İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, SABAH'a konuştu: 10 yıl sonra sektörde sadece birkaç yerli grup ayakta kalır....
Cuma günü 81'inci yılını kutlayacak İş Bankası'nın bir numaralı ismi Ersin Özince'den sitem dolu sözler: Yerli sermayedarın diğer gelişen ülkelere nazaran fazla vergi ödemesi büyük bir açmaz. "Haksız vergiyi indirin" diyoruz. "Tamam" diyorlar. Ama olmuyor... Biz geciktikçe, yabancı bizi geçiyor... Böyle giderse 10 yıla sektörde sadece birkaç yerli grup ayakta kalabilir."
Bu vergilerle sermaye birikmiyor
İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, Türkiye'de yerli sermayedarın yüksek vergiler nedeniyle sermaye birikimini yıllardır gerçekleştiremediğini söyledi Özince, "Bugün kalkıp da bir Doğu Avrupa ülkesinin rafineri şirketi bizim rafinerimize talip oluyor. Yerli sermaye birikimi sağlansaydı, bizde de özelleştirmeler çok farklı olabilirdi" dedi.
İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, Türkiye'nin finans sektörü açısından bölgesel bir güç olması için "milli" bankacılığın desteklenmesi gerektiğini söyledi. Özince Türkiye'de yerli sermayedarın bugüne kadar yeterince destek görmemesi nedeniyle sermaye birikimi gerçekleştiremediğini belirtti. SABAH gazetesinin sorularını yanıtlayan Ersin Özince, şöyle konuştu: "Bugün kalkıp da bir Doğu Avrupa ülkesinin rafineri şirketi gelip bizimkine teklif verebiliyor. Yerli sermaye birikimi sağlansaydı, bizim sermayedarımız da destek görseydi, özelleştirmelerde de farklı bir atmosfer olurdu." İş Bankası Genel Müdürü, milli bankacılık kavramına inandığını belirterek, "Bankacılığın Türkiye'nin önde gelen belli başlı gelişecek sektörlerinden biri olacağını düşünüyorum. İstanbul, Türkiye ve yöre finans açısından önemli bir merkez olacak. Bu ancak milli bir strateji ile gerçekleştirilebilir. Bunun için de önünde gelişme için uzun bir yolu olan milli bankacılık stratejisine ihtiyaç vardır" dedi.
BİZ GECİKTİKÇE BİZİ GEÇİYORLAR Özince, milli bankacılık anlayışını açıklamak için bir örnek vererek şöyle konuştu: "Bana soru soruldu bir yetkili tarafından 'Milli bankacılıktan ne anlıyorsunuz? Milliyetçiliğinizden mi bunu söylüyorsunuz?' diye... 'Hayır' dedim. Milli bankacılıktan milli banka sermayedarının desteklenmesini anlıyorum. Yabancı karşıtlığı değil. Örneğin yerli sermayedara uygulanan vergi oranlarının bir miktar aşağı çekilmesi gibi Türk sermayedarının bugün bir çok gelişen ülkeye nazaran daha çok vergi ödemesi çok büyük bir açmazdır. 'Bu sektöre uygulanan emsallerine göre haksız vergi, resim ve harçları indirin' diyoruz. 'Evet bunları yapacağız' diyorlar ama biz geciktikçe yabancılar bizi geçiyor. Benim milli bankacılıktan anladığım budur. Kaz gelecek yerden tavuk esirgiyorlar." Ersin Özince, bankaların kârlarından daha fazla rezerv ayırmalarına imkan tanıyacak yasal düzenleme taleplerinin de bu çerçevede kabul görmediğini kaydederek, "Bugün bankalarımızın bünyelerinde gelirlerini tutabilmelerinin yegane yolu karşılık ayırmalarıdır. Biz sadece tehlikeye düşmüş alacaklar için karşılık ayırabiliyoruz. Mevcut bankalar kanununa bu konuda bir madde eklenmesi için çabaladık. Muhtemel riskler için bankalar bir miktar daha karşılık ayırabilsin diye. Bankaların kârlarını daha fazla dağıtma imkanı bulmaları için değil. Kârlarını bünyelerinde tutmaları için. Malesef reddedildi. Reddedilmese ne olacaktı. Bizim bankalarımız gelecek için rezerv ayırmış olacaktı" dedi. Özince, bankacılıkta karşılıkları değiştirmenin ödenecek verginin de azalması anlamına geldiğine işaret ederek, "Malesef Türkiye'nin bu konuda açmazları var. Hükümeti de bu konuda çok suçlamak mümkün değil. Ancak bugün gelişen piyasaların bazılarında bize nazaran daha fazla sermaye birikimi desteklenmektedir. Kabataslak söylüyorum. Ama işte böyle olduğu için bugün kalkıp da bir Doğu Avrupa ülkesinin rafineri şirketi belki de gelip bizimkine teklif verebiliyor" diye konuştu. İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, Türkiye'nin taahhütkar sermayedarlara ihtiyacı olduğunu belirterek, bankacılıkta kalıcı sermayedar oluşturmanın önemine işaret etti. Özince, "Özellikle bankacılık yapmak isteyenin sadece mali gücü değil kurumsal güçleri de Türkiye'ye özgüleyecekleri güç de nazari dikkate alınmalıdır" dedi.
YASA NORMALE DÖNECEKTİR Ersin Özince'nin sektöre ilişkin diğer açıklamaları ise şöyle: Yeni bankacılık kanunu, otoritenin ve Meclis'in takdiridir. Özellikle yasalaştıktan sonra bu tür konuları değerlendirmek pek doğru değildir. Ancak yasa ilgili yönetmelik ve tebliğleri dahi içerecek detaylı olmuştur. Detayı çok koyduğunuz zaman yasaların içine, değişiklikler kaçınılmaz olur. Bizim düşüncemiz Türkiye normale döndükçe yasanın yumuşayacağı yönündedir.Banka sandıkları ile ilgili konuda çalışan ve emeklilerin zarar görmeyeceği bir formül aranması taraftarıyım. Bu sandıkların açıkları ile ilgili varsayım Türkiye'nin toplam Sosyal Güvenlik Sistemi'ndeki açığın yüzde civarında olduğu yönünde. Yani cüz'i bir tutar. Bu açıkların 15 yıl gibi uzun bir vadede kapatılması düşünülüyor. Sorun yaratmadan çözüm bulunmalı. Nitekim bazı Avrupa ülkelerinde devletin yönlendirici olduğunu görüyoruz. Bazı ülkelerde bu açıkları devlet üstlenmiştir. Niçin? Tüm politikaları devlet belirlediği için. Sonuçta ben mi belirliyorum personelin çalışma yılını. Bu kadar kalifiye çalışanın olduğu bir sektörde camiayı mutlu edecek bir formül bulunmalı.
FAİZ YARIŞINA ASLA GİRMEYİZ Son aylarda sektörde ciddi bir faiz yarışı oldu. Benim düşüncem bunun banka bilançolarını zengin ve güçlü göstermek amacıyla yapıldığıdır. Hatta bu faiz yarışından çok yakınanlar da oldu. Ben bunu o kadar tepkiyle karşılamadım. Serbest piyasa ekonomisidir. Kimileri zararına mevduat toplansa da yani krediye ödenenden fazlası ödese de hatta vadesiz hesaplarda dahi neredeyse vadeliye yakın seviyede günlük interbank faizi uygulasa da bunun piyasaya çok aykırı olduğunu düşünmüyorum. Ancak biz buna gelemeyiz. Bizim özvarlığımızı sürekli kârla beslemememiz gerekiyor. Bu faiz yarışının kârlılığımızı çok olumsuz etkilediğini gördüğümüz için özellikle bireysel kredilerde faizimizi aşırı düşürmekten de mevduatta da yüksek faiz uygulamaktan da geri duruyoruz.