|
|
Lider, 'Ben liderim!' demez
Baştan söyleyelim: Digiturk'ün son kampanyası bizce oldukça etkileyici. Başarılı olur mu? Olur. Bir koşulla. O reklam filmlerini 'Kendin pişir kendi ye' mantığı ile kendi kanallarında göstermesinin dışında; diğer TV kanallarını da kullanması koşuluyla. Nitekim öyle de yapıyor Digiturk. Endişem, 'tasarruf edelim' zihniyeti ile kısa zamanda kendi kanallarına dönmeleri ve 'ucuz etin yahnisi yavan olur' misali gereksiz derecede yüksek frekanslı gösterimlerle içimizi baymaya başlamaları... Bu arada şöhretlerin seçimi ve senaryolar son derece ilgi çekici. Ben şimdilik Gülben Ergen, M. Ali Erbil ve Sinan Çetin ile çekilmiş olanlara rastladım. Tabii ki Gülben Ergen'in oynadığı film en çekicisi. Ne de olsa cinsi latif. "Bütün ruhlarımın kanalları var" diyor Ergen. Sıkı mesaj. Sistemin futbol yayını nedeniyle 'erkek' kanallara sahip olduğu algısı gayet iyi kırılıyor. Gülben Ergen bu reklam filmiyle pek çok ürünün tanıtımında kullanabileceğine dair işaretler de veriyor. Ürünün önüne geçmeden sıcaklık ve içtenlik sergilemeyi başarmış. Laf Gülben Hanım'dan açılmışken bir minik eleştirimizi de dile getirmeden geçmeyelim. Demiş ki: "Artık rakibim kalmadı! Birlikte koşacağım kimse yok". Bu laf denir mi şimdi? Denir... Ama ne zaman denir? Tüm pazarlama iletişimi için geçerli olmak üzere 'Kara Kaplı Defter' şöyle yazıyor: Ya lidersindir, ya liderin taklitçisi, ya liderin takipçisi, ya da 'marjinal niş' bir alan seçmişsindir kendine. Örneğin, T-Box bu sonuncusuna girer. Lidersen, diğerlerini görmezden gelirsin. Taklitçiysen lideri överek puan almaya çalışırsın; takipçiysen de lidere saldırarak. Gerçek lider, "Ben liderim!" demez. Başkalarının kendisine "İşte lider!" demesini sağlar. Öyle orijinaldir ki, kendisini taklit eden herkes aslında onun itibarını artırır. Sezen Aksu'da olduğu gibi. Aynı manzaraları siyasette, iş dünyasında da gözlemlemek mümkündür. Şimdi Gülben Hanım'ın kendisine şu soruyu sorması gerekir: "Ben kendimi nereye konumluyorum?" Çünkü bir kere konumlama hatası yaptınız mı, geri dönüş yolu çok zahmetli ve uzun hale gelir. Ergen'in röportajının tamamı okunduğu zaman aslında demek istediğinin başlıktaki gibi olmadığı anlaşılıyor. Ama net bir konumlama çıkmıyor ortaya ve iş işten geçmiş. Başlıklar kalır akılda. Ve 'Algılamalar gerçektir; çünkü insanlar ona inanır".
|