Faiz indirimine bakış
Merkez Bankası'nın Para Politikası Kurulu, bu ay yaptığı toplantıda gecelik borçlanma faiz oranlarını yüzde 14,25'den yüzde 14'e indirdi. 0,25 puanlık düşüş piyasalar için sürpriz olmadı . Bekleyişleri ve istekleri doğrultusunda bir karardı. Merkez Bankası'nın bu indirime, muhafazakar bir yaklaşımla karar verdiği yaptığı açıklamadan anlaşılıyor . Yayınladığı "Eylül Ayı Enflasyonu ve Görünümü" raporunda, önümüzdeki yıl fiyatları etkileyebilecek faktörleri sıralarken, faiz indirimi yapmakta zorlandığı açıkça belli oluyor. Enflasyon eğilimleri hala yüksekken, hizmet sektöründeki katılıklar devam ederken ve petrol fiyatlarının ikincil etkisi konusunda belirsizlikler sürerken, bu kararı AB ile müzakerelere başlanmasının enflasyonist bekleyişleri olumlu etkilemesi nedeniyle aldığını açıklamalarında belirtiliyor. Kararı irdelerken iki hususu ayrı ayrı ele almak gerekiyor. Birincisi, kararın sinyal etkisi, ikincisi ise düzey etkisi.
Sinyal etkisi Enflasyonu hedefleyen merkez bankaları açısından, alınacak faiz kararlarının sinyal etkisinin çok daha önemli olduğunu biliyoruz . Merkez bankalarının faiz aracını kullanarak, bir yıl sonraki yatırım, üretim ve tüketim kararlarını etkileyerek fiyat istikrarını sağlamasının yolu buradan geçiyor. Faizi değiştirerek veya sabit tutarak verdiği sinyaller ile enflasyonist gelişmeler ve bekleyişler konusunda fikrini, piyasalara yansıtıyor . Kredibilitesinin yüksekliği ölçüsünde onları etkiliyor. Bu açıdan baktığımızda, 2006 yılı için hedeflenen enflasyon oranı olan yüzde 5'i tutturmada bir çok riskler bulunduğunu biliyoruz. Petrol fiyat artışları, son 12 ayda, TÜFE'ye 1,5 puan gibi beklenenden daha düşük bir etki yapsa da, 2006 yılında bu etkinin artacağını bekliyoruz. Öte yandan, iç talep hala canlı. Konut inşaatlarının artışı ile iç talep daha da canlanacak. Önümüzdeki yıl, döviz kuru değişimlerinin ve verimlilik artışının enflasyonu aşağıya çekmedeki katkıları çok daha az olacak. Kanımca, bu durumda faiz oranını indirmek doğru olmazdı. Hatta 0,25 puan arttırarak yukarıdaki risk sinyalleri verilmesi gerekirdi diye düşünüyorum.
Düzey etkisi Buna karşı, düzey etkisini dikkate aldığımızda, alınan kararın doğru olduğu kanısındayım . Nedeni ise, halen yüzde 8,5-9,5 oranlarında bulunan reel faizlerin, "makul" sayılabilecek yüzde 6-7 seviyesine çekilmesi için gecelik faiz oranını düşürülmesi gerekiyor. Bunu daha önceki dönemlerde, biraz da yüksek oranlarda, yapabilseydik, sinyal etkisini daha da güçlendirebilecektik. Şunu unutmayalım. Enflasyonu yüzde 50-60'lardan yüzde 10-20'lere indirmek, belirli şartlara uyulursa, kolaydır. Oysa, yüzde yıllık 7-8 oranında süre giden bir enflasyonu yüzde 4 veya 5'lere indirmek oldukça zordur. Hele bu düşük oranları hedefleyip tutturamama ise ayrı bir sorundur. Bu nedenle, düşük bir enflasyonist ortamda gecelik faiz oranlarını değiştirirken çok daha dikkatli olmak açıkça ortadadır.
|