|
|
Medeniyetler 'iftar'da buluştu!
AK Parti'nin ve Genel Başkanı Başbakan Tayyip Erdoğan'ın siyasi yürüyüşü değerlendirilirken, sık sık şanslı oluşundan, konjonktürün önünü açtığından söz edilir. Oysa bunun böyle olmadığını, dün Grand Cevahir Oteli'nde düzenlenen iftar yemeği bir kez daha gösterdi. AK Parti ve kadrolarının iktidar olması, son üç yılda 'sessiz devrim'lere imza atması ve 3 Ekim'de AB ile Türkiye arasında müzakereleri başlatması şansla konjonktürün sunduğu olanaklarla ve 'dış güçler'in teveccühü ile açıklanamaz. Beğenin veya beğenmeyin, tüm bu gelişmelere damgasını vuran siyasi bir duruş ve o duruşu hayata geçiren siyasi kadrolardır. Dünkü iftar yemeği de bu 'siyasi duruş'un bir ürünüydü. AK Parti İstanbul İl Başkanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu ve örgütünün, 'Kapılar Açılıyor, Medeniyetler Buluşuyor' adıyla düzenledikleri gece bu anlamda iyi düşünülmüş bir geceydi. Salondaki her şey 'çağdaş' bir anlayışla düzenlenmişti. Bir yanda AB fikrinin öncü ülkesi Almanya'nın Başbakanı Gerhard Schröder, yanı başında o birliğe girmenin eşiğindeki Türkiye'nin Başbakanı Tayyip Erdoğan. Diğer masalardaki 'inceliği' fark etmemek de mümkün değildi. Sanatçısından işadamına, dini liderinden siyasetçisine, türbanlısından başı açık olana, her masa hem Türkiye'nin hem de AB'nin ortak buluşma noktası 'farklılığın' muhteşem bir yansımasıydı. Aynı zenginlik ve çeşitlilik Mozart'la tasavvuf müziğinin bir araya getirilmesiyle de gösterildi. Gecenin ilk konuşmasını ev sahibi AK Parti İstanbul İl Başkanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu yaptı. Ardından kürsüye Başbakan Tayyip Erdoğan çıktı. Erdoğan, Türkiye'nin AB yolculuğunu anlatırken, o geceye de özel vurgu yaptı: "Bu gece artık ebedileşti. Burada gelecekteki birlikteliğimizin küçük bir örneği yaşandı." Ve Alman Başbakanı Schröder... Sessizce çıktığı kürsüde, anons edilince dakikalarca alkışlanması anlamlıydı. Alman Başbakan'ın önce Türkiye Arnavutluk maçının 1-0 olduğunu söylemesi, ardından Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Türkiye-AB ilişkilerindeki katkısını belirtip, "Şimdi alkışlayabilirsiniz" demesi salondaki sıcaklığı bir kat daha artırdı. Ortaya çıkan manzara her açıdan çarpıcıydı. Muhafazakâr eller 'Çağdaş Türkiye' fotoğrafına yeni renkler katmıştı. Dahası Türkiye'nin muhafazakâr partisi ile Almanya'nın sosyal demokrat partisi el eleydi ve bir anlamda 'Medeniyetler Buluşması'nın provası yapılıyordu. Masalardaki konuşmalar da bu çerçeve üzerineydi. Bulunduğum masada yanı başımda İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı ve Fener Rum Patriği Bartholomeos vardı. Türkiye AB ilişkilerini nasıl gördüklerini sordum. Ortak düşünceleri, 'Türkiye'nin olumlu bir yolda ilerlediği' doğrultusundaydı. Kısaca AK Parti'nin Mozart'lı iftarı, AB ülkeleri açısından bir jest olarak nitelenebilir, ama bizim için 'Avrupalı Türkiye'nin doğuşuna işaret ettiği kesin.
|