|
|
Bunun adı aşk!
GAMZE'den sonra sırada Tuğçe var. Şimdi, onu linç etmekle meşgulüz. Neymiş, din değiştirmişmiş! Aşkı uğruna Hıristiyan oldu, adını değiştirdi ya; yakalasalar dövecekler kızı! İyi de, biz alışık değil miyiz bu tür haberlere? Yıllardır Türk erkekleri uğruna dillerini, dinlerini, isimlerini, memleketlerini değiştiren Helgalar'ın, Marialar'ın haberini okumadık mı? Onları bağrımıza basmadık mı? Kızdık mı niye din değiştiriyorlar diye? Ha tabii onlar Türk erkeklerini ve Müslümanlığı seçtikleri için hoşgörülü davrandık! Bir Türk kızı yabancı bir erkeği ve Hıristiyanlığı seçerse yargılarız öyle mi? Bu ikiyüzlülük değil de nedir, söyler misiniz? Tuğçe, pek çok kadının yaptığını yaptı, kadınların en büyük zaaflarından biri olan aşka kaptırdı kendini... Gözü şu anda sevdiği adamdan başkasını görmüyor. Ne ailesi, ne kariyeri, ne de başkalarının ne düşündüğü onu ilgilendiriyor. Sadece ve sadece sevgilisinin yanında olmayı, onun tarafından sevilmeyi istiyor. Sarhoşluğu geçene kadar... O zaman "Hata yapmışım, değmezmiş!" diyebilir. Belki de hiç geçmez aşkın sarhoşluğu, hep bulutların üstünde yürür. Bırakalım yüreğinin götürdüğü yere gitsin. Yanlışlarını veya doğrularını kendisi bulsun. Tabii önemli olan riskleri göze almak, suçu başkasının üzerine atmamak, sonuçlarına katlanmak. Pişman olmadan yoluna devam etmek...
|