Leydi Bıdık İstanbul'da
Bahçemdeki kayısı ağacı yapraklarını dökmeye başladı mı, Bodrum'dan İstanbul'a dönüş zamanı gelmiştir. İstanbul'da komşunun bahçesindeki nar ağacı yapraklarını saçmaya başladı mı eylül rüzgarına, tiyatro mevsimine az kaldı demektir. Provalar, hazırlıklar, röportajlar, yeni kadro kurulacak, gazete ilanları hazırlanacak. Geçen yılın başarılı oyunları, görenler için bir daha görmeyenler için son defa oynanacak. Öbür tiyatrolar ne oynuyor, kimin oyunu tutar, kimin tutmaz? Hangi tiyatro bu sezon daha başarılı olacak, dedikoduları yapılacak. Tabii benimle birlikte Bodrum'a giden ünlü köpeğim "Bıdık" hanım da İstanbul'a dönüş yaptı. Kameralara ve paparazzilere yakalanmak istemediği için yazını orta sınıftan insanların toplandığı Torba Koyu'nda geçirdi. Bol bol yüzdü. Gazete, kitap okudu. Bıdık bu kışı İsviçre'de leydilik okulunda geçirecekti. "Benim leydilik okuluna giden narin hanfendilerden ne eksiğim var" demişti. Bodrum'da çevreyi gözlemleyip, biraz da kitap karıştırınca fikir değiştirdi. "Sen bir halk sanatçısısın, ben de bir halk köpeği olmak istiyorum" dedi. Bol bol Lafonten okumuştu, etkilenmiş. "Ben de artık hayvanlar arası kardeşliğe inanıyorum" diye havladı. "Benden farklı olan hayvanlara anlayışla yaklaşıyorum. Bütün hayvanlar eşittir, kediler hariç" bakışını değiştirecekmiş. Hatta onlarla daha iyi anlaşabilmek için yabancı dil öğrenecek. "Bugün yabancı dilde ilk sözcüğümü öğrendim" dedi. Alt kattakiler çaya gelmişti. "Konuş kızım, yabancı dilini, görsün teyzeler" dedim. Bıdık konuştu. "Miyav... Miyav" diye havladı. Çok alkış aldı. Komşuların önünde bana "Alkışlar beni çok heyecanlandırdı. Acaba oyuncu mu olsam?" dedi. "Ol kızım, herkes oyuncu oldu, senin neyin eksik? Herkes oynayabilir. Bazı oyuncular dışında" dedim. Yenisezonda halkın leydisi Bıdık olarak sahne alıp, stand-up yapacak. Anlattıklarından bir seçme sunuyorum...
*** Dilenciler ne büyük servet sahibidir aklınız durur... Taksim'de köpeğiyle birlikte dilenen bir kör adam vardı... Köpeğini çok iyi eğitmişti. Adam dilenirken köpek de dişlerinin arasındaki şapkaya para atsınlar diye yoldan geçenleri çevirirdi. Aralarında hasılat yüzünden kavga çıktı. Şimdi adam bir kaldırımda köpek öbür kaldırımda dileniyor... Köpek adamın üç misli hasılat yapıyor...
*** "Kadın komşusunu ziyarete gidiyor. Kapıyı çalıyor. Kapı açılır açılmaz evin kedisi fırlıyor, ayaklarının arasından geçiyor, deli gibi bodruma iniyor. İki dakika sonra bodrumdan çıkıyor. Fırlıyor doğru çatıya... Ordan zıplıyor karşı komşunun balkonuna eve dalıyor... Beş dakika sonra çıkıyor komşusunun penceresinden doğru öbür komşunun bahçesindeki depoya... - Süheyla senin kedinin nesi var Allahaşkına? - Yok bir şeyi Aylacığım, kısırlaştırttım da randevularını iptal ediyor... Bir de 'kediler, köpekler, insanın en iyi arkadaşıdır' derler.. Ben yutmam. Siz iyi arkadaşlarınızı hep kısırlaştırttırır mısınız? Kedilerin köpeklerin artık aralarındaki savaşa son verip birbirlerine hoşgörüyle yaklaşmaları gerekiyor... Hayvan dediğin kendisinden farklı olanı da sevmeli... İstanbul'un kedileri köpekleri birleşiniz; tasmalarınızdan başka kaybedecek neyiniz var?.." Bıdık'ın gösterisi izleyenler ve evdeki iki kedi tarafından alkışlar ve miyavlamalarla kesildi... Kediler ve Bıdık bir kenara çekildiler, baktım aralarında miyav miyav bir şeyler konuşuyorlar. Bıdık yabancı dilini bayağı ilerletmiş bülbül gibi kedice konuşuyor. Yeni sezonda Bıdık, Sokakların Leydisi Bıdık adıyla sahnelerde bir fırtına gibi esecek; ona havlayan kedilerden kurulu bir grup eşlik edecekmiş. "Dünya değişecek" dedi Bıdık. Siz şimdi diyeceksiniz bunlar palavra... Havlayan köpek ısırmaz. Bunu ben biliyorum, sizde biliyorsunuz. Ama bakalım köpek biliyor mu? Evet sezon başıdır diye üç ay sonra Bodrum'dan İstanbul'a, minik kasabadan büyük kente göçmek Bıdık'da bu değişiklikleri yaptı. Bakalım bana neler olacak?
|