20 milyar dolar gelirse
Bu yıl 20 milyar dolar civarında özelleştirme gerçekleştirildi. Hükümetin özelleştirmeleri hızlandırma kararı aldıktan sonra, uluslararası ortamın da uygun olması, bu sonucu doğurdu. Ayrıca, özel sektör de 4 milyar doları aşkın hissesini yabancılara sattı. Bunlar güzel de, her güzelin bir kusuru olabiliyor. Gelecek bu paraların ne şekilde kullanılacağı boyutunda sorunlar var. Dikkat edilmez ise, dengeler alt üst olur. Hele hükümet, 2006 makro ekonomik dengeleri kurarken, Hazine'nin kasalarına girecek özelleştirme gelirlerini, içeride yapacağı harcamalar için kullanmaya kalkarsa, artacak parasal genişleme ile dengelerin bozulması işten bile değildir.
Enflasyon artar Fikir vermek açısından, Merkez Bankası'nın sisteme çıkardığı tüm paranın Ağustos ayı sonu itibariyle 26,8 milyar YTL (yaklaşık 20 milyar dolar) olduğunu düşünürsek, döviz olarak gelecek özelleştirme gelirlerinin YTL karşılıklarının piyasaya girmesi halinde parasal tabanda yüzde 100 bir artış ortaya çıkacaktır. Bunun fiyatlara, faizlere ve döviz kuruna etkisi ise oldukça güçlü olacaktır. Böyle bir durumla karşı karşıya kalmamak için, özelleştirmeden elde edilecek YTL ya da döviz gelirlerinin Merkez Bankası'na yatırılarak, sisteme fazla likidite çıkmasına mani olunmalıdır. Hazine'de bunları, dış borç ana para ve faiz ödemelerinin dışında başka yerlerde kullanmamalıdır. Aksi taktirde, hem döviz kurlarına baskı artacak, hem de sisteme fazla likidite çıkacaktır. Böylece, YTL değer kazanacak, faizler ise Merkez Bankası'nın fazla likiditeyi çekmek için vereceği uğraşıya paralel olarak da aşağıya düşmeyecektir . Kuşkusuz, özelleştirme gelirlerinin tamamı bir anda sisteme girmeyecektir . Bunun mutlaka bir takvimi vardır. Öte yandan, kamunun dış borç ana para ve faiz ödemelerinin ne zaman yapılacağı da bellidir. Bu iki işlem akıllıca birleştirildiği zaman, sisteme fazla likidite çıkmaz. Hazine de topladığı vergi gelirlerini, iyi planlanmış kaliteli harcamalarda kullandığı taktirde, çektiği likiditeyi sisteme tekrar geri verir, böylece de ek likidite yaratılmaz.
Özel sektörün parası Aynı çekince özel sektörün yabancılarla yaptığı devir ve birleşme işlemleri için de geçerlidir. Örneğin, Garanti Bankası hissedarları, General Electric'e sattıkları 1,8 milyar dolarlık hisse senetlerinin bedelini döviz olarak tutmak istemez ve bunları YTL'ye çevirmek isterse, sığ olan mali piyasalarda YTL derhal değer kazanır. Buna mani olunmak istenirse, Merkez Bankası dövizi çevirecek banka ile önceden bir görüşme yapar, dövizlerin tamamını, rezervlerini yükseltmek amacı ile, o andaki piyasa fiyatları ile alır. Bu işlem ile piyasaya çıkan ek likiditeyi, vadesi uzun " mevduat sertifikaları " ile çekebilirse sorun oluşmaz. Bütün bu konuların, ülkemizde bulunan IMF heyetince de inceleneceği tabiidir. IMF'nin kırmızı çizgilerinin başında gelen yüksek miktarda likiditenin sisteme girmesi, her şeyden önce 2006 yılı makro ekonomik programını riske sokar. Siyasilerin, yaklaşan seçimleri de düşünerek "paralarımız geliyor, bütçe rahatlayacak, bunları istediğimiz şekilde harcarız" şeklindeki demeçlerinin gerçeği yansıtmadığını, umarım 2006 yılı programı açıklandığında görürüz.
|