kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
  » Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Teknoloji
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Ali Poyrazoglu @ SABAH
 

Zihnimizin müzesi

Zihin arada bir kendine ziyafet çeker. Anımsama ziyafetleri. Ayin düzenler geçmişe doğru; keyifli gezilere çıkar; bir kişi için düzenlenmiş özel yolculuklardır bunlar. Zihnin bu yolculukta kullandığı teknik, resim yapma ayininin tekniklerine benzer. Evet zihin ayin düzenler, geçmişe bakar; geçmişin resmini yapar yeniden ve bu keyfi sürekli yaşar... Kimi zaman uzun, kimi zaman da iki saniye süren yolculuklardır bunlar. Zihin bazen boyar, bazen çizer, bazen kolaj yapar. Bu kadarla yetinmez, bazen 'küfi yazısı' tekniği kullanır ya da coşar iyice 'kum resmi' yapar. Eh anlatalım bunların da neler olduğunu bari... Efendim küfi yazısı 8. yüzyılda kurulmuş bir Arap kenti olan Küfa'da ortaya çıkmış hat sanatında kullanılan bir yazı türüdür ki, yazıyı dökmesi büyük hüner ister. Arap yazısının yalnızca bir yazı olmaktan uzaklaşarak bir sanat dalı haline gelmesinde büyük önemi vardır. Küfi'nin en büyük özelliği yazının daire, doğru, dikdörtgen gibi geometrik biçimlere indirgenmiş oluşudur... 'Süslü küfi' diye adlandırılan türü, özellikle, mimari bezemede önemli yer tutmuştur. Evet efendim, zihin bu geometrik tekniği kullanır kendi resimlerini çizerken, hatta 'kum resmi' tekniğini bile dener. 'Kum resmi' Amerika yerlilerince yaygın biçimde yapılan ve büyüsel işlevi olan bir tür resimdir ki akıllara sezadır. Düzeltilmiş kum zemin üzerine bir değnekle açılan yuvalara renkli kumlar doldurularak yapılır. Büyü töreni bittikten sonra silinir ve ortadan kaldırılır. Evet efendim, zihin zaman zaman 'kum resimler'i yapar, özel büyü törenlerinden sonra siler, her şeyi ortadan kaldırır.

YAŞAM BİR KOLAJ SANATIDIR
Aslında yaşam da bir tür kolaj yapma sanatı değil mi? İster istemez yaşadığımız anlardan, olaylardan bazıları bilinçaltımızda daha derin izler bırakıp köşe başlarına yerleşiyor. Bir kısmını biz yerleştiriyoruz oralara büyük bir özenle; çünkü onlar bizim için çok özel ve çok önemli. Bir kısmı da biz farkına bile varmadan özel çerçevelere yerleşip bilinçaltımızın resim galerisinde duvarları dolduruyor. Ondan sonra, habire kendimiz dolaşıyoruz bu garip sergiyi; gittiğimiz her yere, ulaştığımız her yaşa taşıyoruz yanımızda. Arada bir kapıyı aralayıp başkalarına da izlettiriyoruz bu 'çok özel' sergimizden bazı tabloları. Sevdiklerimiz de var aralarında bu tabloların, nefret ettiklerimiz de. Bu galeride her şey biriktirilebiliyor. Belki de, çok şahsi bir müze oluşturmak da diyebiliriz bu garip oyuna; tıpkı Rönesans döneminde Avrupa soylularının oluşturduğu 'kunstkammer'ler gibi. Avrupa soyluları o dönemde sanat yapıtlarından, bitki, mineral örneklerine, ağaç köklerine, fosillere, hayvan iskeletlerine kadar her türlü ilginç nesneyi içeren koleksiyonlar oluşturmuşlar. Bu koleksiyonları barındıran mekanlara Almanya'da 'kunstkammer- sanat odası' adı veriliyor. Siz şimdi bir yandan okuyorsunuz, bir yandan da "Yahu hepimizin evindeki tavan araları düzensiz birer 'kunstkammer'miş de bizim haberimiz yokmuş" diyorsunuz. Bilinçaltındaki galerinin kapıları bilincin yardımıyla aralandığında sanatsal yaratma süreci başlamış demektir. Yeteneğiniz ve sabrınız varsa bilincin itici gücüyle herhangi bir yapıta dönüşebilir bu süreç; isterseniz ve de çok okuyup araştıracak kadar sabırlıysanız, 'toplumsal bilinçaltı'- na doğru bir zihinsel yolculuğa da çıkıp yaşadığınız ülkenin görünmez müzesinde kapanış saatine kadar dolaşabilirsiniz. Her seferinde bu dolaşmaların sonunda ister bireysel ister toplumsal bilinçaltının haftanın 7 günü 24 saat açık olan müzesinde bir dolaşın, dışarı çıktığınızda birbiriyle ilgisiz, ilintisiz gibi duran bir sürü imgenin bir araya getirilmesiyle ortaya çıkmış bir yorganın sıcaklığı sarar zihninizi. Oturduğumuz yerde çıktığımız bu yolculuklar yaşamımızı tekdüzelikten uzaklaştırmak için bulduğumuz iki yoldan biridir. Öbürü sizce, 'NE?' İyi yolculuklar...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Oyuncak sarışın kız   / 24-09-2005
 Leydi Bıdık İstanbul'da   / 17-09-2005
 Özerk Ayvalık'ın kültür mirası   / 10-09-2005
 Siz olsaydınız ne yapardınız?   / 03-09-2005
 Zihnimizin müzesi   / 27-08-2005
 Kardelenler açıyor   / 20-08-2005
 Kurulu düzen hapishanesinden firar   / 13-08-2005
 Hep aşk yüzünden   / 06-08-2005
 Düş gücü ustaları merhaba...   / 30-07-2005
 Barbarları bekleyenler   / 23-07-2005
    Cumartesi Yazarlar
  » Güncel
    Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
BALÇİÇEK PAMİR
Yalan söylüyorum, alınma
Derin bir nefes alıp bir süre...
ALİ POYRAZOĞLU
Tiyatro mucizesi...
Her sabah oturup sorarım kendime "ne...
FİLİZ AKIN
Herkesin okulu özeldir
Ankara Koleji hazırlık bölümüne...
SUNAY AKIN
Adımızdan da önce
Birisi karşınıza çıkar da, "Atın kim?"...
AYŞE BRAV
Namus abideleri
Erkeklerin kadınları aldattığı hikayeler...
PROF. DR. BENGİ SEMERCİ
İğneden korkulur mu?
"Yaramazlık yaparsan sana iğne...
Kebap deyince akan sular duruyor
Gazeteci-yazar Hıncal Uluç tam bir kebap tutkunu. Kebaba düşkünlüğü, eti ancak...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.