Mesele, adalet duygusu
"Milli" olmasıyla, böyle büyümesiyle elbette övünç de duyulabilecek "ticari" bir kurumun "iç yüzü"ne ilişkin bir şeyler yazarken... Aslında onunla gururlu ve mutlu olması gerekenlerin önemli bölümünün nasıl da şikayetçi ve mutsuz olduklarını, adalet aradıklarını, yani arayamadıklarını fark ettim. Ve yazmaya, aktarmaya çalıştım. Şimdi özetliyorum: Anketlerde halkın en güvendiği kurum olarak Türk Silahlı Kuvvetleri çıkarken, ordu mensuplarının önemli bir kısmı, kendi "sosyal güvenlik" kurumları OYAK'a güvenmiyor. Elbette mutlu olan vardır ama... OYAK'ın "ticari rekorlar" kırdığı şu günlerde, onlar, özellikle astsubaylar bu sistemi adaletsiz buluyor. Yönetim Kurulu Başkanı, Genel Müdür "Üyeler arasında eşitlik esastır. Bireysel eşitlik, kaynakların adil dağılımı prensiptir" diyor ama bu "az-subay, çok-üye, hiç-yönetici"ler, ordudaki hiyerarşinin aynen sosyal güvenlik kurumuna yansımasını adil bulmuyor!
1. OYAK Kanunu Madde 16, "Kurumun yönetim ve denetleme kurulunda, iştiraklerinde vazifelendirilecek subay ve askeri memurlar" diyerek, astsubayları bu tanıma ve yönetim kadrosuna almıyor. 2. Oysa, OYAK'a maaşlardan aktarılan yüzde 10'ların ve bu şekilde oluşan fonların yüzde 60-70'i astsubaylardan. 3. Oysa, OYAK üyeleri tanımlanırken, "astsubay" ayrı bir kategori. 4. Zaten lojman, orduevi gibi sorunlara canı sıkılan, hele hele, üniversite bitirse dahi 1'inci derecenin 4'üncü kademesine alınmayan tek memur grubu olan, emekliliğini bir subayla aynı derecede hak etmesi yasak olan astsubaylar, OYAK'tan yana çok dertli. 5. 9 yıl 9 ay OYAK'a yüzde 10 ödeyip TSK'dan ayrılmak zorunda kalan birisine bir bardak su bile verilmemesi, çünkü 10 yılı doldurmamış sayılması ve o kadar yıllık kesintilerinin içeride kalması büyük haksızlık sayılıyor. 6. OYAK'ın fonları subay, astsubay ve sistemdeki emeklileri tarafından oluşturulduğu halde, insanlara hak ettikleri kendi paralarının, evrensel adıyla "tazminat" değil de, "emeklilik yardımı" filan denerek, sanki "lütuf ve yardım"mış gibi verilmesi alınganlık yaratıyor. 7. Kimileri, banka kredisi, nakliye şirketi gibi mevzularda da OYAK'ın piyasadan farklı olmadığından yakınıyor. 8. OYAK'tan yararlanmak için asgari hizmet süresi 3 yılken, yedek subaylardan yüzde 5 kesilmesi ve kanuna göre geri ödenememesi, ticari bir şirket adına bir nevi "el koyma" olarak niteleniyor. 9. Astsubaylardan daha "ast" mutlusu, daha "üst" mutsuzu, "uzman erbaşlar". Statüleri belirsiz, güvenceleri güvencesiz, gelecekleri muğlak bu "profesyonel ordu" denemesinin fertleri, anladığım kadarıyla kan ağlıyor. Onlar OYAK'tan dolayı mutsuz olabilecek kadar bile mutlu olabilme umutlarını yitirmiş. 10. Bu ülkede, en az tartışılan kurumun Türk Silahlı Kuvvetleri olması, OYAK gibi bir kurumun, adaletsizliklerin, TSK içinde "hiç tartışılmaması"nı garanti etmiyor. 11. Türkiye'deki tuhaflık; asker oldukları kadar insan olan, bir o kadar baba, oğul, aile olan, geçinmek, mutlu olmak ihtiyacı duyan, adalet duygusu arzulayanların bu tartışmalarının, bu dertlerinin, kendilerine değer verilmesi taleplerinin "hiç yansımaması". Binlerce insanın sorununu, konuştuğunu yazabilmek için "çok cesur olmak gerektiği"ni bana kendileri söyleyip durdu: "Büyük bir tabuyu yıkmaya çalışıyorsunuz... Bir Çin Seddi'ni aşmaya uğraşıyorsunuz... Cesaretiniz bizi umutlandırdı... Ölmeden bu yazıları da gördüm ya... Ömür boyu hatırlayacağız... Umarım bir duvar yıkılır". Görev başından hep birlikte arayanlar da dahil. 12. Elbette her sistemin memnunu da vardır. Dün bir mailde, beni de, ama en çok TSK'nın kimi mensuplarını aşağılayarak, "Yanlış bilgilerle, önyargı ve komplekslere sahip insanların sözde uğradığı haksızlıklara köşenizde yer verip toplumun yüzde 99.9'unu ilgilendirmeyen bir konuda cılız ve belki de ....... kaleminizle gündem yaratmaya çalışıyorsunuz. Köşenizde bol ekstralı günler" diyordu, yıldızları ve noktaları seven bir OYAK beyi. Nedense hep böyle denir! Kompleksli misiniz hakikaten? Yoksa beni komplekslerinize mi alet ettiniz! Yine görüşmek üzere.
|