| |
Dalkavukluktan yalakalığa modern geçiş!
Eyyamcılıkla uyutulmuş okuyucuya ninni söylemek çok kolaydır. "Türkiye'nin tarihsel gerçeklerden kaynaklanan ekonomik ve politik çelişkilerini çözebilmek için, palyatif olmayan bir perspektifle, hem küresel hem de yerel handikapları da hesaba katan bir yaklaşım seçmeli, analitik düşünce tarzını terk etmeden, muhakeme sistematiğinde bağımsız kalmayı başarmak gerekir." İşte böyle girersiniz yazıya... Anlamı şudur: Danalar girmiş bostana, kov bostancı danayı, yemesin lahanayı!.. Uyusun da büyüsün ninni!..
Ama "toplumsal uyku halini" bozacak yazı yazmak kolay değildir. Zülf-i yare dokunacaksın! Ama çok fazla da dokunmayacaksın, başına bela alırsın! Devlete fetiş gibi tapınan odaklar fazla dokunulmaya gelmezler. Alerjileri vardır.
Bugünkü konumuz dalkavukluk! Gazeteci yazar Ekrem Okutan bir kitap yazmış. Adı Dalkavukluk (Mephisto Kitabevi, 2005, 317 sayfa, 12.5 lira).
Dalkavukluk, Osmanlı döneminde parayla yapılan yaygın bir iş. Cumhuriyet döneminde ise siyaset dünyasında bir yerlere tutunmanın aracı olarak kullanılıyor. Osmanlı'da, kendilerini "Dalkavuk Kulları" olarak tanıtan bu meslek sahipleri, mesleklerinin kurallara bağlanmasını istiyorlar. Bu kurallara göre, dalkavuklar, rical huzuruna girdiklerinde, etek öper, hane sahibi zatın mizacına uygun konuşur, iğrenç tabirlerden sakınır, hane sahibi ne söylerse fevkalade yardakçılıkla tasdik eder ve aldığı bahşiş ile övünmezmiş. Dalkavukluğun tarifelerine gelince: Dalkavuğun başına kabak vurmak bir seferine 30 para. Yüzüne mürekkep veya kömür sürmek 37 para. Merdivenden aşağı yuvarlamak 180 para. Kuyruğu dışarıda kalmak üzere bir fındık faresini dalkavuğun ağzının içine sokmak 400 para. Bostan dolabına bağlanarak su içinde bir müddet durdurulmak şartı ile bostan kuyusu içinde bir tur attırmak 600 para. Eğer "latife" esnasında dalkavuk boğulup ölürse cenazesinin masraflarını ödemek latifeyi yapan kişiye ait.
Kitabın yazarına göre, dalkavukluk mesleği Cumhuriyet döneminde ortadan kalkmadı. Sadece görünüş ve hüviyet değiştirdi. Eskiden padişahların ve güçlü insanların etrafında dönüp duran dalkavukluk, siyasette iktidarın ve ana muhalefetin etrafında dönmeye başladı. Dalkavukların elde ettikleri nemalar da, 50 para 100 para gibi küçük bahşişler olmaktan çıktı, büyük ihaleler, araziler, bankalar haline geldi. Dalkavukluk değişmemiş, formatlar değişmişti. Modern bir transformasyon.
Size kitaptan iki örnek: Özal'ın baş organizatörlerinden Erkal Zenger, bir gün sadrazam kılığına girmiş, Özal'a saz çalıyor. Ne yapıyorsun dendiğinde şöyle diyor: "Özal'ın en büyük yağcısı benim. Benim mesleğim yağcılıktır!" Başka bir gün de, bir siyasetçi Özal'a şöyle diyor: "Efendim, yağcılıktan istifa etmek istiyorum. Etrafınız benden büyük yağcılarla doldu. Milletvekilleri, bakanlar, işadamları, yazarlar hep yağdanlık oldu. Hatta şarkıcı Selami Şahin bile arkasında sekiz kişilik saz heyeti ile sahneye çıkıp, durmadan yağ çekti. Adam teknolojinin tüm imkanlarını kullanan elektronik bir yağcı. Ben sazlı sözlü yağcılarla nasıl mücadele edeyim?" Özal'ın yanıtı çok samimi: "Sen yağcılığa devam et. Ben sana sekiz kişilik saz heyet bulurum!"
|