kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mahmut Ovur @ SABAH
 
İstanbul'un kaderi kimin elinde?
4 maaş ikramiye neden kesildi?
Soru-Cevap
Artı bilgilenme

İstanbul'un kaderi kimin elinde?

Şu son günlerde İstanbul'da birkaç önemli konu birden tartışılıyor. Bunların arasında, Galataport, Haydarpaşa ve Gayri Menkul Ortaklığı, üçüncü köprü gibi İstanbul'a büyük oranda yabancı sermaye çekecek ciddi projeler de var, Göztepe Parkı'na camii gibi aslında suni gündem diyebileceğimiz konular da var.
Peki niçin bunlar tartışma konusu oluyor?
Çünkü demokrasi kültürü yeterince oturmuş değil.
Garip bir durum söz konusu. Sanki adı geçen bu büyük projelere karşı çıkanların tümü 'yabancı sermaye' düşmanı. Ya da tüm bu isimler İstanbul gibi bir kentte yeni 'cazibe merkezleri'nin yaratılmasına karşılar. Bu toptancı yaklaşım bugüne de özgü değil.
Geçmişten günümüze bu tartışma hiç bitmedi. 1950'lerde Vatan Caddesi'nin, SirkeciBakırköy sahil yolunun açılmasından, Haliç ve Marmara çevresinde sanayi kuruluşlarının yığılmasına, Birinci Boğaz Köprüsü'nden paralı otobanların yapılmasına kadar her alanda bu tartışma sürdü.
Ve iki cephe hep karşı karşıya geldi.
Sağ muhafazakar kesim tüm bunların yapılmasının yanında yer alırken, solcular 'itirazcı' bir tavır takınarak hep karşı çıktı.
70'li yıllardan sonra ise başka bir garip durum yaşandı. Sanayiinin merkezi olan İstanbul, Anadolu'dan gelen büyük göç dalgasıyla sarsıldı. Ve ortaya hızla büyüyen bir 'gecekondu' gerçeği çıktı.
Bu kez roller değişti.
Şehri göçe hazırlayan sağ muhafazakar kesim gecekonduya karşı çıkarken, özellikle solcular halkın 'bedava' ev ya da 'gökdelen' sahibi olması için gecekondu yapımını savundu. İstanbul'un çevresi kısa sürede varoşlarla kuşatıldı.
Manzara ürkütücüydü.
Medeniyetlerin başkenti İstanbul, kendi tarihiyle kıyaslandığında kısa sayılacak 50 yılda tanınmaz hale geldi. Mezarlıklar ve askeri alanlar dışında neredeyse yeşil alan kalmadı. Tarihi yapılar ya tahrip oldu, ya da ölüme terk edildi. Yüzlerce yıllık surlar bile işgalden nasibini aldı.
Ve ortaya bugünkü İstanbul çıktı.
Yüzde 70'i kaçak ve depreme dayanaksız yapılardan oluşan, alt yapısı yetersiz, metrosu olmayan, ulaşımı kilitlenmiş, yağmur suyu kanalları çalışmayan, Haliç'i Marmara'sı, hatta Küçükçekmece gölü ölmeye yüz tutmuş bir İstanbul.
Şimdi ortak soruyu soralım, suçlu kim?
İstanbul'u geliştirmek için yollar açan, köprüler yapan, sanayiler kuran, aynı zamanda denizi, yeşili, tarihi mahveden sağ muhafazakarlar mı?
Yoksa, her türlü gelişmeye karşı çıkan, gecekonduları destekleyen, tarihi yapıları 'koruma' kaygısıyla yıkıma sürükleyen solcular mı?
Bu ne garip bir ülke?
Türkiye'nin değişmesi ve gelişmesi gerektiğini savunun solcular tarihi 'muhafaza' etmeye çalışırken, muhafazakarlar, 'ağır sanayi' ile karayollarıyla, köprülerle, geniş bulvarlarla 'gelişme'nin önünü açıyorlar. Bu paradoksu düşündüğümde Ahmat Kaya'nın o şarkı sözü geliyor aklıma: 'Bu ne yaman çelişki anne?'
Doğrusu 'yaman bir çelişki' yaşadığımız açık. Halen de bu çelişkiyi yaşıyoruz. Peki bir orta yolu yok mu bunun? Göründüğü kadarıyla yok. Çünkü, demokrasi işlemiyor. Yerel demokrasi geleneği ise önemsenmiyor. Bu nedenle de İstanbul'da ya da yaşadığımız kentlerde alınan hiçbir karar halka sorulmaz. Şu son döneme bakın, Galataport, Haydarpaşa, üçüncü köprü, yeni konut alanlarının açılması hangisi halka soruldu?
Kimsenin halkı umursadığı yok.
Peki halk şehirlerimizi umursuyor mu?
Sizce umursuyor mu?

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 İstanbul 'vekaleten' yönetiliyor   / 21-10-2005
 Müzesini arayan şehir!   / 19-10-2005
 'Evrensel barış'ın 'gerçek mimarları'   / 18-10-2005
 Gürtuna-Topbaş savaşı   / 17-10-2005
 Ulu Cami, 'bilim-bürokrasi' kurbanı mı?   / 16-10-2005
 Muhalefetin yeni sesi: Anavatan   / 15-10-2005
 Medeniyetler 'iftar'da buluştu!   / 14-10-2005
 Göztepe'yi bırak, Fatih'e bak!   / 13-10-2005
 Yerel siyasette 'Kadir Abi' formülü   / 12-10-2005
 Bu örgütler ne kadar sivil?   / 08-10-2005
REHA MUHTAR
Cesurca söyleyebilselerdi aşklarını eğer..
Aysun...
MEHMET BARLAS
Bu coğrafyada ille de "Buralı" olmak mı gerekiyor?
İlle...
MAHMUT ÖVÜR
İstanbul'un kaderi kimin elinde?
Şu son günlerde...
SAVAŞ AY
Döngel Kârhanesi filmi bir gen'a'lev hikâyesi...
HINCAL ULUÇ
Balo maskesiz olsun!.
"Son Orhan Pamuk...
BAYRAKTAR BAYRAKLI
Ekonomik gücün önemi (1)
Mûsâ dedi ki: 'Ey...
Bu Bolton'u orada yeneriz
Bu Bolton'u orada yeneriz
Beşiktaş-Bolton maçı sonrası taraftara umut dağıtmaya gayret eden...
Sandıkta görüşürüz
Sandıkta görüşürüz
Canaydın, "Galatasaray demokratik bir kulüptür. Aday çıkarsa kozumuzu...
Gayrimüslimler adına çanlar çalıyor
Fener Rum Patrikhanesi ile Avrupa Parlamentosu Hıristiyan...
"Ekümenik Patriklik" Türkiye'yi destekliyor
Konferansta konuşan Philadelphia Metropoliti Meniton, kendisini...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu