında en kritik noktalara Bektaşiler'i getirdiğinin altını çizen Çamur, istihbarat teşkilatının başındaki isim olan Hüsamettin Ertürk'ün de Bektaşi olduğunu belirtiyor. Yine PTT Gizli Şifre Şefi NaciBaykal'ın da Bektaşi olduğunu söyleyen Çamur, Hacı Bektaş Veli Dergahı'nın postnişi Cemalettin Çelebi Dede'nin cumhuriyet kurulmadan önceki meclisin başkan vekilliğini yaptığını ve milletveki seçildiğini kaydediyor. Çamur, Mustafa Kemal Atatürk'ün özel doktoru Ragıp Erenser'in de Bektaşi olduğununun altını çiziyor.
ÇOK KİMLİKLİ Hacı Bektaş Veli'den sonra kimlik değiştiren ve hayli karışan Bektaşilik bünyesinde tasavvuf, Hurufilik, Babailik, Batınilik, Caferilik, Şiilik, İmamilik, Şamanilik gibi birçok eski ve yeni unsur barındırdı. XIV. yüzyılın ikinci yarısında Azerbaycan'da doğan ve yayılan Hurufilik, kurucusu Fazlullah-ı Hurufi'nin idamından sonra Timur yönetimi tarafından takibata uğrayınca Anadolu'ya da nüfuz ederek, Rumeli topraklarına geçti.
HURUFİLİĞİN ETKİSİ Hatta Fatih Sultan Mehmet döneminde saraya kadar sızan Hurufilik, Veziri Azam Mahmud Paşa'nın çabalarıyla engellenebildi. Bunun sonucunda pek çok Hurufi, Kalenderi Tekkeleri'ne sığınarak, bu tarikatın bünyesinde kendisine yer buldu. Bunlar kısa zamanda inançlarınıyaydılar. Fazlullah-ı Hurufi, Kalenderiler aracılığıyla en yüksek Bektaşi evliyaları arasına girdi. Gayrı Sünni bir tarikat olan Bektaşilik'te Rum Abdalları, Osmanlı hükümdarları tarafından fetihlerdeki yardımlarına rağmen zaman zaman sınırdışı edildi. Bektaşiler, inançları yüzünden daha ilk zamanlardan itibaren Sünniliğin hakim bulunduğu şehir ve kasabalardan uzak bölgelere yerleştiler. Bizzat Hacı Bektaş'ın Konya, Kayseri veya Kırşehir içinde değil de, Göreme yöresindeki Türkmen aşiretleri içinde Sulucakarahöyük'te zaviye açmasının sebebi de buydu. İlk Bektaşiler'in çok etkili bir propaganda güçleri vardı. Bunun nedeni, tarikatın daha sonraki asırlarda bile hâlâ etkisini sürdürecek, her türlü mahalli inançları kolayca bünyesine alabilecek inanç yapısına, daha doğrusu bir "inançlar haritası" na sahip olmasıydı. Bu nedenle Osmanlılar'ın Rumeli'deki fetihlerine paralel olarak Bektaşi dervişleri, bu yeni topraklarda kendilerini kabul ettirebilmek için fazla bir güçlükle karşılaşmadı.
MÜSLÜMAN YAPTILAR Propagandayla başka coğrafyalardada etkin olmanın en iyi örneğini, Sarı Saltuk Zaviyeleri oluşturuyor. Bu zaviyeler Yunanistan, Arnavutluk, Romanya ve Bulgaristan'da bulundukları yerlerdeki mahalli gelenekleri kendilerine mal ederek İslamileştirdiler ve böylece yerli Hıristiyanlar'ı kolayca ikna ettiler. Bu niteliği dolayısıyla Bektaşi geleneği, zaman içinde daha da zenginleşti ve her çevreden, her inançtan insanlara hitap edebilen bir doktrin haline geldi.
AYİN VE ERKAN Kalenderilik'ten doğmuş olması nedeniyle Bektaşiliğin daha en başından beri Sünni İslam'ın itikat ve ibadet esasları karşısında genellikle kayıtsız bir tutum içerisinde olduğu belirtiliyor. Bektaşi fıkralarının bu konuda delil teşkil ettiği öne sürülüyor. Bektaşililer'in İslam'ın mecbur tuttuğu namaz, oruç gibi ibadetleri açıkça olmasa bile çeşitli şekillerde reddettikleri, buna karşılık İslam öncesi eski Türk dinleriyle Şamanizm, Budizm ve İran dinlerine dayanan birtakım ayin ve erkan geliştirdikleri de iddia ediliyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|