Masal kahramanı günlükleri 3
Altın Yumurtlayan Tavuk Haaapşşuuu!! Sen de gör sevgili günlük, Anlayacağın gibi fena halde gribim. Kuş gribi mi oldum şu an bilmiyorum ama umarım öyledir. Zira yakında zaten ölücem. Daha doğrusu öldürülücem. Bak buraya yazıyorum, katilim şu sahibim olacak hıyardır bilesin. Geçen gün ne duydum biliyor musun? Benim salak sahibim karısıyla konuşuyordu. "Ben bu tavuğu kesicem. Kimbilir içinde kaç tane daha altın yumurta vardır? Böyle her gün bir tane yumurtayla olmuyor bu iş" diyordu. Sanıyor ki içimi açınca bir anda kuyumcular çarşısına girecek. Bu insanoğluna hakikaten yaranılmaz kardeşim. Adama her gün altın yumurtluyorsun gene gözü doymuyor. Ben de dedim ki, hazır bu kuş gribi dalgası çıktı, bir an önce ben de yakalanayım şu gribe. Bu salak da beni bilmeden kessin. Kesince ne yapacak? İçimde altın olmadığını görünce beni çiğ çiğ yiyecek. Böylece bana yaptığının cezasını da çekecek. İyi hoş da bu merete de bulaşılmıyor öyle ha deyince be günlük!! Sabahtan akşama çevre kümesleri gezip öpmedik tavuk hindi bırakmadım ki bana da bulaşsın bu kuş gribi, yok. Damlara çıktım belki bir iki leylekle takılırım da geçer diye, yok.Leylekler gitmiş. Ola ola bildiğin uyuz gripten oldum bu arada. Soğukta o kadar gezersen olacağı da bu zaten. Kuşlusundan eser yok. Eee altın yumurtlayan bünye de tavuklar hindiler gibi dayanıksız olmuyor demek ki. Ne yapsam bilmiyorum ki?! Bir yolunu bulup Manyas Kuş Cenneti'ne gitmem lazım. Yoksa sahibim olacak aç gözlü beni hakikaten kuş cennetine yollayacak!!!
Rapunzel Sevgili günlük, kusura bakma sana yazamadım ne zamandır, 'kafamı kaşıyacak vaktim yoktu' demeyi çok isterdim ama asıl kafamı kaşımaktan sana yazmaya vakit bulamadım. Neden? Yıllar yılı benim salak prensim tutunup da yanıma gelebilsin diye uzattığım saçlarım kir içinde de onun için. Bu kadar uzun saçın bakımı kolay mı? Yıkamak bir dert. Gölet lazım bu kadar saçı yıkamaya. Hadi yıkadın diyelim, kuruyana kadar mevsim geçer valla. Kulenin tepesinde oturup prens beklemekten kuaföre de gidemiyorum, saç kremi alamıyorum. Haliyle saçı börtü böcük bürüyor. Bit olsa iyi geçende saçın içinden tapir çıktı. Tapirin ne işi var saçımın içinde diye depresyona girdim. Saçlar dökülmeye başlamasın mı? Üstelik tam prens efendi saçlara asılmış yukarı çıkarken başladı. Zaten güçsüzleşen ve dökülmeye yer arayan saçlar prensin elinde kalınca, çocukcağız 30 metreden yere çakıldı. 'Kırk yılda bir adam bulmuştuk o da gettiii' diye az ağlamadım. Ama dersimi çıkardım, kuleye asansör yaptırıyorum, saçları da Gülben Ergen modeli kestiriyorum. İlk gelecek prens rahat etsin. Ah ulan ah, gidiyor güzelim saçlar. Ne şampuan reklamlarından teklifler aldım da gitmedim. Sırf masal bozulmasın diye. Ahenkle dans etmek neymiş cümle aleme gösterecekti saçlarım ama olmadı! Yoksa ben istemez miydim, saçlarımı şöyle bir savurayım da erkeklerin hayran bakışları arasında otoparkta boş kalan yere arkadaşımın arabasını park etmesine yardım edeyim. Bir yandan da düşünüyorum, ne uzatıp duruyorum ki saçları? Prens yanıma çıkıp da ne olacak sanki?! Bir iki sene gül gibi geçinicez. Sonra bulacak bir yelloz beni aldatacak. Ben saçlarımı uğruna süpürge ettiğimle kalıcam. Yok yok kesiyorum ben bu saçları işte o kadar!
|