kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Teknoloji
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Gazi Ercel @ SABAH
 

Zoraki evlilik

Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında uzun yıllardır süren inişli çıkışlı dönem, şimdi yerini müzakere aşamasına bırakıyor. Geçmişe şöyle bir baktığımızda geleceğimizi de görür gibi oluyoruz. Başlangıçta bize, "gelin, ille de birliğe katılın" diye ısrarcı olanların tutumlarının, daha sonra nasıl değiştiğine hep birlikte şahit olduk. Hele son dönemlerde, müzakereler başlamasın diye ellerinden geleni yapanların davranış biçimleri de unutulacak gibi değil.
Zoraki evliliğe hazırlandığımız kesin. "Nikahta keramet vardır" dense de, önümüzdeki yılların kolay geçmeyeceğini tahmin etmek hiç de güç değil. Avrupalı bazı dostlarımızın (!) geçen yıl 17 Aralık'ta verilen sözlerden koşullar değişince nasıl vazgeçebildiklerini, "kredibilite" denilen ve batı değerlerinin parçası olan bu kavramı nasıl ayaklar altına alabildiklerini üzülerek izledik.

Başka seçenek var mıydı?

Geçen hafta Washington'da yapılan toplantılar sırasında Brezilyalı bir bankacı ile sohbet ediyorduk. Benzerlikleri giderek artan Türkiye ve Brezilya'nın sorunlarını konuşurken, bana AB'yi kastederek "ne diye bunların arasına giriyorsunuz, Fransızların snop yönetimine nasıl dayanacaksınız, sizi istemeyen kişilerle nasıl beraber yaşayacaksınız?" şeklinde sorular yöneltmeye başladı. Bir bakıma haklıydı. Zoraki bir evlilikte, birbirini sevmeyen çiftlerin dünyayı birbirlerine zindan ettikleri kesindi.
Brezilyalı bankacı dostuma seçeneklerimizi sıraladım. Brezilya'nın bölge ülkeleri ve ABD ile birlikte olmaktan başka bir yolu yok iken, Türkiye'nin jeopolitik bakımdan hassas bir bölgede bulunmasının getirdiği riskleri ve olanakları anlattım. Seçeneklerimizin sayısı çok gibi görünürken, aslında hareket alanımızın ne kadar dar olduğunun altını çizdim.
AB'den başka alternatiflerimiz tabii ki vardı. Güneyde Müslüman ülkelerle, kuzeyde Rusya veya ABD- İsrail ile ortaklıklar kurabilme olanaklarımız her zaman mevcuttu. Hiçbir bloğa dahil olmadan yaşamayı da bunlara ekleyebilirdik. Ancak, AB'nin yaşam düzeyini ve yaşamın kalitesini yükselten ortam bunların hiç birinde yoktu. Avrupa Birliği, zengin bir ülke olmayan Türkiye'nin 2025 yılında 90 milyona erişecek yurttaşlarına aş, iş ve insanca yaşama olanağını sağlama açısından, mevcut seçeneklerin içerisinde en iyisiydi. Biz de, bu nedenle şansımızı zorluyorduk.

AB'nin de seçeneği yok

Bu zorlamada bize omuz verenler de vardı. Bunlardan birisi ABD yönetimiydi. Reagan, Bush, Clinton ve W. Bush 1990'lı yılların başından bu yana Türkiye'nin AB üyeliğini, Irak krizi sırasında oluşan soğukluk dönemi hariç, devamlı olarak destekledi. Son günlerde ise, normalleşme işaretleri veren Türk-Amerikan ilişkileri çerçevesinde, ABD'nin Avrupa Birliği nezdindeki sessiz ve fakat yoğun çabaları bu desteğin kaybolmadığını bize işaretledi. Bu yoğun çabayı seslendirenler ise, ABD ile birlikte bizi omuzlayan İngiliz yönetimiydi. Böylece Avrupa, Türkiye'nin giderek artan jeopolitik öneminin bedelini, onunla zoraki bir evlilik yaparak ödüyor.
İleriye baktığımızda, bu evliliğin sıkıntı ve sancılarının kuşkusuz ortaya çıkacağını görüyoruz. AB ile müzakerelere başlamaktan en fazla yararlanacak olan ülkemizin, sakin, kararlı ve emin adımlarla bu yolda yürümekten başka seçeneği de yoktur.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Mortgage şeffaflaştıracak   / 01-10-2005
 Şokların etki süresi kısalıyor   / 30-09-2005
 IMF Dünya Bankası toplantıları başlıyor   / 23-09-2005
 20 milyar dolar gelirse   / 21-09-2005
 Sermaye mi kredibilite mi?   / 19-09-2005
 Martin Wolf ve döviz rejimi   / 16-09-2005
 Enflasyon düşünce Tüpraş'ın değeri ortaya çıktı   / 14-09-2005
 Enflasyon hedeflemesinde seçim yapılmalı   / 12-09-2005
 Basel II karşısında KOBİ'ler ne yapmalı?   / 10-09-2005
 Basel II ve KOBİ'ler   / 09-09-2005
ABDURRAHMAN YILDIRIM
Piyasalar için artık AB değil dıştan gelecek para...
GAZİ ERÇEL
Zoraki evlilik
Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında...
GÜNTAY ŞİMŞEK
17 Aralık'ta ne yaşanmıştı?
Türkiye'nin Avrupa Birliği...
On binler 'barış' için koştu
'Dünyada Barış İçin' sloganıyla düzenlenen 27. Kıtalararası Avrasya...
İngiliz kızı sel aldı
Gümbet'teki Kanlı Dere yarım saatlik sağanakta taştı, evler su...
İçimizdeki şiddet duygusunu ancak adaletle bastırabiliriz
İçimizdeki şiddet duygusunu ancak adaletle bastırabiliriz
Adli psikiyatri uzmanı Doç. Dr. Cem İncesu uyarıyor: "Toplum...
AB'ye girelim ama kararlı davranalım
AB'ye girelim ama kararlı davranalım
TNS tarafından SABAH için yapılan kamuoyu yoklamasına göre, Türk...
IMKB
E: 33.333 D:% -0,19
DOLAR
S: 1,347 D:% 0,000
EURO
S: 1,623 D:% 0,000
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu