|
|
|
|
|
|
Böbrek hastalarının dertlerini kaleme aldı
İlk kez 23 yıl önce bağlandığı diyaliz makinesinden kopamayan böbrek hastası Maynur Özakdağ, yaşama dört elle sarılıyor. Hastalığı boyunca yaşadıklarını bir kitap haline getiren Özakdağ, kendi deneyimlerini ve çevresindeki hastaların yaşadıklarını kaleme aldığını söylüyor: "Birçok arkadaşımın sigortası vardı, böbrek sırası da gelmişti ama hayatlarını kaybettiler. Tek eksik doktorların istediği paraydı".
Maynur Özakdağ 10 yaşından beri böbrek hastası. 16 yaşında teşhis konduğunda tek böbreğini çoktan kaybetmiş, diğer böbreği içinse yapacak fazla bir şey kalmadığını farketmiş... Hayatını 23 yıldan bu yana diyaliz makinesine bağlayan böbrek hastası, 16 yaşında günlük tutmaya başladığını, yaşadıklarını bir kitap halinde tüm böbrek hastalarına ve hastalığı bilmeyenlere anlatmaya karar verdiğini söylüyor. Böbrek hastalarının sesi haline gelen, konferanslarda hastaların sorularını onların yerine soran Özakdağ, şimdi onların sesini yazdığı kitabına taşıyor.
YANLIŞ TEŞHİS KURBANI Daha 10 yaşındayken hastalanan Özakdağ, o zamanlar Artvin'de yaşıyordu. Babası, hasta olan kızını doktor doktor gezdiriyordu. 1986 yılına dek böbrek hastası olduğu teşhis edilemeyen Özakdağ, o günleri şöyle anlatıyor: "10 yaşında hastalandım. Her doktor başka teşhis koydu. Ardahan Devlet Hastanesi'nde bana verem teşhisi koydular. Başka bir doktor, böbreğinde taş var dedi. Onun verdiği ilaçlar da yan etki yaptı. Ankara'ya da gittik. Ardahan'a döndüm ama beşinci sınıfı zar zor bitirdim. Ortaokula yazıldım, okulun açılmasına iki hafta kala baş ağrısı, ellerimde ayaklarımda ödem, bulantı başladı. Okulu bırakmak zorunda kaldım. 1986'da İstanbul'a gittik. Cerrahpaşa Hastanesi'nde yattım, 'tek böbreğin alınmalı' dediler. Yanlış teşhisler, böbreğime mal oldu. Hastalığımı ilk defa Cerrahpaşa'da öğrendim. 1987 yılında tekrar İstanbul'a geldiğimde Bağcılar'da bir klinik bana iki ay ömür biçti ve ben o zaman daha 16 yaşındaydım".
BABASI SIFIRI TÜKETTİ Maynur Özakdağ'ın evi, bundan sonra Cerrahpaşa Hastanesi Nefroloji bölümü olmuştu. Özakdağ, o günlerden doktoru Prof. Dr. Rezzan Akman'ı hatırlıyor: "Rezzan hanım mükemmel bir doktordu. Hastalığımla ilgili bana yardımcı oluyordu. Babam Bağ-Kur'luydu ve Cerrahpaşa'da o zamanlar Bağ-Kur geçmiyordu. Babam 1986 yılında benim için 500 milyon harcamıştı. İki böbreğim de bitmiş, üre ise 425'e çıkmıştı" diye konuşuyor.
VÜCUDU REDDETMİŞTİ Kendisine daha önce iki kez böbrek nakli için sıra geldiğini anlatan Özakdağ'a, 1994 yılının mayıs ayında müjdeli bir haber gelmişti; böbrek bulunmuştu. Ancak nakil için hastaneden 65 milyon lira istendi. Çapa Hastanesi'nden ona bir böbrek geldi ve nakledildi. Ancak o, 65 milyon lira verdiği yeni böbreğiyle sadece 9 gün yaşayabildi. Çünkü bu 9 günün sonunda vücudu böbreğe tepki vermişti. Geceyarısı sancısı başlayan Özakdağ'ın eğer bilinci açık olmasaydı ölecekti. Özakdağ, "Böbreği vücudum kabul etmeyince kanamam başlamıştı ve çok sancım vardı. Haber vermeseydim ölecektim" diye anlatıyor yaşadıklarını. Böbrek hastaları için sosyal güvencenin büyük önem taşıdığını, çünkü haftanın üç gününü diyalize, iki gününü ise evraklarının ve testlerinin takibine ayırdıklarını anlatan Özakdağ, iş hayatına atılmanın da bu hastalığı yaşayanlar için bir hayli güç olduğunu söylüyor.
HASTALIĞIMI TANIYORUM Özakdağ, vücudunu ve hastalığını çok iyi tanıdığını, ilaçlarını ne zaman alması gerektiğini kendisinin düzenleyebildiğini söylüyor: "Vücudumdaki potasyum seviyesinin artıp artmadığını bile hissedebiliyorum. İlaçlarımı ona göre düzenliyorum. Yapılan testler yanılmadığımı gösteriyor." 23 yıllık böbrek hastası Özakdağ'ın artık diyaliz için son damarı kullanılıyor. Bir gün annesiyle iddiaya girdiğini anlatan Özakdağ, "Annem senelerdir sigara içer. Sigarayı bırakmasını çok istiyordum. O da bana yıllardır böbreğini vermek ister. Ama kabul etmiyor, onun için korkuyordum. Bir gün ona 'Sigarayı bırak böbreğini alacağım' dedim. İddiaya tutuştuk. O sigarayı bıraktı ve testlerini yaptırdı. Uyumlu çıktık. Yani böbreğini alabileceğim" diyor. Ancak korkularını hâlâ yenemediğini ve annesi için korktuğunu da söylemeden geçemiyor.
NAZLI GÜVEN - HABER MERKEZİ
|
|
|
|
|
|
|
|
|