|
|
Saha içi liderinin önemi
Fatih Terim, Danimarka maçı öncesi yaptığı basın toplantısında şöyle demişti: "İlk kez skoru güzel futbolun önüne koyacağım. Oyuna değil skora oynayacağız..." Danimarka maçı Almanya yolunda kendi göbeğimizi kendimizin kesmesi gereken kritik bir maçtı... Terim'in kadro oluşturma konusunda sıkıntıları vardı. Çünkü Milli Takım'ın iskeletini oluşturan yıldız oyunculardan Rüştü, Tuncay, Nihat, Serhat, Necati ve özellikle Emre sakattı. Danimarka önüne Terim'in, "Kalan sağlar bizimdir" anlayışı içinde bir kadroyla çıktık. Teknik becerimiz zayıf ama fizik gücümüz iyiydi. Devreyi 1-0 yenik kapattığımız maçın ikinci yarısında iki gol bulduk. Tam "Kazandık" diye sevinmeye hazırlanırken Türk futbolunun kronik hale gelen "Panik, anlık konsantrasyon eksikliği ve dikkatsizlik" yüzünden 3 puanı kaçırdık. "Lider olunmaz, lider doğulur" sözünü çok seviyorum. Danimarka'daki Gravesen gibi tüm takımın kabul edeceği bir saha içi liderine ya da orkestra şefine sahip olamamanın sıkıntısını yaşadık. Oyunun kriz anlarında böyle bir liderin eksikliğini hissettik. Oysa Milli Takım olarak gruptaki maçlarımızda ilk kez yenilgiden galibiyeti yakalamayı başarmıştık. Türk futbolcusunun zekasını yeterince kullanamadığına bir kez daha tanık olduk. Skoru korumak için zamanı çalmayı ve topu öldürmeyi profesyonelce başaramadık. Köy mantığıyla vakit geçirmeye çalıştık. Lehimize olan taç ve serbest atışları geç kullanarak zaman çalmaya çabaladık. Türk futbolcularının kulüp ve ulusal maçları canlı veya banttan yeterince izlediğine inanmıyorum. Konfederasyon Kupası'nda Fransa ile oynadığımız maçta Henry ile Pires bizim korner bayrağı köşesinde zamanı topla oynayarak nasıl çaldıklarını görmüştüm. Tarih: 6 Eylül 2003... EURO 2004 elemelerinde İngiltere, Makedonya ile deplasmanda oynuyordu. İngilizler 2-1 öndeyken ve fizik olarak oyundan düşmüşken Beckham-Lampard ikilisinin tıpkı Henry-Pires ikilisi gibi korner köşesinde 5 dakikayı nasıl çaldıklarına tanık olmuştum. Dünya Kupası'nda Brezilya'ya 1-0 kaybettiğimiz maçta Denilson'un bizim sahamızda topu ayağında tutarak zamana oynadığını unutmadım. Milli Takım 5 dakikalık uzatmada zamanı çalmak için topu rakip ceza alanında tutmayı akıl edemedi. Panik içinde şuursuzca kalemize gömüldük. Adam paylaşımını yapamadık. Beckham, Henry ve Alex gibi oyuncular bunu düşündükleri için yıldız ve lider oluyorlar. Hagi de işte böyle bir oyuncuydu. Şuurun kaybolup, paniğin start aldığı anlarda zekasıyla fren yaptıracak lider bir oyuncunun eksikliğinin bedelini +93'te gol yiyerek ödedik. Decartes şöyle der: "Önemli olan akıllı olmak değil, aklı yerinde ve zamanında kullanmaktır" Danimarka önünde iyi oynamadık ama yüreğimizle mücadele ettik. Sadece akıl dakikalarında aklımızı kullanmayı beceremedik. Çünkü paniğin aklımızın önüne geçmesine izin verdik.
|