kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
  » Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Teknoloji
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Ali Poyrazoglu @ SABAH
 

Kurulu düzen hapishanesinden firar

Olduğu yerden uzağa gitmek için tatile çıkar insanlar. Alışkanlıkların, günlük yaşamın cenderesinden kurtulup kafalarına göre takılabilmek için seferberlikler ilan ederler... Kimi yazın kimi kışın tüymeyi dener kurulu düzen hapishanesinden... Binde biri yırtar. Kurulu düzenden dışarıya tünel kazar; kaçar gider. İzini kaybettirir. Binde birin dışında kalanlar tıpış tıpış döner. Ellerini uzatır kelepçeye yeniden, teslim olur can sıkıntısına... Teslim olur tekdüzeliğe... 9'dan 5'e iş, sonra yol, ev, tv, yatak... Sabah kalk, büyük kentin keşmekeşinde düş babam yine yollara. Her gün aynı terane. Geçim sıkıntısına, suratsız patrona, lanet müdüre, sıkıcı çalışma saatlerine hep tatil hayalleri kurularak katlanılır.

İŞTEN NEFRET EDENLER
"Ah bir atayım kendimi deniz kenarına... Şöyle güneşin güneşin altına serilip kemiklerimi dinlendireceğim lan... Yataktan plaja, plajdan yatağa hep yatacağım..." Çoğumuz birtakım işleri yapar, onun içinde debelenir dururken de yaptığımız işten sıkılır hatta nefret ederiz. İşimizle kurduğumuz tatsız ilişkiyi özel yaşamımıza yansıtır, evdeki hayatımızı da cehenneme çeviririz. Soluklanmak için de hep tatil hayalleri kurarız. Haftasonu, hiç olmazsa iki günlüğüne, başka biri olabilmek... 'Ben de varım' diyebilmek, kendini farketmek ve ettirebilmek için çeşitli tatil hobileri icat eder dururuz. Yan uğraşlarımızın da asıl uğraşlarımız kadar önemli olduğunu aklımıza bile getirmek istemeyiz.

DÜZEN TUTSAK EDİYOR
Kurduğumuz her düzen bir süre sonra bizi emiyor. Bizim kurduğumuz ev, iş, yaşam biçimi düzenleri, bizim iktidarımıza başkaldırıyor; gücü ele geçiriyor... Bizi tutsak kılıyor. Bu tutsaklıktan kurtulmanın tek çaresi, işe, aşka, ilişkilere, kendine, sevdiklerine hergün yeni bir heyecanla başlamanın kişiye özel yolunu bulmakta gizli. Kendimizi içine tıktığımız düzenlere hayranlık duyarak ıskalıyoruz yaşamı. O kadar bayılıyoruz ki bize önerilen yaşam biçimlerine, hemen içine yerleşip sefasını sürmeye başlıyoruz... Üstelik başkalarının da bizim gibi yaşamasını arzuluyoruz. Bana benzeyen, benim gibi yaşayan ne kadar çok olursa o kadar uzaklaşırım yalnızlıktan. Bu yanılgı bireyi daha büyük, daha kalabalık yalnızlıklara sürüklüyor...

TATİL İLAÇ GİBİ
Bunaldık mı da gelsin tatil... Her derde deva... Kendimizi değil, kafamızın içindekileri gezmeye götürüyoruz... Güneşin altında uyumalarını sağlayıp, daha da güçlendirip dönüyoruz... Bıraktığımız yerden yeniden başlıyoruz. Ama yaşamı sürekli bir tatile çevirme rüyası hep kafamızın içinde... Çoğumuz yaşamı bize sunduğu binbir mucizenin tadını çıkarıp, sürekli bir tatile dönüştürmekten korkuyoruz. Üstüne bastığımız ve çok sağlam olduğunu düşündüğümüz bütün düzenlerin altında milyonlarca tünel kazılıyor. Yere kulağınızı dayarsanız, sesleri duyacaksınız. Sürekli tatile geçiş yapabilmeniz için, toprağın üstüne uzanıp aşağıdan gelen seslere kulak vermek gerekiyor. Sonra sırtüstü yatıp güneşe bakarsınız. Evet efendim, her şeyi iyileştiren, tenimizi, düşüncelerimizi ısıtan güneşe bakıp yaşamın en önemli sorusuna cevap üretmek zorundayız. En önemli uğraşımız bu olmalı... "Yaşamımı sürekli bir tatile nasıl dönüştürebilirim? Yaptığım işi nasıl daha çok eğlenerek yapabilirim? İşime de kendime de yeni bir bakış açısı getirerek yaşamımı nasıl bir şenliğe dönüştürebilirim?

YENİDEN BAŞLAMAK
Bu soruları yanıtladığınızda güneşin yeniden doğduğunu görürseniz sakın şaşırmayın... Gerekirse çok büyük bir yüreklilikle kendine yeniden başla arkadaş... Yaşama, kendine yeni baştan başlamanın yolunu keşfedenler kurulu düzen hapishanesinden kurtuluyor. İçlerine tıkıldıkları hücrelerin duvarlarını yıkıyor... Güneş doğuyor içlerine... Bırakın doğsun güneş...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Oyuncak sarışın kız   / 24-09-2005
 Leydi Bıdık İstanbul'da   / 17-09-2005
 Özerk Ayvalık'ın kültür mirası   / 10-09-2005
 Siz olsaydınız ne yapardınız?   / 03-09-2005
 Zihnimizin müzesi   / 27-08-2005
 Kardelenler açıyor   / 20-08-2005
 Kurulu düzen hapishanesinden firar   / 13-08-2005
 Hep aşk yüzünden   / 06-08-2005
 Düş gücü ustaları merhaba...   / 30-07-2005
 Barbarları bekleyenler   / 23-07-2005
    Cumartesi Yazarlar
  » Güncel
    Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
BALÇİÇEK PAMİR
Yalan söylüyorum, alınma
Derin bir nefes alıp bir süre...
ALİ POYRAZOĞLU
Tiyatro mucizesi...
Her sabah oturup sorarım kendime "ne...
FİLİZ AKIN
Herkesin okulu özeldir
Ankara Koleji hazırlık bölümüne...
SUNAY AKIN
Adımızdan da önce
Birisi karşınıza çıkar da, "Atın kim?"...
AYŞE BRAV
Namus abideleri
Erkeklerin kadınları aldattığı hikayeler...
PROF. DR. BENGİ SEMERCİ
İğneden korkulur mu?
"Yaramazlık yaparsan sana iğne...
Kebap deyince akan sular duruyor
Gazeteci-yazar Hıncal Uluç tam bir kebap tutkunu. Kebaba düşkünlüğü, eti ancak...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.