|
|
Kuş gribi diyalogları
- Başlatma kuş gribine Şeyda! Yanıyorum diyorum sana. - Git soğuk duşa gir Cevat. Olmaz diyorum sana. - Olmaz ha! Asıl bu senin yaptığın olmaz Şeyda. Kuşun ötmüyor dedin durdun, bir haftadır kampa girdim. Bal, ceviz içi, kuru incir, fındık, kuru üzüm, şeker sucuğu, fıstık ezmesi, kaymak... Ne buldumsa yedim! Kuş kuşluktan çıktı, F-16 gibi oldu! Gel buraya... - Cevaaaaaattt bıraaaaak!! İmdaaattt! - Kaçma Şeyda!! Kaçmaaaaaa!!!
***
- Allah seni bildiği gibi yapsın Şerafettin e mi? Ne bunlar ha? Ne bunlar?! - Sus be kadın. Kırk yılın başı elimiz kolumuz dolu eve geliyoruz, gene yaranamıyoruz. Sen değil misin "Bir günden bir güne bu eve bir şey getir kafamı kesicem" diyen? - Bunları mı getir dedim sana be adam?! Kuşbaşı et, kuş gözü baklava, kuşburnu, kuş üzümü... - Yüzüne dizine dursun Cavidan. Daha ne diyeyim ben sana bilmem ki?! Yok anacım, ben eve kuş sütü getirsem gene yarananam sana. - Bak hâlâ ne diyor ya?! O kuş sütlerinde boğul inşallah!!
***
- Şevket abi, nasıl olmuş dükkan? Kümesler de arkada. - Münir iyi olmuş hoş olmuş da, bizim burada satış yapabileceğimizden emin misin? - Neden yapamayalım abi? Gör bak, memleketin tavuk kralı olucaz. Hey yavrum be! - Oğlum, millet kuş gribi yüzünden şehrin göbeğinde satamıyor tavuğu, bu kuş uçmaz kervan geçmez yerde nasıl satıcaz? - Ah benim Şevket abim, sorusunu sorarken farkında olmadan cevabını da verip beni yormayan abim. Bak ne güzel dedin; kuş uçmaz kervan geçmez. Kuş uçmayan yerde bizim tavuklara hangi kuş gelip de grip bulaştırır abi? - Bu mu yani Münir? Bu mudur bunca parayı Allah'ın dağına gömmemizin sebebi? Kuş uçmuyormuş! Sen varken başka kuşa ne gerek var Şevket! Kuş beyinliler kralı Şevket!
***
- Abiiii... - Ne var lan Arif?! - Abi şimdi biz bu camdan piliçlere bakıyoruz ya! - Bakıyoruz ne olmuş? Daha iyi bir fikrin varsa onu yapalım? Paramız yok anca böyle vitrin camından bakıp yalanıyoruz işte. - Yok tamam da bu kuş gribi meselesi var ya?! Acaba diyorum, bakmakla da geçer mi? - Anaaaa!! Doğru dedin lan Arif! Ne yapsak ki? - Gel abi en iyisi şu iskendercinin camından bakalım. - Kırmızı et de zararlı be Arif! En iyisi gidip şu sulu yemeklere bakalım. - Doğru dedin abi. Ne varsa yine sebzede var valla.
***
- Kardeşim ne yapıyorsun sen ya? - Ne yapıyorum ki abi? - Bi de soruyor, tabak tabak hapı niye atıyorsun kardeşim sokağa? - Ben sokağa atmıyorum ki abi, kuşlara atıyorum. Al bi tabak da sen at abi. - Haydaaaa... Eskiden yem attırılırdı bu adet yeni mi çıktı? - Evet abi bu hapların hepsi grip ilacı. Kuş gribi geldi böyle oldu. Millet de sevdi. Renkli renkli haplar. Böyle daha güzel değil mi abi?! Vereyim mi bi tabak ha?! İstersen para da verme, maksat güvercinler ölmesin abi!
|