| |
Onlar söyleyemiyor ben söyleyeyim bari
Hiç kimseyi, neden anlamıyorsun kardeşim, diye suçlamayacaksın. Çünkü anlamak kolay değildir. Üstelik insanların "anlamama" özgürlüğü de var. Birisine, şu meseleyi mutlaka anlamak zorundasın, demek kişisel faşizme girer. Kaldı ki, dünyadaki gelişmeler bazen öyle karmaşık görüntü veriyor ki, insanların anlamakta güçlük çekmesini de anlamak gerekir. Buna bir de her memlekette bulunan, dinsel fanatizm, etnik fanatizm, ideolojik fanatizm falan gibi fanatizmleri eklerseniz, manzara daha da kolay anlaşılır.
Bizim Yabancı Damat dizisi Yunan TV'lerinde gösteriliyor ya, bir grup Yunan fanatiği, bu dizi milletimizi küçük düşürüyor, şeklinde sokaklara dökülüyor. Al sana fanatizm! Vallahi, bizim ulusalcı fanatikler çok daha düzeyli durumdalar, şimdilik! Hatta, geri zekalı Avusturyalı siyasetçilerden bile ilerideler. Siyasette kendine oturacak bir koltuk bulmuş Avusturyalı sözcüye soruyorlar: Türkiye'ye niye taş koyuyorsunuz? Viyana'yı daha unutmadık! Çüşünüz be! Olayın üzerinden 476 yıl geçmiş, daha mı öfke! Fanatizm böyle bir şey işte. Unutulması gerekeni unutmaz, unutulmaması gerekeni de unutur! Saplantı yani! Bir çeşit hastalık.
Bizim yerli fanatikler, en çok yabancı sermayeden kıl kapıyorlar. Kapitülasyonlar, Sevr, emperyalizm falan... Peki, dünya jandarmaları Amerika ile İngiltere, neden yabancı sermaye alan ülkelerin ilk iki sırasında yer alıyorlar. Biri 95 milyar, diğeri 80 milyar dolar yabancı sermaye almış. Tabii ki bu ülkeler, aynı zamanda dünyanın başka ülkelerinde en fazla yatırım yapan ülkeler O zaman, burada emparyalizmden başka bir gelişme var diye düşünmek gerekmez mi?
Bizim ideooloji fanatiklerini en fazla rahatlatacak formül aslında belli... Devletin iç işleyişi, mevzuat yapısı ve bürokrasisi zaten ideolojik diktaya çok yatkın... Sadece iki büyük engel var... Sürekli çıkıntılık yapan özel sermaye ile politik demokrasi O halde önce, özelleştirmelerden vazgeçeceksin, ardından da özel sektörü tamamen devletleştireceksin... Manzara demokratik görünsün diye de, (dünyadaki bütün ideolojik diktatörlüklerin adı bir zamanlar demokratik bilmemne cumhuriyeti değil miydi?) bir siyasi parti kuracaksın...
Bu siyasi parti için elde bol miktarda eleman da mevcut, sıkıntı çekilmez yani... Sendika ağaları, oda ve dernek ağaları, emekli askerlerin bir kısmı, emekli bürokratların bir kısmı, gazetelerdeki devletçi yazarların bir kısmı, eski büyükelçi ve diplomatların bir kısmı, siyasette kendilerine yol bulamamış eski tüfeklerin bir kısmından falan, bir parti kuracaksın... Ortaya da göstermelik olsun diye bir sandık koyup, zoka şeklinde halka sunacaksın, yerse tabii... Böylece sen sağ ben selamet!
AB'yi de unutacaksın Demokrasi zaten dandik bir şey, ikide bir halka gidip seçim yaptırmak zorunda kalıyorsun ve de çeşit çeşit partileri iktidara getirme fırsatı veriyorsun. Halbuki halklar ne anlar, siyasi iradeden ve memleket idaresinden... Kaddafi'nin yaptığı gibi tepeye oturacaksın ve memleketi alıp götüreceksin. Nereye götüreceksen!
|