| |
|
|
Döngel Kârhanesi filmi bir gen'a'lev hikâyesi mi?..
Yıllar önce bir grup Türk gazeteci Azerbaycan'a gitmiştik. Bakü yakınlarındaki bir köyde öğle yemeğine konuk ettiler bizi. Yemekler anne elinden çıkmış gibi lezzetli ve ev sunumu içinde geliyordu masaya. Dantelli tabak altlıkları, elle koparılmış ekmekler falan filan. Sorduk: - Kim yaptı bu güzel yemekleri? Davet sahibi az ötede oturan kızları işaret ederek güldü: - Şurada toplaşmış duran gaşeng (güzel) bacılarımız kotardı. Sonra seslendi o genç kızlara: - Dalda ( yanda) durmayın. Kabağa (öne) gelin. Konahlarımız (misafirlerimiz) görmek isteyir hamınızı (hepinizi). Kızlar gülüşerek geldi, selamladı bizi. En kıdemli meslektaşımız Ergin Abi sordu: - Ellerinize sağlık evlatlarım. Siz öğrenci misiniz? Yanıt hemen ön tarafta duran genç kızdan geldi: - Yoh... Biz kerhanede çalışıyoruz. Masaya bomba düşmüş gibi oldu o an. Şaşkınlık, utangaçlık, yüz kızartısı, morartısı, öksürüp tıksırma seansları, şaşkınlığımız... Meğer yemek yediğimiz yerin hemen arkasındaki iplik fabrikasının işçi kızlarıymış hepsi. Necef'in zekâsı Döngel Kârhanesi adlı filmin çekildiğini duyunca aklıma o gün geldi. Özellikle komedide bütün zamanların en zeki en yaratıcı, en haso kalem ustası kadın yazarlarımızdan Necef Uğurlu yazmış hikâyeyi. Daha filmin adını koyarken yaptığı numarayla da belli etmiş marifetini Necef kardeşimiz. "E" dememiş, "A" demiş, 'Kâr getiren hane'den mülhem; Kârhane yapmış sözcüğü.
Beyaz Hoca faktörü Zekeriya Beyaz Hoca da filmin konuk oyuncularından. Onun böyle bir kurdelede yer alması zaten darda olan başını daha da daraltmış olmalı ki hoca bir iki mızmız yapmış, "Adımı ve planlarımı atın" filmden demiş. Öyle şey olmaz elbette. Başından kabul edip oynayıp sonra mızıkmak olmaz. Bazı filmler kaldırabilir ama bazen de tek kare atarsan hikâye çökebilir.
Metin Akpınar ve Ahmet Bence Beyaz Hoca gönül rahatlığı içinde beklesin, hatta gidip halkla birlikte filmi seyretsin. Onu kötü duruma düşürmeyecek kadar sağduyulu insanlar var kadroda. Metin Akpınar, Ahmet Uğurlu gibi ahaliyi, harsı, örfü, adeti ve ille de ölçüyü çok iyi bilen toplum mühendisleri var.
Peki ne oluyor? Konusundan da kısaca bahsedersem, hem sinemacı dostlara mini bir destek vermiş olurum, hem de uzatıp işin gazını kaçırmamış olurum. Konu şu: Bir genelev sahibinin bankadan aldığı krediyi geri ödeyememesi nedeniyle banka, geneleve el koyar.
Eğlence tesisleri Daha sonra bankaya fon tarafından el konulmasıyla birlikte, genelev de fona geçer. Ankara, işletmelerden herhangi birinden kar etmenin peşine düşer ve en uygununun "Döngel Eğlence Tesisleri" olduğuna karar vererek, işletmeyi kâra geçirmesi için bir memurunu görevlendirir.
Yolları açık ola Batık işletmeleri kâra geçirme konusunda deneyimli olan memurun, Döngel Eğlence Tesislerinin bir genelev olduğunu öğrenmesi ve burayı "kârhane"ye dönüştürme çalışmaları başlar. Nasıl? Hoş, güzel, komik ve Azeri lehçesiyle "Yahşı" bir muhabbet değil mi? Allah yollarını açık, gişelerini bol etsin.
|